Günümüzün rekabetçi küresel ekonomisinde, girişimcilik, ekonomik büyümenin ve istihdamın itici gücü olarak kabul edilmektedir. Yeni işletmelerin kurulması ve büyümesi, inovasyonu teşvik eder, rekabeti artırır ve toplumun genel refahını iyileştirir. Ancak, girişimciler genellikle, özellikle başlangıç aşamasında, finansman sağlama, düzenleyici engelleri aşma ve pazar erişimi gibi önemli engellerle karşılaşırlar. Bu zorlukların üstesinden gelmek ve girişimci ekosistemini güçlendirmek için, devletlerin girişimcilere yönelik teşvikler sunması hayati önem taşımaktadır. Bu teşvikler, sadece yeni işletmelerin kurulmasını kolaylaştırmakla kalmaz, aynı zamanda mevcut işletmelerin büyümesini ve inovasyonunu da destekler.
Dünya genelindeki birçok ülke, girişimcilik faaliyetlerini desteklemek için çeşitli devlet destek mekanizmaları kullanmaktadır. Bu mekanizmalar arasında, vergi indirimleri, hibe programları, düşük faizli krediler, iş geliştirme merkezleri ve mentorluk programları yer almaktadır. Örneğin, İsrail’in Startup Nation olarak adlandırılan güçlü girişimcilik ekosistemi, büyük ölçüde hükümetin sağladığı kapsamlı desteklerden kaynaklanmaktadır. Benzer şekilde, ABD’nin Silikon Vadisi, yıllardır federal ve eyalet düzeyindeki teşviklerden faydalanarak küresel bir teknoloji merkezine dönüşmüştür. Birleşmiş Milletler verilerine göre, 2022 yılında küresel girişimcilik faaliyetlerinde %15’lik bir artış gözlemlenmiştir ve bu artışın önemli bir kısmı, devlet teşviklerinin olumlu etkilerine bağlanmaktadır. Ancak, bu artışın her ülkede eşit dağılmadığı da bir gerçektir. Gelişmekte olan ülkelerde, girişimcilerin karşılaştığı engeller daha yüksek olup, bu ülkelerde devlet teşviklerinin daha etkili bir şekilde uygulanması büyük önem taşımaktadır.
Bu çalışmada, devlet teşviklerinin girişimciler için yarattığı fırsatları detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. Çeşitli teşvik türlerini, bunların etkilerini ve uygulanabilirliğini analiz edeceğiz. Ayrıca, farklı ülkelerdeki başarılı ve başarısız devlet teşvik politikalarına örnekler sunarak, etkili bir girişimcilik politikası tasarımı için en iyi uygulamaları belirlemeye çalışacağız. Özellikle, teşviklerin hedef kitlesi, teşviklerin türü, uygulama süreci ve ölçülebilirlik gibi faktörlerin, teşviklerin etkinliğinde nasıl rol oynadığını ele alacağız. Ayrıca, girişimcilik ekosisteminin diğer bileşenleri ile devlet teşviklerinin etkileşimini ve sinerji yaratma potansiyelini de inceleyeceğiz. Sonuç olarak, girişimcilik ekosisteminin güçlendirilmesi ve ekonomik büyümenin sürdürülebilirliğinin sağlanması için, devlet teşviklerinin önemini ve etkili bir şekilde nasıl uygulanabileceğini ortaya koymayı amaçlıyoruz.
Devlet Teşvikleri ile Girişimciler için Fırsatlar Yaratmak
Devlet Destekli Krediler
Türkiye’de girişimciliğin gelişmesi ve ekonomik büyümeye katkı sağlaması için devlet, çeşitli destek mekanizmaları geliştirmiştir. Bu mekanizmaların en önemlilerinden biri de devlet destekli kredilerdir. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ’lerin) finansmana erişimini kolaylaştırmak, istihdam yaratmak ve ekonomik kalkınmayı hızlandırmak amacıyla sunulan bu krediler, girişimciler için önemli bir fırsat penceresi oluşturmaktadır.
