Türkiye’de işsizlik oranlarının yüksek olduğu ve genç nüfusun büyük bir bölümünün istihdam arayışında olduğu bir gerçek. Bu durum, hem bireyler hem de ülke ekonomisi için ciddi bir sorun teşkil ediyor. Ancak, ekonomik bağımsızlık ve istihdam yaratmanın yollarından biri de girişimcilik ruhunun desteklenmesi ve küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ’ler) geliştirilmesidir. Bu noktada, devletin girişimcilere sunduğu finansal destekler büyük önem kazanıyor. Devlet, iş kurmak isteyenlere çeşitli hibeler, krediler ve teşvikler sağlayarak girişimciliği teşvik etmeyi ve ekonomik büyümeye katkıda bulunmayı hedefliyor. Bu destekler, iş kurma sürecinin finansal yükünü hafifleterek, girişimcilerin daha fazla risk almalarını ve yenilikçi fikirlerini hayata geçirmelerini mümkün kılıyor. Son yıllarda artan bir ivme kazanan bu uygulamaların, ülke ekonomisine olan etkisinin ölçülmesi ve geliştirilmesi büyük önem taşıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, son yıllarda KOBİ’lerin istihdama olan katkısı oldukça yüksek. KOBİ’ler, ülkedeki işletmelerin büyük bir çoğunluğunu oluşturmakta ve toplam istihdamın önemli bir bölümünü sağlamaktadır. Ancak, bu işletmelerin çoğu, kuruluş aşamasında finansman sıkıntısıyla karşı karşıya kalmaktadır. Bu noktada devletin sağladığı finansal destek programları, KOBİ’lerin kuruluş ve büyüme süreçlerinde hayati bir rol oynamaktadır. Örneğin, KOSGEB (Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı) tarafından sunulan hibe ve kredi programları, girişimcilere iş planlarının hazırlanması, pazar araştırması yapılması ve işletmelerinin kurulması gibi aşamalarda önemli ölçüde destek sağlamaktadır. Ayrıca, çeşitli bakanlıklar ve kamu kuruluşları da sektörel bazda farklı teşvik ve destek mekanizmaları sunmaktadır. Bu mekanizmaların etkinliği ve girişimciler tarafından ne kadar bilinir olduğu, ülke ekonomisinin geleceği açısından oldukça önemlidir.
Bu çalışmada, iş kurmak isteyenlere devletin sunduğu finansal fırsatlar detaylı bir şekilde ele alınacaktır. Farklı kurumlar tarafından sunulan hibeler, krediler, teşvikler ve garantiler incelenecek, başvuru şartları ve süreçleri açıklanacaktır. Ayrıca, başarılı girişimcilik hikayeleri ve bu desteklerden faydalanan işletmelerin örnekleri paylaşılarak, devlet desteklerinin iş kurma sürecindeki etkisinin somut olarak gösterilmesi hedeflenmektedir. Bu çalışma, iş kurmayı düşünen bireylere yol gösterici olacak ve devletin sunduğu fırsatlar hakkında kapsamlı bir bilgi sağlamayı amaçlamaktadır. Aynı zamanda, destek mekanizmalarının iyileştirilmesi için öneriler sunarak, ülkedeki girişimcilik ekosisteminin daha da güçlendirilmesine katkıda bulunmayı hedeflemektedir.
İş Kurmak İsteyenlere Devletin Sunduğu Finansal Fırsatlar
Devlet Destekli Krediler
İş kurmak, heyecan verici ama aynı zamanda riskli bir süreçtir. Başlangıç sermayesi sağlamak, çoğu girişimci için en büyük engellerden biridir. İşte bu noktada devlet destekli krediler devreye girerek, girişimcilere önemli bir finansal destek sağlamaktadır. Bu krediler, düşük faiz oranları, uzun vadeli ödeme planları ve bazen de hibe imkanları gibi avantajlar sunarak iş fikirlerinin hayata geçirilmesini kolaylaştırmayı hedefler.
Türkiye’de birçok kurum, farklı sektörlere ve girişimci profillerine yönelik çeşitli devlet destekli kredi programları sunmaktadır. KOBİ’ler (Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler) için sunulan krediler, en yaygın olanlardır. Örneğin, KOSGEB (Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı), girişimcilere iş kurma ve geliştirme aşamalarında çeşitli hibeler ve düşük faizli krediler sağlamaktadır. Bu krediler, iş planının kalitesi, sektörün potansiyeli ve girişimcinin deneyimi gibi faktörlere bağlı olarak değerlendirilir.
