Kendi işini kurmak, heyecan verici ve ödüllendirici bir yolculuktur. Ancak bu yolculukta başarıya ulaşmak, sadece iyi bir iş fikrine ve güçlü bir iş planına sahip olmakla sınırlı değildir. Finansal planlama, işinizin hayatta kalması ve büyümesi için olmazsa olmaz bir unsurdur. Çoğu girişimcinin karşılaştığı en büyük zorluklardan biri, işletmelerinin finansal yönlerini yeterince anlamamaktır. Bu da, şirketlerin %50’sinin ilk beş yıl içinde kapanmasına yol açan önemli bir faktördür. Bu istatistik, finansal okuryazarlığın, özellikle de kendi işini kurmak isteyenler için ne kadar kritik olduğunu vurgular.
İş kurma sürecinde karşılaşacağınız finansal zorluklar oldukça çeşitlidir. Başlangıçta, işletme sermayesi sağlamak için kendi tasarruflarınıza, aile ve arkadaşlarınızdan alacağınız kredilere veya yatırımcılardan yatırım almaya ihtiyacınız olabilir. Bu aşamada, başlangıç maliyetlerini doğru bir şekilde tahmin etmek ve gelecekteki gelirleri gerçekçi bir şekilde projeksiyonlamak çok önemlidir. Örneğin, bir restoran açmayı planlıyorsanız, sadece mutfak ekipmanlarının ve kiraların maliyetini değil, aynı zamanda personelin maaşlarını, pazarlama masraflarını ve beklenmedik giderleri de hesaba katmalısınız. Yanlış tahminler, işletmenizin erken aşamalarında ciddi finansal sıkıntılara yol açabilir.
İşinizin büyümesiyle birlikte, daha karmaşık finansal konularla da karşılaşacaksınız. Vergi yükümlülükleriniz, muhasebe sisteminiz, sigorta ihtiyaçlarınız ve finansman seçenekleriniz, işinizin başarısı için sürekli olarak yönetilmesi gereken önemli faktörlerdir. Yanlış bir vergi beyanı, önemli cezalarla sonuçlanabilirken, yetersiz bir muhasebe sistemi, karlılığınızı ve finansal durumunuzu doğru bir şekilde takip etmenizi zorlaştırabilir. Örneğin, küçük bir işletme sahibi, vergi indirimlerinden faydalanmak için hangi giderleri takip etmesi gerektiğini bilmeyebilir veya uygun sigorta türlerini belirlemekte zorlanabilir. Bu durum, finansal kayıplara ve hatta işletmenin kapanmasına neden olabilir.
Bu rehber, kendi işini kurmak isteyenler için önemli olan ana finansal konuları ele almayı amaçlamaktadır. İş planınızın finansal bölümünü nasıl oluşturacağınızdan, farklı finansman seçeneklerini nasıl değerlendireceğinize, muhasebe ve vergi yükümlülüklerinizi nasıl yöneteceğinize kadar, işinizin finansal sağlığını güvence altına almak için ihtiyacınız olan bilgileri bulacaksınız. Bu bilgi, işinizin hayatta kalma şansını önemli ölçüde arttıracak ve size daha güvenli ve sürdürülebilir bir büyüme sağlayacaktır. Hazırlıklı olmak, riskleri azaltmak ve başarıya giden yolda size büyük bir avantaj sağlayacaktır.
Kendi İşini Kurmadan Önce Bilinmesi Gereken Finansal Bilgiler
İşletme Maliyetlerini Hesaplama
Kendi işinizi kurmak heyecan verici bir süreçtir, ancak başarı için sağlam bir finansal temele ihtiyaç duyarsınız. İşletmenizin uzun vadeli sürdürülebilirliği için en önemli adımlardan biri, işletme maliyetlerinizi doğru ve kapsamlı bir şekilde hesaplamaktır. Bu, sadece başlangıç sermayesi sağlamakla kalmaz, aynı zamanda karlılık hedeflerinizi belirlemek ve gelecekteki finansal planlamalarınızı yapmak için de kritik öneme sahiptir.
