Finans

Enflasyon Dönemlerinde Varlık Koruma Yöntemleri

Enflasyon, bir ekonominin en büyük ve en yıkıcı sorunlarından biridir. Para biriminin değer kaybı olarak tanımlanan enflasyon, mal ve hizmetlerin fiyatlarında sürekli ve genel bir artışa neden olur. Bu artış, satın alma gücünde azalmaya ve ekonomik istikrarsızlığa yol açar. Tarih boyunca birçok ülke, hiperenflasyon dönemlerinden geçmiştir ve bu dönemler, toplumsal ve ekonomik çalkantılarla sonuçlanmıştır. Örneğin, Weimar Cumhuriyeti’nde 1923 yılında yaşanan hiperenflasyon, ülkenin ekonomik ve siyasi yapısını tamamen altüst etmiştir. Günümüzde ise, gelişmekte olan ülkelerde enflasyonun yüksek olduğu dönemler sıkça yaşanmaktadır. Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre, 2022 yılında küresel enflasyonun yıllık ortalama %8,1 olduğu gözlemlenmiştir. Bu, son 40 yılın en yüksek enflasyon oranlarından biridir. Türkiye gibi bazı ülkelerde ise bu oran çok daha yüksek seviyelerde seyretmiştir. Bu yüksek enflasyon oranları, bireylerin ve işletmelerin varlıklarını koruma konusunda ciddi endişeler duymalarına neden olmuştur.

Yüksek enflasyon dönemlerinde, tasarrufların eritilmesi ve yatırımların değer kaybetmesi gibi ciddi sorunlar ortaya çıkar. Paranın satın alma gücü azaldıkça, bireyler ve işletmeler, sahip oldukları varlıkların değerini korumak için çeşitli stratejiler geliştirmek zorunda kalırlar. Varlık koruma, enflasyonun olumsuz etkilerine karşı koymak ve gerçek satın alma gücünü korumak için uygulanan bir dizi yöntemdir. Bu yöntemler, çeşitli yatırım araçlarını, risk yönetimi stratejilerini ve finansal planlama tekniklerini kapsar. Enflasyonun tahmini ve gelecekteki ekonomik senaryoların analizi, etkili bir varlık koruma stratejisi geliştirmenin temel taşlarını oluşturmaktadır. Dolayısıyla, enflasyonun etkilerine karşı koymak ve geleceğe güvenle bakabilmek için, enflasyon dönemlerinde uygulanabilecek etkili varlık koruma yöntemlerini anlamak ve bunları doğru bir şekilde uygulamak son derece önemlidir.

Bu çalışmada, enflasyon dönemlerinde varlık koruma yöntemleri detaylı bir şekilde ele alınacaktır. Altın, gayrimenkul, hisse senetleri gibi farklı varlık sınıflarının enflasyona karşı performansları incelenecek ve her birinin avantajları ve dezavantajları tartışılacaktır. Ayrıca, enflasyonu hedge etmek için kullanılan çeşitli stratejiler, örneğin enflasyona endeksli tahviller ve diğer korunma araçları, detaylı bir şekilde açıklanacaktır. Son olarak, bireyler ve işletmeler için pratik ve uygulanabilir varlık koruma stratejileri sunulacak ve bu stratejilerin etkili bir şekilde uygulanması için gerekli adımlar açıklanacaktır. Bu çalışma, hem bireysel yatırımcılar hem de işletmeler için, enflasyon riskini yönetme ve varlıklarını koruma konusunda değerli bilgiler sunmayı amaçlamaktadır.

Enflasyona Karşı Yatırım Stratejileri

Yüksek enflasyon dönemleri, bireylerin ve kurumların tasarruf ve yatırımlarını korumak için dikkatli stratejiler geliştirmelerini gerektirir. Enflasyon, paranın satın alma gücünün zaman içinde azalması anlamına gelir. Örneğin, %10’luk bir enflasyon oranı, bir yıl önce 100 TL’ye satın alınabilen bir malın bu yıl 110 TL’ye mal olacağı anlamına gelir. Bu nedenle, enflasyonu aşacak getiri sağlayan yatırım araçlarına yönelmek hayati önem taşır.