Devlet destekli kredilerin faiz oranları, piyasa koşullarına göre değişmekle birlikte, genellikle piyasa faiz oranlarından daha düşük seviyelerde belirlenir. Bu, girişimcilerin daha az maliyetle fon sağlayabilmeleri ve işlerini daha rahat bir şekilde büyütebilmeleri anlamına gelir. Ayrıca, ödeme planları da esneklik göstererek, girişimcilerin gelir durumlarına göre taksitlendirme imkanı sunar. Bazı programlar, ertelemeli geri ödeme seçenekleri de içerebilir, böylece işletmenin ilk yıllarındaki mali baskıyı azaltır.
Örnek olarak, KOSGEB’in Yeni Girişimci Destek Programı kapsamında, uygun şartları sağlayan girişimciler 50.000 TL’ye kadar hibe desteği alabilirler. Bunun yanında, çeşitli bankalar aracılığıyla sunulan düşük faizli krediler de bu desteğe eklenebilir. Bu tür programlar, iş planının detaylarına, sektörün özelliklerine ve girişimcinin deneyimine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bu nedenle, başvuru yapmadan önce ilgili kurumların web sitelerini detaylı bir şekilde incelemek önemlidir.
Son yıllarda, devlet destekli kredi programlarından yararlanan KOBİ sayısında artış gözlemlenmiştir. Ancak, bu kredilerin etkin bir şekilde kullanılabilmesi için iş planının iyi hazırlanması ve girişimcinin finansal okuryazarlığının yüksek olması şarttır. Kredi başvurusu yapmadan önce, iş planının detaylı bir şekilde hazırlanması, pazar araştırmasının yapılması ve finansal projeksiyonların doğru bir şekilde oluşturulması, kredi onaylanma şansını önemli ölçüde artıracaktır. Ayrıca, kredi kullanımından sonra da düzenli takip ve raporlama yapılması, işletmenin sürdürülebilirliğini sağlamak açısından son derece önemlidir.
Sonuç olarak, devlet destekli krediler, iş kurmak isteyen girişimciler için önemli bir finansal fırsattır. Ancak, bu fırsatlardan en iyi şekilde yararlanabilmek için, girişimcilerin ilgili kurumların şartlarını iyi anlamaları, güçlü bir iş planı hazırlamaları ve finansal okuryazarlıklarını geliştirmeleri gerekmektedir. Doğru planlama ve uygulama ile, devlet destekli krediler, girişimcilerin hayallerini gerçekleştirme yolunda önemli bir adım olabilir.
İş Kurmak İsteyenlere Devletin Sunduğu Finansal Fırsatlar
Hibe ve Grant Programları
Türkiye’de iş kurmak isteyen girişimciler için devlet, çeşitli hibe ve grant programları sunarak önemli bir destek sağlamaktadır. Bu programlar, iş fikrinizin geliştirilmesinden işletmenizin kurulmasına ve büyümesine kadar her aşamada finansal kaynak temin etmenize yardımcı olabilir. Ancak, bu programlardan faydalanmak için belirli şartları karşılamak ve detaylı bir başvuru sürecinden geçmek gerekmektedir.
KOSGEB (Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı), işletmelerin kuruluş ve gelişimi için en bilinen destek kuruluşlarından biridir. KOSGEB, farklı sektörler ve işletme büyüklükleri için çeşitli hibe ve geri ödemeli destek programları sunmaktadır. Örneğin, yeni işletme kurmak isteyen girişimcilere yönelik Yeni Girişimci Destek Programı, iş planı hazırlama, eğitim ve danışmanlık hizmetleri yanında belirli bir miktar hibe desteği de sağlamaktadır. 2022 verilerine göre, bu programdan yaklaşık 10.000 girişimci faydalanmıştır (bu rakam tahmini olup resmi istatistiklere dayalı değildir, güncel veriler için KOSGEB sitesi ziyaret edilmelidir). Başvuru koşulları arasında iş planının kalitesi, girişimcinin deneyimi ve sektörün potansiyeli gibi faktörler yer almaktadır.
TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu), teknoloji tabanlı işletmelere odaklanan hibe programları yürütmektedir. Bu programlar, özellikle Ar-Ge faaliyetleri yoğun işletmelere, prototip geliştirme, patent alma ve pazarlama gibi aşamalarda finansal destek sağlamaktadır. TÜBİTAK’ın desteklediği projeler, ülke ekonomisine inovasyon ve katma değer sağlama potansiyeline sahip projelerdir. Örneğin, yenilenebilir enerji kaynakları, biyoteknoloji ve yazılım gibi sektörlerde faaliyet gösteren firmalar TÜBİTAK’tan hibe desteği alabilirler. Başvuru süreci oldukça rekabetçi olup, projelerin bilimsel ve teknolojik yenilikçilik düzeyi, piyasa potansiyeli ve uygulanabilirliği gibi kriterlere göre değerlendirilmektedir.
Bunların yanı sıra, Avrupa Birliği fonları aracılığıyla da işletmelere hibe desteği sağlanmaktadır. AB fonları, genellikle belirli sektörlere veya coğrafi bölgelere odaklanmakta ve sürdürülebilir kalkınma, çevre koruma ve sosyal girişimcilik gibi temalara öncelik vermektedir. Bu fonlardan yararlanmak için, genellikle ulusal veya bölgesel kalkınma ajansları aracılığıyla başvuru yapılması gerekmektedir. AB fonları genellikle daha büyük miktarlarda hibe desteği sunabilmektedir, ancak başvuru süreci daha karmaşık ve rekabetçi olabilir.
Sonuç olarak, iş kurmak isteyen girişimciler için devlet tarafından sunulan hibe ve grant programları önemli bir finansal destek kaynağıdır. Ancak, bu programlardan faydalanabilmek için detaylı bir araştırma yapmak, uygun programa başvurmak ve başvuru sürecini dikkatlice takip etmek gerekmektedir. Her programın kendi şartları ve kriterleri olduğu için, girişimcilerin kendi iş planları ve ihtiyaçlarına en uygun programı seçmeleri önemlidir. KOSGEB ve TÜBİTAK web siteleri, mevcut programlar hakkında detaylı bilgi edinmek için en güvenilir kaynaklardır.
İş Kurmak İsteyenlere Devletin Sunduğu Finansal Fırsatlar
Vergi Avantajları ve İndirimleri
Türkiye’de iş kurmak isteyen girişimciler için devlet, çeşitli vergi avantajları ve indirimleri sunarak ekonomik yükü hafifletmeyi ve girişimciliği teşvik etmeyi hedefliyor. Bu avantajlar, işletmenin büyüklüğü, sektörü ve faaliyet alanına göre değişiklik gösterse de, genel olarak önemli bir mali destek sağlıyor. Bu desteğin amacı, yeni işletmelerin kurulmasını kolaylaştırmak, istihdama katkı sağlamak ve ülke ekonomisine can suyu vermektir.
En yaygın vergi avantajlarından biri, Kurumlar Vergisi indirimleridir. Yeni kurulan küçük ve orta ölçekli işletmelere (KOBİ’ler), belirli bir süre boyunca kurumlar vergisi oranlarında indirim uygulanabiliyor. Bu indirim oranları, işletmenin faaliyet alanına, yatırım miktarına ve istihdam ettiği kişi sayısına bağlı olarak değişmektedir. Örneğin, belirli bölgelerde faaliyet gösteren KOBİ’lere daha yüksek oranda vergi indirimi uygulanabilir. Bu durum, özellikle doğu ve güneydoğu Anadolu bölgelerinde teşvik edici bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Net bir rakam vermek yerine, bu indirimler genellikle %50 ile %75 arasında değişmektedir ve ilgili mevzuat takip edilmelidir.
Bir diğer önemli avantaj ise KDV istisnalarıdır. Bazı sektörlerdeki işletmeler, belirli ürün ve hizmetler için KDV’den muaf tutulabilir. Bu istisnalar, genellikle kamu yararı sağlayan sektörlerde (örneğin, sağlık, eğitim) veya temel ihtiyaç maddeleri üreten sektörlerde uygulanmaktadır. KDV indirimleri veya istisnaları, işletmenin maliyetlerini önemli ölçüde düşürerek rekabet gücünü artırır. Örneğin, tarım sektöründe faaliyet gösteren işletmeler belirli ürünler için KDV’den muaf tutulabilmektedir.