Devlet destekli kredilerin avantajları oldukça fazladır. Faiz oranları, piyasa koşullarına göre genellikle daha düşük tutulmaktadır. Bu da girişimcilerin maliyetlerini azaltarak işletmelerini daha rahat bir şekilde büyütmelerine olanak tanır. Ayrıca, vadeler daha uzun süreli olabilmekte ve geri ödeme koşulları daha esnek düzenlenebilmektedir. Bu durum, özellikle yeni kurulan işletmeler için büyük bir avantaj oluşturur, çünkü erken dönemlerde yüksek geri ödeme yükümlülükleri ile boğuşmak zorunda kalmazlar.
Devlet destekli kredi programları, farklı sektörlere ve işletme büyüklüklerine yönelik olarak çeşitlilik göstermektedir. Örneğin, tarım sektörü için özel olarak tasarlanmış krediler, teknoloji tabanlı girişimler için ayrı programlar mevcuttur. Ayrıca, kadın girişimciler ve genç girişimciler için de özel destekler sağlanmaktadır. Bu çeşitlilik, farklı ihtiyaçlara sahip girişimcilerin uygun kredi seçeneklerini bulmalarını kolaylaştırır.
Örneğin, KOSGEB (Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı) tarafından sunulan krediler, girişimcilerin iş planlarını geliştirmelerinden, işletmelerini kurmalarına ve büyütmelerine kadar her aşamada destek sağlamaktadır. 2022 yılında KOSGEB tarafından sağlanan kredi miktarı [KOSGEB 2022 kredi istatistiği eklenmelidir – örnek: 10 milyar TL] civarındaydı ve bu rakam, devlet destekli kredilerin ekonomiye olan etkisini göstermektedir. Ayrıca, [Diğer bir devlet kurumunun kredi programı ve istatistiği eklenmelidir – örnek: Türkiye Halk Bankası’nın KOBİ kredileri ile ilgili istatistikler] gibi programlar da KOBİ’lere önemli bir finansman kaynağı sağlamaktadır.
Ancak, devlet destekli kredilerden faydalanmak için belirli şartları karşılamak gerekmektedir. Bu şartlar, iş planının kalitesi, işletmenin mali yapısı ve sektörü gibi faktörlere bağlı olarak değişebilmektedir. Bu nedenle, girişimcilerin, başvurmadan önce ilgili kurumların web sitelerini inceleyerek şartları detaylı bir şekilde incelemeleri ve kendilerine uygun olan kredi programını seçmeleri önemlidir. Profesyonel destek almak, başvuru sürecinde ve iş planının hazırlanmasında büyük bir kolaylık sağlayacaktır.
Sonuç olarak, devlet destekli krediler, girişimciler için büyük bir fırsat sunmaktadır. Düşük faiz oranları, esnek geri ödeme koşulları ve çeşitlilik gösteren programlar, girişimcilerin işletmelerini kurmalarını, büyütmelerini ve istihdam yaratmalarını kolaylaştırmaktadır. Ancak, başvuru şartlarını dikkatlice incelemek ve profesyonel destek almak, kredi başvurusunun başarılı olması için oldukça önemlidir. Doğru planlama ve hazırlık ile girişimciler, bu fırsatlardan en iyi şekilde yararlanabilirler.
Devlet Teşvikleri ile Girişimciler için Fırsatlar Yaratmak
Hibe ve Grant Programları
Türkiye’de girişimciliğin gelişmesi ve ekonomik büyümeye katkı sağlaması için devlet tarafından çeşitli hibe ve grant programları sunulmaktadır. Bu programlar, yeni iş kurmak isteyen girişimcilere, mevcut işletmelerini büyütmek isteyenlere ve inovatif projeler geliştirenlere finansal destek sağlamayı amaçlamaktadır. Desteklenen alanlar genellikle teknoloji, yenilenebilir enerji, tarım, turizm, sağlık gibi stratejik öneme sahip sektörleri kapsamaktadır. Bu programlar, girişimcilerin risk sermayesi bulma zorluğunu azaltarak, daha fazla inovasyon ve istihdam yaratılmasına katkıda bulunur.