Gayrimenkul, tarihsel olarak enflasyona karşı iyi bir koruma sağlamıştır. Gayrimenkul değerleri genellikle enflasyon oranıyla birlikte veya onu aşarak artar. Özellikle konut piyasası, istikrarlı bir talep görür ve değer artışları enflasyonu telafi edebilir. Ancak, gayrimenkul yatırımları likit değildir ve piyasa koşullarına bağlı olarak değer kaybı yaşanabilir. Örneğin, 1970’lerdeki yüksek enflasyon döneminde, Amerika Birleşik Devletleri’nde konut fiyatları enflasyondan daha hızlı artış göstermiştir. Bununla birlikte, son yıllarda bazı gelişmiş ülkelerde konut piyasası durgunluklar yaşamış, bu da yatırımcıları dikkatli olmaya itmiştir.

Altın, yüzyıllardır değerli bir varlık olarak kabul edilmiş ve enflasyon dönemlerinde güvenli liman görevi görmüştür. Altın, fiziksel bir varlık olduğu için enflasyonun etkilerinden nispeten korunaklıdır. Ancak, altın yatırımlarının getirisi piyasa koşullarına bağlı olarak değişkenlik gösterebilir ve uzun vadede tutulması gerekir. Örneğin, 2020 yılında Covid-19 pandemisi sırasında altın fiyatları önemli ölçüde yükselmiştir. Bunun nedeni, belirsizlik dönemlerinde yatırımcıların güvenli liman varlıklarına yönelmesidir.

Hisse senetleri, uzun vadede enflasyonu aşma potansiyeline sahiptir. Şirketlerin karlılığı, enflasyon oranına bağlı olarak artabilir ve bu da hisse senedi fiyatlarına yansır. Ancak, hisse senedi piyasası volatildir ve kısa vadede değer kaybı yaşanabilir. İyi araştırılmış ve sağlam finansal tabana sahip şirketlerin hisse senetlerine yatırım yapmak önemlidir. Örneğin, S&P 500 endeksi, uzun vadede enflasyonu genellikle aşmıştır, ancak bu her zaman böyle olmayabilir.

Enflasyon korunumlu tahviller, enflasyon oranına bağlı olarak faiz ödemesi yapan tahvillerdir. Bu tahviller, enflasyonun etkilerini telafi etmeye yardımcı olabilir. Ancak, bu tahvillerin getirisi, diğer tahvil türlerine göre daha düşük olabilir. Yatırımcılar, portföylerini çeşitlendirmek ve risklerini azaltmak için farklı yatırım araçlarını bir araya getirmelidir. Portföy çeşitlendirmesi, enflasyonun olumsuz etkilerine karşı önemli bir koruma sağlar.

Sonuç olarak, enflasyona karşı etkili bir yatırım stratejisi geliştirmek için dikkatli bir planlama ve araştırma gereklidir. Yatırımcıların risk toleranslarını ve yatırım hedeflerini göz önünde bulundurarak, gayrimenkul, altın, hisse senetleri ve enflasyon korunumlu tahviller gibi farklı varlık sınıflarına yatırım yaparak portföylerini çeşitlendirmeleri önerilir. Profesyonel bir finans danışmanından destek almak, kişiselleştirilmiş bir yatırım stratejisi oluşturmada faydalı olabilir.

Gayrimenkulde Varlık Koruma

Enflasyon dönemlerinde varlık koruma, bireylerin ve kurumların sahip oldukları değerlerin satın alma gücünü korumak ve artırmak için uyguladıkları stratejileri kapsar. Yüksek enflasyon, paranın değer kaybetmesine yol açtığı için, varlıklarınızı korumak için alternatif yatırım araçlarına yönelmek hayati önem taşır. Gayrimenkul, tarihsel olarak enflasyona karşı iyi bir koruma kalkanı olarak kabul edilmiştir ve bu nedenle enflasyon dönemlerinde popüler bir varlık koruma aracıdır.

Gayrimenkulün enflasyona karşı dirençli olmasının başlıca nedeni, arz ve talebin dinamikleridir. Artan inşaat maliyetleri ve sınırlı arz, gayrimenkul fiyatlarının enflasyon oranıyla birlikte veya hatta daha hızlı bir şekilde artmasına neden olabilir. Örneğin, 1970’lerdeki yüksek enflasyon döneminde ABD’de gayrimenkul fiyatları önemli ölçüde artmış ve yatırımcıların varlıklarını korumalarına yardımcı olmuştur. Elbette, her zaman için böyle olmayabilir; konum, piyasa koşulları ve gayrimenkul türü gibi faktörler fiyat artışını etkiler. Ancak genel olarak, gayrimenkul uzun vadeli bir yatırım olarak enflasyon riskine karşı bir tampon görevi görebilir.

