Günümüzün rekabetçi ekonomik ortamında, girişimcilik, istihdam yaratma ve ekonomik büyümeyi teşvik etmedeki rolü nedeniyle giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Ancak, yeni bir iş kurmak, özellikle de kaynakların kısıtlı olduğu durumlarda, oldukça zorlu bir süreçtir. Finansman eksikliği, pazar araştırmasının yetersizliği, iş planlamasındaki zorluklar ve yönetsel deneyimin sınırlılığı, birçok girişimcinin karşılaştığı yaygın engeller arasındadır. Dünya Bankası verilerine göre, küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler) dünya genelinde istihdamın önemli bir bölümünü oluşturmakta ve ekonomik aktivitenin temelini teşkil etmektedir. Ancak, bu işletmelerin büyük bir kısmı, özellikle de başlangıç aşamasında, çeşitli zorluklarla mücadele etmektedir. Bu zorlukların üstesinden gelmek ve girişimcilerin potansiyellerini tam olarak gerçekleştirmelerini sağlamak için, kamu ve özel sektör tarafından sağlanan özel destekler büyük önem taşımaktadır.
Gelişmiş ülkelerde, girişimcilere yönelik destek programları oldukça gelişmiş bir hal almıştır. Örneğin, ABD’de bulunan Small Business Administration (SBA), küçük işletmelere düşük faizli krediler, danışmanlık hizmetleri ve iş geliştirme programları sunmaktadır. Avrupa Birliği’nde ise, Horizon 2020 ve COSME gibi programlar aracılığıyla, yenilikçi iş fikirlerine finansman sağlanmakta ve girişimcilere uluslararası pazarlara erişim imkânı sunulmaktadır. Bu tür destekler, girişimcilerin risklerini azaltmalarına, işlerini büyütmelerine ve istihdam yaratmalarına yardımcı olmaktadır. İstatistikler, bu tür desteklerden yararlanan girişimcilerin, yararlanmayanlara göre daha yüksek başarı oranlarına sahip olduğunu göstermektedir. Örneğin, bir araştırmaya göre, SBA kredilerinden yararlanan küçük işletmelerin başarısızlık oranı, yararlanmayanlara göre %20 daha düşüktür.
Ancak, bu desteklerin etkinliği ve erişilebilirliği konusunda hala iyileştirmeler yapılması gerekmektedir. Bazı ülkelerde, bürokratik engeller ve şeffaflığın eksikliği, girişimcilerin destek programlarından yararlanmalarını zorlaştırmaktadır. Ayrıca, destek programlarının içeriği ve hedef kitlesi de, her ülkenin özel koşullarına göre uyarlanmalıdır. Bu çalışmada, farklı ülkelerde girişimcilere sağlanan özel destekleri inceleyecek, bu desteklerin etkinliğini değerlendirecek ve gelecekteki geliştirmeler için öneriler sunacağız. Özellikle, finansal destekler, mentörlük programları, eğitim ve danışmanlık hizmetleri, inovasyon destekleri ve pazarlama desteği gibi farklı destek türlerini ayrıntılı olarak ele alacağız. Amaç, hem girişimcilere hem de politika yapıcılara, mevcut destek mekanizmalarını daha iyi anlamaları ve daha etkili girişimcilik ekosistemlerinin oluşturulmasına katkıda bulunmaları için bilgi sağlamaktır.
Devlet Destekleri ve Hibeler
Kendi işini kurmak isteyen girişimciler için devlet destekleri ve hibeleri, büyük bir avantaj sağlamaktadır. Bu destekler, yeni işletmelerin kurulmasını teşvik etmek, istihdama katkıda bulunmak ve ekonomik büyümeyi desteklemek amacıyla sunulmaktadır. Ancak, bu desteklerden faydalanmak için belirli şartları karşılamak ve gerekli başvuruları yapmak gerekmektedir. Desteklerin türü, miktarı ve başvuru koşulları, ülkeden ülkeye, hatta bölgeden bölgeye farklılık gösterebilir. Bu nedenle, girişimcilerin kendi bölgelerindeki uygun destek programlarını dikkatlice araştırmaları oldukça önemlidir.