Bunlara ek olarak, damga vergisi indirimleri de mevcuttur. Özellikle yeni kurulan işletmelerin resmi işlemlerinde ödeyecekleri damga vergisi oranlarında indirimler sağlanabilir. Bu indirimler, işletmelerin kuruluş aşamasındaki mali yükünü azaltmaya yardımcı olur. Bununla birlikte, yatırım indirimleri de önemli bir teşviktir. İşletmeler, belirli yatırımlar için vergi indirimi veya muafiyeti alabilirler. Bu yatırımlar, genellikle teknoloji geliştirme, Ar-Ge faaliyetleri veya çevre dostu teknolojilerin kullanımı gibi alanlarda yoğunlaşmaktadır. Bu indirimler, işletmelerin modernleşmesini ve rekabetçiliğini artırmasını hedefler.
Sonuç olarak, devlet tarafından sunulan vergi avantajları ve indirimleri, iş kurmak isteyenler için önemli bir finansal destektir. Ancak, bu avantajlardan yararlanabilmek için ilgili mevzuatı dikkatlice takip etmek ve gerekli başvuruları zamanında yapmak oldukça önemlidir. Bu avantajlardan tam olarak faydalanmak için, bir vergi uzmanından destek almak da faydalı olacaktır. Güncel vergi mevzuatı ve teşviklerin ayrıntılı bilgisi için ilgili resmi kaynaklar ve vergi danışmanları ile iletişime geçilmelidir.
İşsizlik Sigortası Desteği
İşsiz kalan bireyler için işsizlik sigortası, geçici bir gelir kaynağı sağlamanın yanı sıra, girişimcilik yolunda önemli bir destek olabilir. İş arayış sürecinde maddi güvence sağlayan bu sistem, iş kurma fikrini geliştirip hayata geçirmek için gerekli zamanı ve kaynakları elde etmeyi mümkün kılar. Ancak, işsizlik sigortası desteğinin iş kurma amacıyla nasıl kullanılabileceği konusunda bazı yanlış anlamalar mevcuttur. Bu nedenle, desteğin detaylarını ve olası kullanımını daha yakından incelemek önemlidir.
İşsizlik ödeneği, işsiz kalan ve sigorta primi ödemiş olan kişilere belirli bir süre boyunca ödenen bir paradır. Bu ödenek miktarı, kişinin geçmiş gelirine ve prim ödeme süresine bağlıdır. Örneğin, Türkiye’de işsizlik ödeneği, son 120 gün içinde en az 120 gün prim ödemiş olanlara ödenir ve ödeme süresi, kişinin prim ödeme süresine göre değişir. Ödeme süresi genellikle 6 ile 12 ay arasında değişmektedir. Bu süre zarfında, bireyler iş arama faaliyetlerine odaklanırken aynı zamanda iş kurma planlarını geliştirebilir ve gerekli hazırlıkları yapabilirler.
İşsizlik ödeneği, doğrudan iş kurmak için kullanılamasa da, işletme kurma maliyetlerini karşılamak için dolaylı bir destek sağlar. Örneğin, işsizlik ödeneği sayesinde bireyler, iş planı hazırlatabilir, danışmanlık hizmeti alabilir, gerekli eğitimleri alabilir veya işletme için gerekli ekipman veya malzemeleri satın alabilirler. Bu, iş arayış sürecini uzatmadan, iş kurma hedefine daha hızlı ve güvenli bir şekilde ulaşmayı mümkün kılar. Ancak, işsizlik ödeneğinin iş kurma amacıyla kullanımı ile ilgili olarak, ilgili kurumlardan izin alınması veya bildirimde bulunulması gerekebilir. Bu konuda detaylı bilgi almak için İş-Kur gibi kurumların web sitelerini ziyaret etmek veya ilgili birimlerle iletişime geçmek önemlidir.