Gayrimenkulde varlık koruma stratejileri çeşitlilik gösterir. Bir seçenek, kiralık bir mülk satın almak ve kira gelirinden faydalanmaktır. Kira gelirleri, enflasyonla birlikte artırılabilir ve böylece enflasyonun etkilerini azaltmaya yardımcı olur. Ayrıca, mülkün zaman içinde değer kazanması da ek bir kazanç sağlar. Örneğin, Türkiye’de 2022 yılında ortalama kira artış oranı %50’leri aşmış, bu da enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde gayrimenkul yatırımının getirisini göstermektedir. Bu elbette, belirli bir bölgedeki piyasa koşullarına bağlıdır ve garanti edilmez.

Bir diğer strateji ise, konut kredisi kullanarak gayrimenkul satın almaktır. Enflasyon dönemlerinde, kredinin gerçek değeri zamanla azalırken, gayrimenkulün değeri artmaya devam edebilir. Ancak, yüksek faiz oranlarının da hesaba katılması gerekmektedir. Yüksek faiz oranları, konut kredisi ödemelerini daha pahalı hale getirir ve bu nedenle dikkatli bir risk değerlendirmesi şarttır. Bu bağlamda, faiz oranlarının gelecekteki seyri ve kişisel mali durumun dikkatlice analiz edilmesi son derece önemlidir.

Son olarak, gayrimenkul çeşitlendirmesi de önemlidir. Sadece bir tür gayrimenkule yatırım yapmak yerine, konut, ticari veya arazi gibi farklı gayrimenkul türlerine yatırım yapmak, riskleri azaltmaya yardımcı olur. Örneğin, bir yatırımcı hem konut kiralama hem de ticari gayrimenkul geliştirme projelerine yatırım yaparak portföyünü çeşitlendirebilir. Bu strateji, tek bir sektördeki düşüşün etkisini azaltarak daha istikrarlı bir yatırım getirisi sağlar. Profesyonel bir danışmandan destek almak, doğru gayrimenkul yatırımlarını seçmek ve riskleri yönetmek için oldukça faydalı olacaktır.

Altın ve Değerli Metallerde Güvenlik

Enflasyon dönemlerinde varlık koruma hayati önem taşır. Para birimlerinin değer kaybetmesiyle birlikte, yatırımcılar değerlerini koruyacak ve hatta artıracak alternatifler aramaktadır. Altın ve diğer değerli metaller, yüzyıllardır enflasyona karşı bir koruma kalkanı olarak kabul edilmiştir. Ancak, bu güvenliğin sağlanması için yatırımın yapılması ve saklanması aşamalarında dikkat edilmesi gereken önemli noktalar vardır.

Altın yatırımının güvenliği, öncelikle yatırım aracının seçimi ile başlar. Fiziki altın, altın külçeleri veya altın paralar şeklinde olabilir. Fiziki altının güvenliği, fiziki saklama yöntemine bağlıdır. Evde saklama, hırsızlık riskini beraberinde getirirken, banka kasalarında saklama ise güvenli bir seçenektir, ancak banka iflası veya diğer beklenmedik durumlar riskini göz önünde bulundurmak gerekir. Altın ETF’leri (Borsa Ticaret Fonları) veya altın madencilik şirketlerinin hisseleri gibi finansal araçlar da seçenekler arasındadır. Bu araçlar, fiziki altına göre daha kolay alınıp satılabilir, ancak değerleri altının fiyatındaki dalgalanmaların yanı sıra piyasa koşullarına da bağlıdır. Örneğin, 2020 yılında COVID-19 pandemisi sırasında altın fiyatları yükselirken, bazı altın madencilik şirketlerinin hisse senetleri daha az performans göstermiştir.