Türkiye’de örneğin, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB), girişimcilere çeşitli destekler sağlamaktadır. Bunlar arasında, iş kurma danışmanlığı, hibe destekleri, kredi garantileri ve eğitim programları yer almaktadır. KOSGEB’in verdiği hibeler, işletmelerin kuruluş aşamasında ihtiyaç duyabilecekleri temel yatırımlar için kullanılabilir. Örneğin, iş yeri kiralama, makine ekipman alımı veya hammadde temini gibi giderler karşılanabilir. KOSGEB verilerine göre, 2022 yılında binlerce girişimci KOSGEB desteklerinden faydalanmış ve yeni işletmeler kurmuştur. Bu desteklerin, işsizlik oranlarının düşürülmesinde ve ekonomik canlanmada önemli bir rol oynadığı söylenebilir.
Avrupa Birliği de, üye ülkelerdeki girişimcilere çeşitli destek programları sunmaktadır. Bu programlar, yenilikçi iş fikirlerini desteklemek, sürdürülebilir işletmelerin kurulmasını teşvik etmek ve teknoloji transferini hızlandırmak amacıyla tasarlanmıştır. Örneğin, Avrupa Birliği’nin Horizon Europe programı, araştırma ve inovasyon odaklı işletmelere önemli miktarlarda hibe desteği sağlamaktadır. Ayrıca, Avrupa İnnovasyon Konseyi (EIC), yüksek büyüme potansiyeline sahip yenilikçi işletmeleri desteklemektedir. Bu programların başvuru süreçleri oldukça rekabetçi olup, detaylı bir iş planı ve güçlü bir ekip gereklidir.
Hibelerin yanı sıra, devlet tarafından sağlanan kredi garantileri de girişimciler için önemli bir destektir. Bu garantiler, bankaların girişimcilere kredi vermesini kolaylaştırmakta ve kredi faiz oranlarının düşürülmesine yardımcı olmaktadır. Girişimciler, kredi garantileri sayesinde daha düşük faiz oranlarıyla daha kolay kredi temin edebilir ve işletmelerini büyütebilirler. Ancak, kredi garantilerinden faydalanmak için de belirli şartları karşılamak ve gerekli belgeleri sunmak gerekmektedir. Bu şartlar, iş planının kalitesi, girişimcinin deneyimi ve işletmenin finansal görünümü gibi faktörlere bağlı olarak değişebilir.
Sonuç olarak, devlet destekleri ve hibeleri, kendi işini kurmayı düşünen girişimciler için büyük bir fırsattır. Ancak, bu desteklerden faydalanabilmek için, uygun programları araştırmak, başvuru koşullarını dikkatlice incelemek ve güçlü bir iş planı hazırlamak oldukça önemlidir. Girişimciler, ilgili kurumların web sitelerini ziyaret ederek, detaylı bilgi edinebilir ve uzmanlardan destek alabilirler. Bu sayede, iş kurma sürecinde karşılaşılabilecek riskler azaltılabilir ve işletmenin başarı şansı artırılabilir.
Kendi İşini Kuracak Girişimciler İçin Sağlanan Özel Destekler
Finansman Seçenekleri ve Yatırımcılar
Kendi işini kurmak heyecan verici bir yolculuktur, ancak aynı zamanda önemli bir finansal planlama gerektirir. Başlangıç aşamasında yeterli sermayeye sahip olmak, işinizin başarılı bir şekilde ilerlemesi için kritik öneme sahiptir. Neyse ki, girişimcilere çeşitli finansman seçenekleri ve yatırımcı profilleri sunulmaktadır. Bu seçenekleri doğru anlamak ve ihtiyaçlarınıza en uygun olanını seçmek, işinizin geleceği için hayati önem taşır.
Kendi sermayeniz, işletmenizi finanse etmenin en yaygın ve belki de en güvenilir yoludur. Kişisel tasarruflar, miras veya varlık satışı gibi kaynaklardan elde edilen bu sermaye, size daha fazla kontrol ve bağımsız hareket etme olanağı sağlar. Ancak, bu yöntem her zaman yeterli olmayabilir ve diğer finansman kaynaklarına ihtiyaç duyulabilir.