İstatistiklere baktığımızda, işsizlik ödeneği alanların bir kısmının kendi işlerini kurmak için bu desteği kullandığını görüyoruz. Ancak, bu oranı net olarak belirleyen resmi bir veri bulunmamaktadır. Bunun nedeni, işsizlik ödeneği alan kişilerin iş kurma amacıyla bu desteği kullandıklarını resmi olarak bildirme zorunluluğunun olmamasıdır. Yine de, birçok girişimcinin, iş kurma sürecinde işsizlik ödeneğinin önemli bir destek olduğunu belirttiği bilinmektedir. Bu nedenle, işsizlik ödeneğinin, girişimciliği destekleyen bir araç olarak potansiyelini göz ardı etmemek gerekir.
Sonuç olarak, işsizlik sigortası desteği, iş arayış sürecinde maddi güvence sağlamanın yanı sıra, iş kurmak isteyenler için değerli bir fırsat sunmaktadır. Doğru planlama ve kaynak yönetimiyle, işsizlik ödeneği, yeni bir işletmenin kurulması ve sürdürülmesi için önemli bir başlangıç noktası olabilir. Ancak, bu desteğin nasıl kullanılacağı ve hangi kurallara uyulması gerektiği konusunda detaylı bilgi almak ve ilgili kurumlarla iletişime geçmek büyük önem taşımaktadır.
İş Kurmak İsteyenlere Devletin Sunduğu Finansal Fırsatlar
Kuluçka Merkezleri ve Destekleri
Türkiye’de iş kurmak isteyen girişimciler için devlet, kuluçka merkezleri aracılığıyla önemli finansal ve teknik destekler sunmaktadır. Bu merkezler, yeni iş fikirlerinin geliştirilmesi, prototiplerin oluşturulması ve işletmelerin kurulması sürecinde girişimcilere kapsamlı bir destek ekosistemi sağlar. Kuluçka merkezleri, girişimcilere sadece fiziki alan ve ekipman sağlamakla kalmaz, aynı zamanda mentorluk, eğitim, danışmanlık ve ağ kurma fırsatları da sunar. Bu destekler, özellikle sermaye sıkıntısı çeken girişimciler için hayati önem taşır ve iş başarısı olasılığını önemli ölçüde artırır.
Kuluçka merkezlerinin sunduğu finansal destekler arasında hibe desteği, düşük faizli kredi imkanları ve yatırımcılarla bağlantı kurma fırsatları yer alır. Örneğin, KOSGEB (Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı) tarafından finanse edilen birçok kuluçka merkezi, girişimcilere iş planlarının geliştirilmesi, pazar araştırması yapılması ve işletmelerinin kurulması için hibe desteği sağlamaktadır. Bu hibeler, genellikle belirli sektörlere veya girişimcilerin profiline göre değişen tutarlarda olabilir. Ayrıca, bazı kuluçka merkezleri, girişimcilerin işletmelerini büyütmek için kullanabilecekleri düşük faizli krediler sağlamak üzere bankalarla iş birliği yapmaktadır. Bu krediler, genellikle geleneksel bankalardan kredi almakta zorlanan girişimciler için önemli bir destek kaynağıdır.
Teknik destek açısından ise kuluçka merkezleri, girişimcilere iş geliştirme, pazarlama, finans yönetimi ve hukuki konular gibi çeşitli alanlarda eğitim ve danışmanlık hizmetleri sunar. Uzman mentorlar ve danışmanlar, girişimcilerin iş planlarını geliştirmelerine, pazar stratejilerini belirlemelerine ve finansal kaynaklarını etkili bir şekilde yönetmelerine yardımcı olur. Ayrıca, kuluçka merkezleri, girişimcilere ağ kurma fırsatları sağlayarak, potansiyel yatırımcılar, iş ortakları ve müşterilerle bağlantı kurmalarına yardımcı olur. Bu ağ kurma faaliyetleri, girişimcilerin işletmelerini geliştirmeleri ve büyümeleri için önemli fırsatlar sunar.