Değerli metallerin güvenli saklanması, yatırımın korunması için kritik öneme sahiptir. Fiziki altın saklarken, güvenli bir kasa, güvenlik kamerası ve alarm sistemi gibi önlemler alınmalıdır. Sigorta yaptırmak da olası kayıplara karşı koruma sağlar. Banka kasalarında saklama, hırsızlık riskini azaltır, ancak banka ücretleri göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca, altının saflığı da önemlidir. Sahte altın satın almaktan kaçınmak için güvenilir satıcılardan alışveriş yapmak ve altınları bağımsız bir değerlendirmeci tarafından kontrol ettirmek gereklidir. Son yıllarda, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, yatırımcıların altınlarının güvenliğini sağlamak için dijital platformlar ve blockchain teknolojileri kullanımı artmaktadır. Ancak, bu platformların güvenilirliği ve güvenliği konusunda dikkatli olmak gerekir.

Gümüş, platin ve paladyum gibi diğer değerli metaller de enflasyona karşı koruma sağlayabilir. Ancak, altın kadar likit değillerdir ve fiyat dalgalanmaları daha yüksek olabilir. Bu nedenle, yatırım kararı vermeden önce, her bir değerli metalin özelliklerini, risklerini ve getiri potansiyelini dikkatlice değerlendirmek önemlidir. Örneğin, 2022 yılında Rusya-Ukrayna savaşı, platin ve paladyum fiyatlarında önemli artışlara neden olmuştur. Ancak, bu tür jeopolitik olayların fiyatları nasıl etkileyebileceği önceden tahmin edilemez.

Sonuç olarak, enflasyon dönemlerinde altın ve değerli metaller, portföy çeşitlendirmesi için değerli bir araç olabilir. Ancak, güvenli saklama ve yatırım aracının doğru seçimi, yatırımın başarılı bir şekilde korunması için olmazsa olmazdır. Profesyonel bir finans danışmanından yatırım stratejisi konusunda destek almak, riskleri azaltmak ve yatırım hedeflerine ulaşmak için önemli bir adımdır.

Enflasyon Döneminde Tasarruf Yöntemleri

Yüksek enflasyon dönemleri, birikimlerin değer kaybetmesi riskiyle karşı karşıya olduğumuz zorlu zamanlardır. Para değerini hızla kaybettiği için, geleneksel tasarruf yöntemleri yetersiz kalabilir. Bu nedenle, enflasyonun aşındırıcı etkisine karşı koymak ve varlıklarınızı korumak için stratejik bir yaklaşım benimsemek son derece önemlidir. Bu, sadece parayı bankada tutmaktan çok daha fazlasını gerektirir.

Enflasyonla mücadelede en etkili yöntemlerden biri diversifikasyondur. Yumurtalarınızı tek sepete koymamak atasözü burada tam anlamıyla geçerlidir. Tüm birikimlerinizi tek bir hesapta veya yatırım aracında tutmak, enflasyonun etkilerine karşı aşırı derecede savunmasız kalmanıza neden olur. Örneğin, 2022 yılında Türkiye’de enflasyon oranı %36,08 iken, mevduat faiz oranları bu oranın altında kaldı. Bu da, mevduatta bulunan paranın reel değer kaybetmesine yol açtı. Bu nedenle, tasarruflarınızı farklı yatırım araçlarına dağıtmanız önemlidir. Bunlar arasında altın, döviz, hisse senetleri, gayrimenkul ve tahviller yer alabilir. Her birinin risk ve getiri profili farklıdır; bu nedenle, risk toleransınıza ve yatırım hedeflerinize uygun bir portföy oluşturmanız gerekir.

Altın, tarihsel olarak enflasyona karşı bir koruma kalkanı olarak kabul edilir. Altın fiyatları genellikle enflasyon oranıyla pozitif korelasyon gösterir. Ancak, altın yatırımı likit olmayan bir yatırımdır ve hızlı bir şekilde nakde çevrilmesi zor olabilir. Döviz yatırımları da enflasyon korunması için kullanılabilir, ancak döviz kurlarındaki dalgalanmalar dikkate alınmalıdır. Güçlü bir ekonomiye sahip ülkelerin para birimleri daha istikrarlı olabilir. Hisse senetleri, uzun vadede enflasyondan daha yüksek getiri sağlayabilir, ancak piyasa dalgalanmalarına karşı daha hassastırlar. Gayrimenkul, enflasyon dönemlerinde değerini koruyabilen ve hatta artırabilen bir başka varlıktır. Ancak, gayrimenkul yatırımları yüksek sermaye gerektirir ve likiditesi düşüktür. Tahviller, sabit gelir sağladıkları için enflasyona karşı bir miktar koruma sağlayabilirler, ancak yüksek enflasyon dönemlerinde getirileri gerçek değer kaybına yol açabilir.