Aile ve arkadaşlardan destek almak, başlangıç aşamasında değerli bir finansman kaynağı olabilir. Bu, resmi bir kredi anlaşması olmasa bile, güvenilir bir ilişkiye dayanır ve genellikle daha esnek koşullar sunar. Ancak, bu tarz bir finansman, kişisel ilişkileri riske atabileceğinden dikkatli bir şekilde yönetilmelidir. Örneğin, yazılı bir anlaşma yaparak hem sizin hem de destekçilerinizin haklarını güvence altına alabilirsiniz.
Krediler, işletmelerin finansman ihtiyaçlarını karşılamak için sıkça başvurduğu bir diğer yöntemdir. KOBİ kredileri, devlet destekli programlar veya özel bankalardan sağlanan krediler, belirli bir faiz oranı ve geri ödeme planı ile gelir. Kredi başvurusunda bulunmadan önce, iş planınızın sağlam olması ve mali durumunuzun güçlü olması oldukça önemlidir. Kredi puanınızın yüksek olması da onay şansınızı artıracaktır. Örneğin, ABD’de Small Business Administration (SBA) tarafından desteklenen krediler, girişimcilere daha uygun koşullar sunmaktadır.
Melek yatırımcılar, genellikle kendi paralarını kullanarak erken aşamadaki şirketlere yatırım yapan bireylerdir. Yüksek risk toleransına sahip olan bu yatırımcılar, iş fikrinizin potansiyelini görerek önemli miktarda sermaye sağlayabilirler. Ancak, karşılığında şirketinizde hisse veya karar alma süreçlerinde söz hakkı talep edebilirler. 2021 yılında ABD’de melek yatırımları toplam 100 milyar doları aşmıştır, bu da melek yatırımın önemini göstermektedir.
Sermaye şirketleri (Venture Capital) ve özel sermaye fonları (Private Equity) ise genellikle daha büyük miktarlarda yatırım yaparlar ve yüksek büyüme potansiyeline sahip şirketleri hedeflerler. Bu yatırımcılar, uzmanlıkları ve networkleri ile işletmenizin büyümesine katkıda bulunabilirler. Ancak, genellikle daha yüksek bir hisse karşılığında yatırım yaparlar ve şirket yönetiminde daha fazla söz sahibi olmayı beklerler.
Crowdfunding, internet üzerinden birçok insanın küçük miktarlarda para yatırımı yaparak işletmenizi finanse etmenizi sağlayan bir yöntemdir. Bu yöntem, geniş bir kitleye ulaşmanızı ve iş fikrinizi test etmenizi sağlar. Ancak, hedeflenen miktarı toplamanız garanti değildir ve kampanyanızın başarılı olması için etkili bir pazarlama stratejisi uygulamanız önemlidir.
Sonuç olarak, girişimciler için çeşitli finansman seçenekleri mevcuttur. Doğru seçimi yapmak için, iş planınızın ayrıntılı olması, mali durumunuzun güçlü olması ve farklı yatırımcı profillerini iyi anlamanız gerekir. Her seçeneğin avantajları ve dezavantajları bulunduğundan, işletmenizin ihtiyaçlarına ve risk toleransınıza en uygun olanı seçmeniz önemlidir.
Kendi İşini Kuracak Girişimciler için Sağlanan Özel Destekler
İş Kurma Danışmanlığı ve Eğitimler
Kendi işini kurmak heyecan verici bir yolculuk olsa da, girişimcileri bekleyen zorlukların farkında olmak önemlidir. Başarılı bir iş kurmak, sadece iyi bir iş fikrine sahip olmaktan çok daha fazlasını gerektirir. İş planlaması, pazarlama stratejileri, finansal yönetim ve yasal düzenlemeler gibi birçok alanda bilgi ve deneyime ihtiyaç duyulur. İşte tam bu noktada, iş kurma danışmanlığı ve eğitimleri devreye girer.
İş kurma danışmanlığı, deneyimli uzmanlar tarafından girişimcilere sağlanan bireysel veya grup halinde verilen destek hizmetlerini kapsar. Bu destekler, iş fikrinin değerlendirilmesinden, iş planının oluşturulmasına, finansman sağlanmasına ve işletmenin günlük operasyonlarının yönetilmesine kadar geniş bir yelpazede sunulur. Bir danışman, girişimcilerin güçlü ve zayıf yönlerini belirlemelerine, potansiyel riskleri değerlendirmelerine ve fırsatları yakalamalarına yardımcı olur. Örneğin, bir danışman, yeni bir restoran açmayı planlayan bir girişimciye, lokasyon seçimi, menü tasarımı, pazarlama stratejileri ve personel yönetimi konusunda rehberlik sağlayabilir.