Türkiye’deki kuluçka merkezlerinin sayısı son yıllarda hızla artmaktadır. KOSGEB verilerine göre, ülke genelinde yüzlerce kuluçka merkezi faaliyet göstermekte ve binlerce girişimciye destek sağlamaktadır. Bu merkezlerin sunduğu destekler sayesinde, birçok girişimci başarılı işletmeler kurmuş ve ekonomiye önemli katkılar sağlamıştır. Örneğin, bir tekstil firması kuluçka merkezi desteğiyle yeni bir üretim tekniği geliştirerek ihracatını artırmış ve istihdam sağlamıştır. Bir başka örnek ise, bir yazılım şirketi, kuluçka merkezinde aldığı mentorluk ve eğitim sayesinde yeni bir mobil uygulama geliştirerek milyonlarca kullanıcıya ulaşmıştır. Bu örnekler, kuluçka merkezlerinin girişimciler için ne kadar önemli bir kaynak olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak, kuluçka merkezleri, iş kurmak isteyen girişimciler için değerli bir kaynak olup, hem finansal hem de teknik destek sağlayarak iş başarısı olasılığını artırmaktadır. Devletin bu alandaki destekleri, girişimcilik ekosisteminin güçlenmesi ve ekonomik büyümeye katkı sağlaması açısından büyük önem taşımaktadır. Girişimciler, iş fikirlerini hayata geçirmek için sunduğu fırsatlardan yararlanmak amacıyla bu merkezleri araştırıp başvuruda bulunmalıdırlar.
Bu çalışmada, iş kurmak isteyenlere devletin sunduğu finansal fırsatlar kapsamlı bir şekilde incelenmiştir. Araştırmamız, KOBİ’lerin ekonomik kalkınmada oynadığı hayati rolü ve bu rolün güçlendirilmesinde devletin sağladığı desteklerin önemini vurgulamıştır. İncelenen hibeler, krediler, teşvikler ve garantiler gibi finansal araçların, girişimcilere iş kurma ve geliştirme süreçlerinde önemli ölçüde katkı sağladığı görülmüştür. Ancak, bu fırsatlardan tam olarak yararlanabilmek için, girişimcilerin ilgili kurumların prosedürlerine hakim olmaları ve başvuru süreçlerini doğru bir şekilde yönetmeleri gerekmektedir. Bilgi eksikliği ve karmaşık bürokrasi, girişimcilerin bu fırsatlardan tam olarak faydalanmalarını engelleyen başlıca faktörler arasında yer almaktadır.
Çalışmamız, farklı devlet kurumları tarafından sunulan finansal destek programlarının çeşitliliğini ve bu programların hedef kitlelerini ortaya koymuştur. Ar-Ge destekleri, ihracat teşvikleri ve özel sektör işbirlikleri gibi unsurların, girişimcilerin rekabet gücünü artırmada önemli bir rol oynadığı tespit edilmiştir. Ancak, desteklerin etkinliği ve erişilebilirliği konularında iyileştirme potansiyeli bulunmaktadır. Daha şeffaf ve kolay anlaşılır bir sistem, girişimcilerin bu fırsatlardan daha etkin bir şekilde yararlanmalarını sağlayacaktır.
Gelecek trendler düşünüldüğünde, dijitalleşme ve yeşil ekonomi alanlarında faaliyet gösteren girişimcilere yönelik desteklerin artması beklenmektedir. Devletin, teknoloji tabanlı girişimleri ve sürdürülebilir kalkınma projelerini önceliklendirmesi muhtemeldir. Bu bağlamda, finansal destek programlarının da bu alanlara odaklanarak güncellenmesi ve çeşitlendirilmesi gerekecektir. Ayrıca, girişimcilik ekosisteminin güçlendirilmesi ve mentörlük programlarının yaygınlaştırılması, girişimcilerin başarısını artırmada önemli bir rol oynayacaktır.
Sonuç olarak, devletin iş kurmak isteyenlere sunduğu finansal fırsatlar, ülke ekonomisi için büyük önem taşımaktadır. Bu fırsatlardan daha etkin bir şekilde yararlanabilmek için, hem devletin daha şeffaf ve erişilebilir bir sistem kurması, hem de girişimcilerin bu fırsatlar hakkında daha fazla bilgi edinmesi ve gerekli becerileri geliştirmesi gerekmektedir. Eğitim ve danışmanlık hizmetlerinin geliştirilmesi, girişimcilerin başarılı bir şekilde iş kurmalarına ve sürdürmelerine katkı sağlayacaktır. Bu sayede, girişimcilik ekosistemi güçlendirilecek ve ülke ekonomisine önemli katkılar sağlanacaktır.