Enflasyon dönemlerinde borçlanmadan kaçınmak da önemlidir. Yüksek enflasyon oranları, borçların reel değerini düşürür ve geri ödemeleri daha zor hale getirir. Eğer borçlanmanız gerekiyorsa, düşük faiz oranlı ve kısa vadeli kredileri tercih etmeniz önerilir. Ayrıca, bütçenizi düzenli olarak gözden geçirmek ve gereksiz harcamaları azaltmak da tasarruflarınızı korumanıza yardımcı olacaktır. Enflasyonun etkilerini anlamak ve uzun vadeli bir yatırım stratejisi geliştirmek, varlıklarınızı korumak için hayati öneme sahiptir. Bir finansal danışmanla görüşmek, kişisel durumunuza uygun bir yatırım planı oluşturmanıza yardımcı olabilir.

Sonuç olarak, enflasyon dönemlerinde tasarruf etmek ve varlıklarınızı korumak için kapsamlı bir strateji geliştirmeniz gerekir. Diversifikasyon, borç yönetimi, bütçe disiplini ve profesyonel danışmanlık, bu zorlu dönemde finansal sağlığınızı korumak için kritik öneme sahiptir.

Döviz Çeşitliliği ve Koruma

Enflasyon dönemlerinde varlık koruma, bireyler ve kurumlar için en önemli hedeflerden biri haline gelir. Para birimlerinin değer kaybı karşısında yatırımların korunması ve hatta değer artışı sağlanması için çeşitli stratejiler uygulanır. Bu stratejilerden biri de döviz çeşitliliği oluşturarak risk dağıtımı sağlamaktır. Tek bir para birimine bağlı kalmak, o para biriminin değer kaybetmesi durumunda büyük kayıplara yol açabilir. Dolayısıyla, farklı para birimlerinde yatırım yapmak, portföyün genel performansını olumsuz etkilerden korumaya yardımcı olur.

Örneğin, Türk Lirası’nın değer kaybettiği bir dönemde, sadece TL cinsinden varlık sahibi olan bir yatırımcı ciddi kayıplar yaşayabilir. Ancak, portföyünün bir kısmını ABD Doları (USD), Euro (EUR) veya İsviçre Frangı (CHF) gibi güçlü ve istikrarlı para birimlerinde tutan bir yatırımcı, riskini önemli ölçüde azaltmış olur. 2022 yılında Türk Lirası’nın değer kaybı %30’lara ulaşırken, USD ve EUR’ya yatırım yapanlar bu kayıplardan önemli ölçüde korunmuşlardır. Elbette bu, farklı para birimlerinin de değer kaybedebileceğini gösterir; bu yüzden çeşitlendirme önemlidir.

Döviz çeşitliliği oluşturmanın yolları çeşitlidir. Bunlardan biri, farklı para birimlerinde mevduat hesabı açmaktır. Bir diğeri ise, yabancı para cinsinden tahvil veya hisse senedi alımıdır. Yine, altın gibi emtia yatırımları da portföye döviz çeşitliliği kazandırabilir. Ancak, her yatırım aracının risk profili farklıdır. Örneğin, hisse senetleri daha yüksek getiri potansiyeline sahipken, aynı zamanda daha yüksek risk de taşırlar. Tahviller ise genellikle daha düşük risk ve getiri sunarlar.

Döviz piyasalarının dinamik yapısı göz önüne alındığında, profesyonel danışmanlık almak oldukça önemlidir. Bir finans uzmanının yardımıyla, yatırımcının risk toleransı, yatırım hedefleri ve zaman ufku dikkate alınarak kişiye özel bir portföy oluşturulabilir. Bu portföy, farklı para birimlerinde dağıtılmış yatırımları içerecek ve enflasyon dönemlerinde varlıkların korunmasına yardımcı olacaktır. Unutulmamalıdır ki, döviz piyasaları tahmin edilemez olabilir ve geçmiş performans gelecekteki sonuçların garantisi değildir.