İşletme maliyetleri, iki ana kategoriye ayrılabilir: sabit maliyetler ve değişken maliyetler. Sabit maliyetler, işletmenizin büyüklüğünden veya ürettiği mal ve hizmet miktarından bağımsız olarak sabit kalan maliyetlerdir. Bunlara kira, sigorta, maaşlar (sabit maaşlı çalışanlar için), kredi ödemeleri ve amortisman gibi kalemler dahildir. Örneğin, aylık 1000 TL kira ödemeniz varsa, bu sabit bir maliyettir ve üretiminiz ne kadar olursa olsun aynı kalacaktır.
Değişken maliyetler ise işletmenizin ürettiği mal ve hizmet miktarıyla doğrudan ilişkili maliyetlerdir. Üretim arttıkça değişken maliyetler artar, üretimin azalmasıyla da azalırlar. Ham madde maliyetleri, enerji maliyetleri, ambalaj maliyetleri ve komisyonlar değişken maliyetlere örnek olarak verilebilir. Örneğin, bir pastanede her pasta için kullanılan malzeme maliyetleri değişken bir maliyettir. Ayda 100 pasta satarsanız, malzeme maliyetiniz 100 pastanın maliyetinin toplamı olacaktır; 200 pasta satarsanız, bu maliyet iki katına çıkacaktır.
İşletme maliyetlerinizi doğru bir şekilde hesaplamak için, tüm maliyet kalemlerinizi detaylı bir şekilde listelemeniz gerekir. Bunun için bir maliyet tablosu oluşturmanız oldukça faydalıdır. Bu tabloda her bir maliyet kalemini (kira, elektrik, su, ham madde, pazarlama vb.) ayrı ayrı belirtmeli ve bunların sabit mi yoksa değişken mi olduğunu belirlemelisiniz. Ayrıca her bir kalem için aylık, üç aylık veya yıllık maliyet tahminlerinizi de eklemelisiniz.
Örneğin, küçük bir kahve dükkanının maliyetlerini ele alalım. Sabit maliyetler arasında kira (1500 TL), elektrik (500 TL), personel maaşları (3000 TL), sigorta (200 TL) olabilir. Değişken maliyetler ise kahve çekirdekleri, süt, şeker, bardak, ambalaj gibi kalemleri içerir. Bu değişken maliyetler, günlük satılan kahve sayısına göre değişir. Eğer günlük ortalama 100 kahve satılıyorsa, değişken maliyetler günlük 500 TL olabilir. Bu veriler ışığında aylık toplam maliyet hesaplanabilir (sabit maliyetler + değişken maliyetler).
İşletme maliyetlerinizi doğru bir şekilde hesaplamak, fiyatlandırma stratejinizi belirlemenize, karlılığınızı optimize etmenize ve gelecekteki finansal planlamalarınızı yapmanıza olanak tanır. Yanlış veya eksik bir maliyet hesabı, işletmenizin başarısını ciddi şekilde tehlikeye atabilir. Bu nedenle, işletme maliyetlerinizi dikkatlice hesaplamak ve düzenli olarak gözden geçirmek büyük önem taşır. Gerektiğinde profesyonel bir muhasebeciden destek almak da oldukça faydalı olacaktır.
Kendi İşini Kurmadan Önce Bilinmesi Gereken Finansal Bilgiler
Finansman Kaynaklarını Belirleme
Yeni bir iş kurmak heyecan verici bir süreç olsa da, finansal planlama aşaması çoğu girişimci için en zorlu ve en önemli adımdır. İşiniz için gerekli olan sermayeyi nasıl sağlayacağınız, başarınızın temelini oluşturacaktır. Bu nedenle, iş fikrinizi hayata geçirmeden önce, mevcut finansman kaynaklarını dikkatlice belirlemek ve değerlendirmek elzemdir.
Finansman kaynakları, genel olarak iki ana kategoriye ayrılır: kendi sermayeniz ve dış kaynaklar. Kendi sermayeniz, kişisel tasarruflarınız, varlıklarınızın satışından elde ettiğiniz gelir veya aile ve arkadaşlarınızdan alacağınız borçlar olabilir. Örneğin, bir girişimci, işini kurmak için evinin bir bölümünü satarak elde ettiği 50.000 TL’yi kendi sermayesi olarak kullanabilir. Bu, işletmenizin kontrolünü tamamen size bırakır, ancak sınırlı bir bütçe ile başlamanıza neden olabilir.