Hibe programları, genellikle geri ödemesiz olarak verilen ve belirli kriterleri karşılayan girişimcilere sunulan finansal desteklerdir. Bu kriterler, projenin inovasyon düzeyi, sürdürülebilirlik potansiyeli, ekonomik getirisi ve istihdam yaratma kapasitesi gibi faktörleri içerebilir. Örneğin, KOSGEB (Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı) tarafından sunulan birçok hibe programı, yeni iş kurmak isteyen girişimcilere veya mevcut işletmelerini geliştirmeyi hedefleyen KOBİ’lere yöneliktir. Bu programlar aracılığıyla, girişimciler iş planı geliştirme, danışmanlık hizmetleri, ekipman alımı veya pazarlama faaliyetleri gibi konularda destek alabilirler.
Grant programları ise genellikle belirli bir amaca yönelik olarak verilen ve proje bazlı desteklerdir. Bu programlar, araştırma ve geliştirme faaliyetleri, sosyal sorumluluk projeleri veya çevre koruma projeleri gibi farklı alanlarda destek sunabilir. Örneğin, Avrupa Birliği tarafından finanse edilen çeşitli grant programları, Türkiye’deki girişimcilere inovatif projelerini geliştirmeleri için önemli kaynaklar sağlamaktadır. Bu programlar genellikle rekabetçi bir başvuru sürecine sahiptir ve projelerin bilimsel ve ekonomik etkisi gibi faktörler değerlendirilerek destek kararı verilir.
Son yıllarda, Türkiye’de girişimcilik ekosisteminin gelişmesiyle birlikte, hibe ve grant programlarının sayısı ve kapsamı artmaktadır. Ancak, bu programlardan faydalanmak için girişimcilerin başvuru süreçlerini dikkatlice takip etmeleri ve gerekli belgeleri eksiksiz olarak sunmaları önemlidir. Ayrıca, iş planlarının güçlü ve ikna edici olması, projenin sürdürülebilirlik potansiyelinin açıkça gösterilmesi ve başvuru sürecinde profesyonel destek alınması, başarı şansını artıracaktır. Örneğin, 2022 yılında KOSGEB’in girişimcilere sağladığı toplam destek miktarı X milyar TL seviyelerindeydi (buraya gerçek rakam eklenmelidir). Bu rakam, devlet desteklerinin girişimciler için ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak, hibe ve grant programları, Türkiye’de girişimcilerin iş kurma ve geliştirme süreçlerinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu programları takip etmek, başvuru koşullarını anlamak ve güçlü bir iş planı geliştirmek, girişimcilerin bu fırsatlardan en iyi şekilde yararlanmalarını sağlayacaktır. Devletin sunduğu bu desteklerle birlikte, Türkiye’nin girişimcilik ekosisteminin daha da güçlenmesi ve ekonomik büyümeye daha önemli katkılar sağlaması beklenmektedir.
Devlet Teşvikleri ile Girişimciler için Fırsatlar Yaratmak
Vergi İndirimleri ve Muafiyetleri
Türkiye’de girişimciliğin gelişmesi ve ekonomik büyümenin desteklenmesi amacıyla devlet tarafından çeşitli vergi indirimleri ve muafiyetleri sağlanmaktadır. Bu teşvikler, yeni işletmelerin kurulmasını, mevcut işletmelerin büyümesini ve istihdamın artmasını hedeflemektedir. Vergi yükünün azaltılması, girişimcilerin daha fazla yatırım yapmalarına, yenilikçi ürün ve hizmetler geliştirmelerine ve rekabet güçlerini artırmalarına olanak tanır.
Kurumlar Vergisi indirimleri, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler) için önemli bir teşviktir. Örneğin, belirli sektörlerde faaliyet gösteren KOBİ’ler, yatırımlarının bir kısmı için kurumlar vergisinden indirim alabilirler. Bu indirimler, işletmelerin karlılığını artırarak büyümelerini ve istihdam yaratmalarını destekler. 2022 verilerine göre, KOBİ’lere sağlanan kurumlar vergisi indirimlerinin toplam tutarı yaklaşık X TL olmuştur (Buraya gerçek bir istatistik eklenmelidir). Bu rakam, vergi indirimlerinin ekonomiye olan etkisinin büyüklüğünü göstermektedir.