İş kurma eğitimleri ise, girişimcilerin belirli beceriler kazanmalarını ve bilgilerini geliştirmelerini sağlayan yapılandırılmış programlardır. Bu eğitimler, genellikle işletme yönetimi, finans, pazarlama, satış, insan kaynakları gibi konuları kapsar. Eğitimlerin içeriği, katılımcıların deneyim seviyelerine ve işletmelerinin sektörüne göre özelleştirilebilir. Örneğin, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB), girişimcilere çeşitli iş kurma eğitimleri sunmaktadır. Bu eğitimler, iş planı hazırlama, finansal tabloları okuma, pazar araştırması yapma gibi konularda pratik bilgiler sağlar.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) raporlarına göre, işletme danışmanlığı alan eğitim almış girişimcilerin işletme başarısızlık oranı %30 oranında daha düşük olmaktadır. Bu istatistik, iş kurma danışmanlığı ve eğitimlerinin önemini vurgular. Ayrıca, KOSGEB verilerine göre, desteklerinden faydalanan girişimcilerin %70’i ilk 3 yıl içinde işletmelerini sürdürmeyi başarmaktadır. Bu da, bu tür desteklerin işletmelerin sürdürülebilirliği için ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak, iş kurma danışmanlığı ve eğitimleri, yeni iş kuran girişimciler için paha biçilmez bir kaynaktır. Bu destekler, girişimcilerin başarı şanslarını artırır, riskleri azaltır ve işletmelerinin sürdürülebilirliğini sağlar. Girişimciler, mevcut programlardan ve kaynaklardan faydalanarak, iş kurma yolculuklarında daha emin adımlar atabilirler.
Vergi Avantajları ve İndirimler
Kendi işini kurmak cesaret ve özveri gerektiren bir adımdır. Ancak, bu yolda yalnız değilsiniz. Birçok ülke, girişimcileri desteklemek ve ekonomik büyümeyi teşvik etmek amacıyla vergi avantajları ve indirimleri sunmaktadır. Bu avantajlar, yeni işletmelerin kuruluş aşamasını atlatmalarına ve sürdürülebilir bir şekilde büyümelerine yardımcı olmak için tasarlanmıştır. Bu avantajlardan yararlanmak, işletmenizin başarılı olması için kritik bir rol oynayabilir.
Vergi indirimleri, vergilendirilebilir gelirinizden doğrudan düşülebilen tutarlardır. Örneğin, birçok ülkede yeni işletmeler, işletme kurulum maliyetleri için amortisman indirimi alabilirler. Bu, ekipman, yazılım ve diğer varlıkların maliyetini kademeli olarak vergi matrahınızdan düşmenize olanak tanır. Örneğin, 100.000 TL değerinde bir ekipman alan bir girişimci, bu tutarı birkaç yıl boyunca vergi matrahından düşürerek, vergi yükünü azaltabilir. Bu, işletmenin nakit akışını olumlu yönde etkiler ve yatırımların geri dönüşünü hızlandırır.
Bir diğer önemli avantaj ise vergi muafiyetleridir. Bazı ülkeler, belirli sektörlerdeki veya belirli büyüklükteki işletmeler için vergi muafiyetleri sunar. Bu, belirli bir süre boyunca vergi ödeme yükümlülüğünün tamamen kaldırılması veya önemli ölçüde azaltılması anlamına gelir. Örneğin, yenilenebilir enerji sektöründe faaliyet gösteren işletmelere, çevre dostu yatırımları teşvik etmek amacıyla vergi muafiyetleri sağlanabilir. Bu tür muafiyetler, girişimcilerin risk almalarını ve yenilikçi projelerde yatırım yapmalarını teşvik eder.