Dış kaynaklar ise daha geniş bir yelpaze sunar. Bunlar arasında banka kredileri, hibe programları, melek yatırımcılar, risk sermayesi fonları ve kitle fonlaması yer alır. Banka kredileri, işletmenizin büyüklüğü ve mali geçmişinize bağlı olarak değişen faiz oranlarıyla birlikte gelir. KOBİ’lere yönelik devlet destekli krediler, daha düşük faiz oranları ve esnek ödeme koşulları sunabilir. Örneğin, Türkiye’de KOBİ’lere verilen kredilerin bir kısmı, KOSGEB gibi kuruluşlar tarafından desteklenmektedir. KOSGEB verilerine göre, 2022 yılında binlerce KOBİ’ye destek verilmiştir (*buraya gerçek bir istatistik eklenmelidir).
Hibe programları, genellikle kar amacı gütmeyen kuruluşlar veya devlet kurumları tarafından sunulur ve geri ödeme zorunluluğu taşımaz. Ancak, hibe başvuruları oldukça rekabetçi olabilir ve belirli kriterleri karşılamak gerekir. Melek yatırımcılar, yüksek büyüme potansiyeli olan işletmelere yatırım yapmayı hedefleyen bireysel yatırımcılardır. Risk sermayesi fonları ise genellikle daha olgun ve hızlı büyüyen işletmelere büyük miktarlarda yatırım yaparlar. Kitle fonlaması platformları ise, iş fikirlerini halka açarak küçük miktarlarda fon toplamayı sağlar.
Her bir finansman kaynağının artıları ve eksileri vardır. Kendi sermayeniz işletme üzerinde tam kontrol sağlar ancak riskli olabilir. Dış kaynaklar daha fazla sermaye sağlayabilir ancak karşılığında hisse veya faiz ödemesi gibi yükümlülükler getirir. Dolayısıyla, iş planınızda farklı finansman kaynaklarını karşılaştırarak, işletmenizin ihtiyaçlarına ve risk toleransınıza en uygun olanı seçmek önemlidir. Profesyonel bir finansal danışmandan destek almak, bu süreçte size rehberlik edebilir ve doğru kararları vermenize yardımcı olabilir.
Sonuç olarak, finansman kaynaklarını belirleme, yeni bir iş kurmanın en kritik adımlarından biridir. Kapsamlı bir araştırma yaparak, farklı seçenekleri dikkatlice değerlendirerek ve ihtiyaçlarınıza uygun bir strateji belirleyerek, işinizin finansal istikrarını sağlamak ve uzun vadeli başarısını garanti altına almak mümkün olacaktır.
Başlangıç Sermayesi Sağlama
Kendi işinizi kurmak heyecan verici bir yolculuktur, ancak başarılı olmak için sağlam bir finansal temel oluşturmak şarttır. İşinizi başlatmak için gerekli olan başlangıç sermayesi, iş fikrinizin ölçeğine, sektörüne ve ihtiyaç duyduğunuz kaynaklara bağlı olarak büyük ölçüde değişir. Bir kahve dükkanı açmak için gereken sermaye, bir yazılım şirketi kurmak için gerekenden çok daha az olabilir. Ancak her iki durumda da, kapsamlı bir finansal planlama yapmak ve çeşitli sermaye kaynaklarını araştırmak son derece önemlidir.
İlk adım, detaylı bir iş planı hazırlamaktır. Bu plan, işinizin maliyetlerini, gelir projeksiyonlarını ve karlılık hedeflerini detaylı bir şekilde ortaya koymalıdır. İş planınız, potansiyel yatırımcılar veya kredi kuruluşları için de önemli bir belge olacaktır. İş planınızda, kiralar, ekipman alımları, pazarlama giderleri, personel maaşları ve diğer işletme giderleri gibi tüm başlangıç maliyetlerini açıkça belirtmelisiniz. Örneğin, bir restoran açmak için mutfak ekipmanları, masa ve sandalyeler, dekorasyon ve lisanslama gibi başlangıç maliyetleri oldukça yüksek olabilir. Bu maliyetleri doğru bir şekilde tahmin etmek, gereken sermaye miktarını belirlemenizde size yardımcı olacaktır.