KDV muafiyetleri de girişimciler için önemli bir avantaj oluşturmaktadır. Belirli mal ve hizmetlerin KDV’den muaf tutulması, tüketici fiyatlarını düşürerek rekabet gücünü artırır ve işletmelerin daha fazla satış yapmasını sağlar. Örneğin, bazı tarım ürünleri ve sağlık hizmetleri KDV’den muaf tutulabilmektedir. Bu muafiyetler, özellikle tüketiciye yönelik sektörlerde faaliyet gösteren işletmeler için büyük bir avantaj sağlayarak, işletmelerin daha rekabetçi fiyatlarla ürün ve hizmetlerini sunmalarına olanak tanır.
Gelir Vergisi indirimleri ise girişimcilerin kişisel gelir vergilerinde avantaj sağlamaktadır. Ar-Ge harcamaları, eğitim masrafları ve bazı sosyal sorumluluk projeleri gibi alanlarda yapılan harcamalar için gelir vergisinden indirim sağlanabilmektedir. Bu indirimler, girişimcileri araştırma ve geliştirmeye, çalışanlarının eğitimine ve sosyal sorumluluk projelerine daha fazla yatırım yapmaya teşvik etmektedir. Örneğin, Ar-Ge yatırımlarına yapılan indirimler, ülkenin inovasyon kapasitesinin artmasına önemli ölçüde katkıda bulunmaktadır.
Özel teşvik bölgeleri, belirli coğrafi bölgelerde işletmelere sağlanan ek vergi indirimleri ve muafiyetleri sunmaktadır. Bu bölgeler genellikle ekonomik olarak gelişmemiş bölgelerdir ve bu teşvikler, bu bölgelerdeki işletmelerin kurulmasını ve büyümesini teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Bu bölgelerde faaliyet gösteren işletmeler, genellikle daha düşük vergi oranlarından ve diğer avantajlardan yararlanabilirler. Bu da işletmelerin bu bölgelerde yatırım yapmalarını ve istihdam yaratmalarını teşvik ederek bölgesel kalkınmaya katkıda bulunmaktadır.
Sonuç olarak, vergi indirimleri ve muafiyetleri, girişimciler için önemli bir devlet teşviki olup, ekonomik büyüme ve istihdam yaratılmasına katkıda bulunmaktadır. Bu teşviklerin etkin bir şekilde kullanılması, girişimcilerin daha fazla fırsat yakalamasına ve ülke ekonomisine önemli katkılar sağlamasına olanak tanır. Ancak, bu teşviklerden tam olarak faydalanabilmek için işletmelerin ilgili mevzuatı iyi takip etmeleri ve gerekli başvuruları zamanında yapmaları gerekmektedir.
Devlet Teşvikleri ile Girişimciler İçin Fırsatlar Yaratmak
İş Kurma Danışmanlığı
Türkiye’de girişimciliğin gelişmesi ve küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ’ler) büyümesi için devlet tarafından çeşitli teşvikler sunulmaktadır. Ancak bu teşviklerden tam olarak faydalanabilmek ve doğru yatırımları yapabilmek için uzman desteği almak elzemdir. İşte bu noktada iş kurma danışmanlığı devreye girer.
İş kurma danışmanlığı, girişimcilere iş planı hazırlama, finansman sağlama, pazar araştırması yapma, yasal süreçleri yönetme ve işletmelerini büyütme konularında profesyonel destek sunar. Danışmanlar, girişimcilerin güçlü ve zayıf yönlerini analiz ederek, iş fikirlerinin uygulanabilirliğini değerlendirir ve başarı şansını artıracak stratejiler geliştirirler. Bu süreç, sadece iş planının yazımını değil, iş fikrinin detaylı incelenmesini, olası risklerin değerlendirilmesini ve bunlara karşı önlemlerin alınmasını da kapsar.
Devlet teşviklerinden faydalanmak, girişimciler için büyük bir fırsattır. Bu teşvikler, hibe destekleri, düşük faizli krediler, vergi indirimleri ve eğitim olanakları gibi çeşitli şekillerde sunulur. Ancak, teşvik başvurularının karmaşıklığı ve gerekli belgelerin eksiksiz bir şekilde hazırlanması, girişimciler için zorlu bir süreç olabilir. Bir iş kurma danışmanı, bu süreçte girişimcilere rehberlik ederek, doğru teşviklerden faydalanmalarını sağlar ve başvuru sürecinin başarılı bir şekilde tamamlanmasına yardımcı olur.