Ar-Ge indirimleri, araştırma ve geliştirme faaliyetlerine yatırım yapan işletmelere sunulan önemli bir vergi avantajıdır. Bu indirimler, işletmelerin inovasyon ve teknoloji geliştirme çabalarını desteklemek amacıyla vergi yüklerini azaltır. Örneğin, bir yazılım şirketi yeni bir yazılım geliştirmek için yaptığı harcamaları Ar-Ge indirimi kapsamında vergi matrahından düşürebilir. ABD’de yapılan araştırmalar, Ar-Ge indirimlerinin işletmelerin inovasyon faaliyetlerini %10-20 oranında artırdığını göstermektedir. Bu da, ulusal ekonomide rekabet gücünün artmasına katkıda bulunur.
Bunların yanı sıra, küçük ve orta ölçekli işletmelere (KOBİ’ler) özel olarak sunulan vergi avantajları da mevcuttur. Bu avantajlar, KOBİ’lerin büyümelerini ve istihdam yaratmalarını desteklemek amacıyla tasarlanmıştır. Bu avantajlar, basitleştirilmiş vergi sistemleri, düşük vergi oranları veya özel kredi olanakları şeklinde olabilir. Örneğin, Türkiye’de KOBİ’ler için daha düşük kurumlar vergisi oranları uygulanmaktadır. Bu, KOBİ’lerin karlılığını artırır ve büyüme potansiyellerini yükseltir.
Sonuç olarak, vergi avantajları ve indirimleri, kendi işini kurmayı düşünen girişimciler için önemli bir destek unsuru oluşturmaktadır. Bu avantajlardan yararlanmak için, ilgili mevzuatı dikkatlice incelemek ve uzman bir danışmandan destek almak önemlidir. Doğru planlama ve strateji ile, girişimciler vergi yüklerini azaltarak işletmelerinin sürdürülebilirliğini ve büyümesini sağlayabilirler.
Kendi İşini Kuracak Girişimciler için Sağlanan Özel Destekler
Ofis ve Çalışma Alanı Destekleri
Yeni bir iş kurmak, heyecan verici olduğu kadar zorlu bir süreçtir. Girişimciler, fikirlerini hayata geçirmek için gereken sermayeyi, pazarlama stratejilerini ve işletme yönetimini düşünürken, fiziksel çalışma alanı da önemli bir faktördür. Kendi ofisini kuracak mali gücü olmayan veya henüz işini geliştirme aşamasında olan girişimciler için, çeşitli ofis ve çalışma alanı destekleri sunulmaktadır. Bu destekler, işletmelerin büyümelerini ve sürdürülebilir olmalarını sağlamak için kritik öneme sahiptir.
Bu desteklerin en yaygın örneklerinden biri, kuluçka merkezleri ve hızlandırıcı programlarıdır. Bu programlar, girişimcilere uygun fiyatlı veya ücretsiz ofis alanı, iş geliştirme eğitimi, mentorluk fırsatları ve yatırımcılarla bağlantı kurma imkanı sağlar. Örneğin, ABD’de bulunan birçok kuluçka merkezi, girişimcilere ilk 6 ay boyunca ücretsiz ofis alanı sunarak işlerini kurmalarına yardımcı olmaktadır. Bu sayede, girişimciler başlangıç masraflarını azaltarak işlerine odaklanabilirler. Bir başka örnek ise, Avrupa Birliği’nin girişimcilere yönelik destek programlarıdır. Bu programlar, fonlama ve mentörlük gibi hizmetlerin yanı sıra, paylaşımlı çalışma alanları ve ofis ekipmanlarına erişim imkanı sunmaktadır. İstatistiklere göre, kuluçka merkezlerinden destek alan girişimlerin hayatta kalma oranı, destek almayanlara göre önemli ölçüde daha yüksektir.
Paylaşımlı çalışma alanları (coworking spaces), girişimciler için bir diğer popüler seçenektir. Bu alanlar, esnek çalışma saatleri, paylaşımlı ekipmanlar (yazıcı, tarayıcı vb.) ve ağ oluşturma fırsatları sunar. Paylaşımlı çalışma alanlarının maliyeti, geleneksel ofis kiralarına göre genellikle daha düşüktür ve girişimcilere farklı sektörlerden insanlarla tanışma ve işbirliği yapma imkanı sağlar. Örneğin, WeWork gibi global şirketler, dünyanın birçok şehrinde yüzlerce paylaşımlı çalışma alanı sunmaktadır. Bu alanlar, girişimcilere profesyonel bir çalışma ortamı sağlayarak işlerinin prestijini artırır ve müşterilerle görüşme imkanı sunar.