Başlangıç sermayesini sağlamanın birçok yolu vardır. En yaygın yöntemlerden biri, kişisel tasarrufları kullanmaktır. Ancak, kişisel tasarruflar genellikle yeterli olmayabilir. Bu durumda, diğer seçenekleri araştırmanız gerekir. Kredi çekmek, işletmenizin finansmanında önemli bir rol oynayabilir. Küçük işletmelere yönelik devlet destekli krediler, düşük faiz oranları ve esnek geri ödeme seçenekleri sunabilir. Ayrıca, ticaret bankaları ve kooperatifler de işletme kredileri sağlamaktadır. Kredi başvurunuzda, iş planınızın güçlü olması ve finansal durumunuzun sağlam olması büyük önem taşır. ABD Küçük İşletme İdaresi (SBA) verilerine göre, küçük işletmelerin %80’i ilk 5 yıl içinde başarısız olur ve bunun en önemli nedenlerinden biri yetersiz finansmandır.
Bir diğer seçenek ise yatırımcı bulmaktır. Melek yatırımcılar veya girişim sermayesi şirketleri, potansiyeli yüksek işletmelere yatırım yaparak karşılığında şirket hissesi alırlar. Bu yöntem, büyük miktarda sermaye sağlamanın yanı sıra, deneyimli yatırımcılardan iş stratejileri ve mentörlük desteği alma fırsatı da sunar. Ancak, yatırımcı bulmak zaman alıcı ve zorlu bir süreç olabilir ve yatırımcıların şirketinizde belirli bir kontrol sahibi olmasını kabul etmeniz gerekebilir. Ayrıca, crowdfunding platformları da başlangıç sermayesi sağlamak için giderek daha popüler hale gelmektedir. Bu platformlar, birçok kişiden küçük miktarlarda para toplayarak işletmenizi finanse etmenize olanak tanır.
Sonuç olarak, başlangıç sermayesi sağlama, işinizin başarısı için kritik öneme sahiptir. Kapsamlı bir iş planı hazırlamak, çeşitli finansman kaynaklarını araştırmak ve finansal riskleri dikkatlice değerlendirmek, işinizi başarılı bir şekilde başlatmanız ve sürdürmeniz için olmazsa olmaz adımlardır. Unutmayın ki, iyi bir finansal planlama, işinizin uzun vadeli başarısını garanti altına almanın en önemli unsurlarından biridir.
Gelir Projeksiyonu Oluşturma
Kendi işinizi kurmak heyecan verici bir süreçtir, ancak başarının anahtarı sağlam bir finansal planlamaya dayanır. Bu planlamanın en önemli parçalarından biri de gerçekçi ve detaylı bir gelir projeksiyonu oluşturmaktır. Gelir projeksiyonu, gelecekteki bir dönemde işletmenizin ne kadar gelir elde etmesini beklediğinizi gösteren bir tahmindir. Bu tahmin, iş planınızın temelini oluşturur ve yatırımcıları, kredi verenleri ve hatta kendinizi ikna etmeniz için hayati önem taşır.
Gelir projeksiyonu oluştururken, gerçekçi olmak son derece önemlidir. Abartılı tahminler, işletmenizin başarısızlığına yol açabilir. Öte yandan, aşırı karamsar bir projeksiyon da potansiyel yatırımcıları veya kredi verenleri uzaklaştırabilir. Dolayısıyla, hem iyimser hem de kötümser senaryoları değerlendirmek ve bunların ortalamasını almak faydalı olabilir. Örneğin, yeni bir restoran açıyorsanız, ilk yıl için düşük, orta ve yüksek gelir projeksiyonları oluşturabilirsiniz. Düşük projeksiyon, beklenmedik sorunları ve yavaş başlangıcı hesaba katar; orta projeksiyon, gerçekçi bir senaryoyu temsil ederken; yüksek projeksiyon ise en iyimser senaryoyu yansıtır.
Gelir projeksiyonunuzu oluştururken kullanabileceğiniz birkaç yöntem vardır. Bunlardan en yaygın olanı, birim satış projeksiyonu yöntemidir. Bu yöntemde, belirli bir zaman diliminde satmayı beklediğiniz ürün veya hizmet birimlerini tahmin edersiniz ve ardından bu sayıyı birim fiyatıyla çarparsınız. Örneğin, yılda 1000 adet ürün satmayı ve her birini 50 TL’ye satmayı planlıyorsanız, yıllık gelir projeksiyonunuz 50.000 TL olur. Ancak, bu yöntemin sadece basit ürün veya hizmetler için uygun olduğunu unutmamak gerekir. Karmaşık ürün ve hizmetler için daha detaylı analizler gereklidir.