Sonuç olarak, enflasyon dönemlerinde varlık koruma için döviz çeşitliliği stratejik bir öneme sahiptir. Farklı para birimlerinde yatırım yapmak, riskleri azaltmaya ve portföyün genel performansını iyileştirmeye yardımcı olur. Ancak, bu stratejiyi uygularken profesyonel yardım almak ve her yatırım aracının risklerini dikkatlice değerlendirmek şarttır. Düzenli portföy takibi ve gerektiğinde yeniden dengeleme yapmak da başarı için önemlidir.

Bu çalışmada, enflasyon dönemlerinde varlık koruma yöntemleri ele alınarak, enflasyonun bireyler ve kurumlar üzerindeki yıkıcı etkilerinin azaltılması için uygulanabilecek stratejiler incelendi. Çalışmanın kapsamı, enflasyonun temel mekanizmalarından başlayarak, altın, gayrimenkul, hisse senetleri, tahviller ve döviz gibi farklı varlık sınıflarının enflasyona karşı performanslarını karşılaştırarak analiz etti. Ayrıca, enflasyon korunumlu yatırım araçları ve diversifikasyonun önemi de vurgulandı.

Analizlerimiz, enflasyonun tahmin edilemez ve değişken bir faktör olduğunu ve tek bir en iyi varlık koruma yöntemi olmadığını göstermiştir. Her bir varlık sınıfının avantajları ve dezavantajları farklıdır ve yatırımcıların risk toleransları, yatırım ufukları ve finansal hedefleri dikkate alınarak portföy diversifikasyonu önem taşımaktadır. Altın, enflasyon karşıtı bir koruma aracı olarak tarihi performansıyla dikkat çekerken, gayrimenkul uzun vadeli değer artışı potansiyeli sunmaktadır. Hisse senetleri yüksek getiri potansiyeline sahip olmakla birlikte, enflasyon dönemlerinde volatiliteye daha fazla maruz kalabilirler. Tahviller ise, özellikle enflasyonun düşük olduğu dönemlerde, güvenli liman olarak düşünülebilir. Döviz piyasalarındaki dalgalanmalar ise dikkatli bir analiz ve strateji gerektirmektedir.

Çalışma boyunca, enflasyon korunumlu yatırım araçlarının, örneğin enflasyon bağlantılı tahvillerin, enflasyon riskini azaltmada önemli bir rol oynayabileceği vurgulanmıştır. Ancak, bu araçların da kendi risk ve getiri profilleri bulunduğunu unutmamak gerekir. Sonuç olarak, diversifikasyon, enflasyon riskini en aza indirmenin en etkili yollarından biridir. Yatırımcıların, farklı varlık sınıflarını dengeli bir şekilde portföylerine dahil ederek, risklerini dağıtmaları ve uzun vadeli hedeflerine ulaşmaları önemlidir.

Gelecek trendler açısından bakıldığında, küresel ekonomik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin enflasyon üzerindeki etkilerinin artması bekleniyor. Bu nedenle, yatırımcıların, enflasyonu yakından takip etmeleri ve portföylerini bu gelişmelere göre uyarlamaları kritik önem taşımaktadır. Teknolojik gelişmeler ve yeni finansal ürünlerin ortaya çıkmasıyla birlikte, enflasyon korunumlu yeni yatırım araçları da geliştirilebilir. Bu gelişmelerin izlenmesi ve analizi, gelecekteki varlık koruma stratejilerinin şekillenmesinde büyük rol oynayacaktır. Daha kapsamlı araştırmalar, farklı ülke ve bölgelerdeki enflasyon dinamiklerini ve bunlara karşı uygulanan varlık koruma stratejilerini karşılaştırarak daha detaylı sonuçlar üretebilir.

ÖNERİLER

Finans

Bitcoin’in Değer Deposu Olarak Rolü

Para, insanlık tarihi boyunca değişen ihtiyaçlara ve koşullara uyum sağlayan, sürekli evrim geçiren bir kavram olmuştur. İlk olarak mal değişimi
Finans

Kripto Para Kredi ve Borçlanma Platformları

Son yıllarda finansal teknolojide yaşanan en çarpıcı gelişmelerden biri şüphesiz kripto para birimlerinin yükselişidir. Bitcoin’in 2009 yılında ortaya çıkışından bu