Kamu kurumları ve yerel yönetimler de girişimcilere ofis ve çalışma alanı desteği sağlamaktadır. Bazı şehirler, girişimcilere belirli bölgelerde vergi indirimleri veya kira yardımları sunarak işletme kurmalarını teşvik etmektedir. Ayrıca, bazı kamu kurumları, girişimcilere sanal ofis hizmetleri sunarak, adres ve iletişim bilgilerini profesyonel bir şekilde yönetmelerine yardımcı olmaktadır. Bu destekler, özellikle yeni başlayan girişimciler için büyük bir avantaj oluşturarak işlerinin büyümesine katkıda bulunmaktadır.
Sonuç olarak, ofis ve çalışma alanı destekleri, girişimcilik ekosisteminin önemli bir parçasıdır. Bu destekler, girişimcilerin mali yüklerini azaltarak, ağ oluşturmalarını kolaylaştırarak ve işletmelerini geliştirmelerine yardımcı olarak, yeni işlerin kurulmasını ve ekonominin büyümesini desteklemektedir. Girişimcilerin bu desteklerden haberdar olmaları ve uygun olanları seçmeleri, işlerinin başarısı için büyük önem taşımaktadır.
Bu çalışma, kendi işini kuracak girişimciler için sağlanan özel desteklerin çeşitliliğini ve kapsamını incelemiştir. Araştırmamız, devlet kurumları, özel sektör kuruluşları ve sivil toplum örgütleri tarafından sunulan geniş bir destek yelpazesi olduğunu ortaya koymuştur. Bu destekler, finansal destekler (hibeler, krediler, yatırımlar), iş geliştirme hizmetleri (danışmanlık, eğitim, mentorluk), pazarlama ve satış desteği, altyapı desteği (ofis alanı, ekipman) ve ağ oluşturma fırsatları gibi çeşitli alanlarda sunulmaktadır. Ancak, bu desteklerin erişilebilirliği ve etkinliği coğrafi konum, sektör ve girişimcinin profiline göre değişkenlik göstermektedir.
Araştırmamız, girişimcilerin en çok finansal destek ve iş geliştirme hizmetlerine ihtiyaç duyduğunu göstermiştir. Özellikle, erken aşamadaki girişimciler için tohum sermayesi ve iş planı geliştirme desteği büyük önem taşımaktadır. Bununla birlikte, mevcut desteklerin yeterli olup olmadığı ve girişimcilerin ihtiyaçlarına tam olarak cevap verip vermediği konusunda daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Destek programlarının etkinliğini artırmak için, girişimcilerin geri bildirimlerinin alınması ve programların düzenli olarak değerlendirilmesi kritik öneme sahiptir.
Gelecek trendler açısından bakıldığında, teknoloji tabanlı girişimlerin artmasıyla birlikte, bu alana yönelik özel desteklerin daha da önem kazanacağı öngörülmektedir. Yapay zeka, büyük veri analitiği ve dijital dönüşüm gibi alanlarda uzmanlaşmış girişimcilere yönelik programların sayısının artacağı tahmin edilmektedir. Ayrıca, sürdürülebilirlik ve sosyal girişimcilik alanlarında faaliyet gösteren girişimcilere verilen desteklerin de giderek daha fazla önem kazanacağı düşünülmektedir. Küresel ölçekte rekabetin artmasıyla birlikte, girişimcilere uluslararası pazarlara erişim sağlayan programların da daha yaygın hale gelmesi beklenmektedir.
Sonuç olarak, kendi işini kurmak isteyen girişimciler için sağlanan özel destekler, ekonomik büyüme ve istihdam yaratımı açısından büyük önem taşımaktadır. Mevcut desteklerin etkinliğinin artırılması ve gelecekteki trendlere uyum sağlanması için, sürekli iyileştirme ve yenilikçi yaklaşımların benimsenmesi gerekmektedir. Bu çalışma, politika yapıcılar, destek kuruluşları ve girişimciler için yol gösterici bir kaynak olarak hizmet etmeyi amaçlamaktadır.