Başka bir yöntem ise pazar payı projeksiyonudur. Bu yöntemde, toplam pazar büyüklüğünü tahmin edip, bu pazardan elde etmeyi beklediğiniz payı belirleyerek gelir projeksiyonunuzu oluşturursunuz. Örneğin, 1 milyon TL’lik bir pazarda %10 pazar payı elde etmeyi hedefliyorsanız, yıllık gelir projeksiyonunuz 100.000 TL olur. Bu yöntem, rekabetçi bir piyasada faaliyet gösteren işletmeler için daha uygundur.
Gelir projeksiyonunuzu oluştururken dikkate almanız gereken diğer faktörler arasında mevsimsellik, pazar trendleri, rekabet, reklam ve pazarlama faaliyetleri yer alır. Örneğin, bir tatil köyü işletiyorsanız, gelir projeksiyonunuz yılın farklı aylarında büyük farklılıklar gösterecektir. Bu faktörler, projeksiyonunuzun doğruluğunu etkiler ve gerçekçi bir tahmin için bunların detaylı bir şekilde analiz edilmesi gerekir. Ayrıca, tarihsel veriler varsa (örneğin, benzer bir işletmenin geçmiş verileri), bunlar da projeksiyon oluşturmada size yardımcı olabilir. İstatistiksel analiz yöntemleri kullanarak, daha doğru tahminler yapabilirsiniz.
Sonuç olarak, gelir projeksiyonu, işletmenizin başarısı için olmazsa olmaz bir adımdır. Gerçekçi, detaylı ve farklı senaryoları içeren bir projeksiyon, işletmenizin finansal sağlığını korumak ve gelecekteki zorluklarla başa çıkmak için size yol gösterecektir. Bu nedenle, iş planınızda gelir projeksiyonuna yeterli zaman ve özen ayırmanız önemlidir.
Maliyet Kontrolü ve Yönetimi
Kendi işinizi kurmak heyecan verici bir süreçtir, ancak başarılı olmak için sağlam bir finansal planlama ve maliyet kontrolü stratejisi olmazsa olmazdır. İşletmenizin ayakta kalabilmesi ve karlılığını koruyabilmesi için baştan itibaren maliyetlerinizi dikkatlice takip etmeniz ve yönetmeniz gerekir. Bu, sadece harcamalarınızı izlemekten çok daha fazlasını içerir; maliyetleri azaltma, verimliliği artırma ve karlılığı maksimize etme stratejileri geliştirmeyi gerektirir.
İşletme maliyetleri genel olarak sabit maliyetler ve değişken maliyetler olarak ikiye ayrılır. Sabit maliyetler, üretim seviyesinden bağımsız olarak her ay aynı kalan maliyetlerdir. Bunlara kira, sigorta, maaşlar (sabit çalışanlar için) ve kredi ödemeleri örnek olarak verilebilir. Örneğin, küçük bir kafe işletiyorsanız, kiranız her ay aynı kalacaktır, ne kadar kahve satarsanız satınız. Değişken maliyetler ise üretim seviyesine göre değişen maliyetlerdir. Bu maliyetler arasında hammadde maliyetleri (kahve çekirdekleri, süt, şeker), ambalaj malzemeleri ve enerji maliyetleri yer alır. Daha fazla kahve satarsanız, bu değişken maliyetler de artacaktır.
Maliyet kontrolü, işletmenizin maliyetlerini izleyerek, analiz ederek ve azaltarak karlılığını iyileştirme sürecidir. Bu süreç, maliyet muhasebesi tekniklerini kullanarak, her bir ürün veya hizmetin maliyetini belirlemeyi içerir. Örneğin, bir kafede her bir fincan kahvenin maliyetini hesaplamak için kahve çekirdeklerinin, sütün, şekerin ve işçilik maliyetinin toplamını hesaplayıp, satılan fincan kahve sayısına bölmek gerekir. Bu analiz, fiyatlandırma stratejilerinizi belirlemenize ve kar marjınızı optimize etmenize yardımcı olur.
Maliyet yönetimi ise maliyet kontrolünün bir adım ötesine geçer ve gelecekteki maliyetleri tahmin ederek ve bunları kontrol altına alarak işletmenin uzun vadeli finansal sağlığını güvence altına almayı hedefler. Bu, tedarik zinciri yönetimi, üretim süreçlerinin iyileştirilmesi ve teknoloji yatırımları gibi stratejilerle gerçekleştirilebilir. Örneğin, bir e-ticaret işletmesi, daha verimli bir kargo şirketiyle anlaşarak nakliye maliyetlerini düşürebilir. Ya da bir restoran, yemek atıklarını azaltarak gıda maliyetlerini kontrol altına alabilir.
Birçok küçük işletme, başlangıçta maliyet kontrolünü ihmal ederek, nakit akışı sorunları ve karlılık düşüklüğü gibi problemlerle karşı karşıya kalmaktadır. Bir araştırmaya göre, yeni kurulan işletmelerin %70’i ilk beş yıl içinde kapanmaktadır ve bu durumun en önemli nedenlerinden biri, yetersiz maliyet yönetimidir. Bu nedenle, iş kurmadan önce ve kurulduktan sonra da sürekli olarak maliyetlerinizi izlemek, analiz etmek ve kontrol altına almak, işletmenizin uzun vadeli başarısı için kritik öneme sahiptir. Bütçeleme, maliyet muhasebesi ve performans ölçümü gibi araçları kullanarak, işletmenizin mali durumunu sürekli olarak takip edebilir ve gerekli ayarlamaları yapabilirsiniz.
Bu raporda, kendi işini kurmanın finansal yönleri hakkında kapsamlı bir bakış açısı sunuldu. Başarılı bir girişimin temeli sağlam bir finansal planlamaya dayanır ve bu da iş planı geliştirme, fonlama kaynaklarının belirlenmesi ve maliyet yönetimi gibi kritik unsurları içerir. İşletme sahiplerinin başlangıç sermayesini güvence altına almak için çeşitli yolları keşfetmeleri, öz sermaye, kredi ve yatırımcılar gibi seçenekleri değerlendirmeleri esastır. Ayrıca, işletme giderlerini dikkatlice takip etmek ve işletmenin mali durumunu düzenli olarak izlemek, gelecekteki büyüme için gerekli olan akıllı finansal kararlar almak açısından hayati önem taşır.
Vergi yükümlülükleri, sigorta ve yasal gereklilikler gibi önemli finansal faktörler de göz ardı edilmemelidir. İşletme sahipleri, bu alanlarda uzmanlardan destek alarak olası sorunları önceden tespit edebilir ve mali riskleri azaltabilirler. Finansal okuryazarlık, işletmenin sürdürülebilirliğini sağlamak için olmazsa olmazdır. Bu nedenle, girişimciler finansal tabloları okumayı, bütçe yapmayı ve mali raporları analiz etmeyi öğrenmelidirler.
Geleceğe yönelik olarak, teknoloji ve dijitalleşme, işletmelerin finansal yönetimini şekillendirmeye devam edecektir. Fintech çözümleri, işletmelerin mali işlemlerini otomatikleştirmelerine, maliyetleri düşürmelerine ve daha iyi kararlar almalarına yardımcı olacaktır. Yapay zekâ ve büyük veri analitiği, işletmelerin finansal performanslarını daha doğru bir şekilde tahmin etmelerine ve riskleri daha etkin bir şekilde yönetmelerine olanak sağlayacaktır. Ayrıca, sürdürülebilirlik ve çevresel, sosyal ve yönetim (ESG) faktörleri, yatırımcılar ve tüketiciler tarafından giderek daha fazla önem kazanacak ve işletmelerin finansal stratejilerini etkileyecektir.
Sonuç olarak, kendi işini kurmak heyecan verici bir girişim olsa da, sağlam bir finansal planlama ve sürekli öğrenme başarının anahtarıdır. Bu raporda ele alınan unsurların dikkate alınması, girişimcilerin olası riskleri azaltmalarına, mali hedeflerine ulaşmalarına ve uzun vadeli bir finansal istikrar sağlamalarına yardımcı olacaktır. İşletme sahiplerinin değişen piyasa koşullarına uyum sağlamaları ve sürekli olarak finansal bilgilerini güncellemeleri önemlidir. Bu, gelecekteki zorlukların üstesinden gelmelerini ve işletmelerinin sürdürülebilirliğini sağlamalarını sağlayacaktır.