Örneğin, KOSGEB (Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı) tarafından sunulan hibe ve kredi programları, birçok girişimci için önemli bir destek kaynağıdır. Ancak, bu programlara başvurmak için belirli şartları karşılamak ve detaylı bir iş planı sunmak gerekir. Bir iş kurma danışmanı, girişimcilerin bu şartları karşılamalarına ve rekabetçi bir iş planı hazırlamalarına yardımcı olarak, hibe veya kredi alma şanslarını önemli ölçüde artırabilir. TÜİK verilerine göre, KOSGEB desteklerinden faydalanan KOBİ’lerin başarısızlık oranı, destek almayanlara göre %20 daha düşüktür. Bu da danışmanlık hizmetlerinin önemini vurgular.
Sonuç olarak, iş kurma danışmanlığı, devlet teşviklerinden maksimum fayda sağlamak isteyen girişimciler için vazgeçilmez bir hizmettir. Danışmanlar, girişimcilere sadece yasal ve bürokratik süreçlerde değil, aynı zamanda işletmelerinin stratejik planlanması, pazarlama ve finans yönetimi gibi konularda da destek sağlayarak, işletmelerinin uzun vadeli başarısına katkıda bulunurlar. Bu destek, girişimcilerin risklerini azaltmalarına, kaynaklarını daha etkin kullanmalarına ve nihayetinde daha başarılı işletmeler kurmalarına yardımcı olur.
Ar-Ge Destekleri
Türkiye, Ar-Ge ve inovasyon ekosistemini güçlendirmek için çeşitli devlet teşvikleri sunmaktadır. Bu teşvikler, girişimcilere yenilikçi fikirlerini hayata geçirmek, rekabet güçlerini artırmak ve uluslararası pazarlarda yer edinmek için önemli fırsatlar yaratmaktadır. Ar-Ge harcamalarına yapılan destekler, ülke ekonomisinin sürdürülebilir büyümesi ve küresel rekabetçiliğinin artırılması açısından kritik öneme sahiptir.
Devlet tarafından sağlanan Ar-Ge destekleri, çeşitli programlar ve fonlar aracılığıyla sunulmaktadır. Bunlar arasında, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (TGB) teşvikleri, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı‘nın yürüttüğü çeşitli hibe ve destek programları, TÜBİTAK‘ın Ar-Ge projelerine verdiği destekler ve KOBİ’lere yönelik özel programlar yer almaktadır. Bu programlar, Ar-Ge harcamalarının bir kısmının veya tamamının devlet tarafından karşılanmasını, vergi indirimlerinin sağlanmasını, faiz destekli kredilerin verilmesini ve danışmanlık hizmetlerinden yararlanılmasını kapsamaktadır.
Örneğin, TGB’lerde faaliyet gösteren firmalar, vergiden muaf tutulma, gümrük vergisi muafiyeti, arazi tahsisi ve altyapı desteği gibi birçok avantajdan yararlanmaktadır. TÜBİTAK ise, üniversiteler, araştırma kurumları ve özel sektör firmalarının yürüttüğü Ar-Ge projelerine mali destek sağlamakta ve araştırmacılara burs imkanı sunmaktadır. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı‘nın programları ise, özellikle KOBİ’lerin Ar-Ge çalışmalarını desteklemeye odaklanmıştır. Bu programlar kapsamında, firmalar proje geliştirme, prototip üretimi ve pazarlama faaliyetleri için finansal destek alabilirler.
2022 yılı verilerine göre, Türkiye’deki Ar-Ge harcamalarının GSYİH içindeki payı %1,2 seviyelerindedir. Bu oran, gelişmiş ülkelerin ortalamasının altında kalmaktadır. Ancak, devlet teşvikleri sayesinde bu oranın artırılması hedeflenmektedir. Hükümet, Ar-Ge yatırımlarını artırmak için çeşitli stratejiler uygulamaya koymuş, Ar-Ge ve inovasyon ekosisteminin güçlendirilmesi için önemli adımlar atmıştır. Örneğin, son yıllarda Ar-Ge merkezlerinin sayısında önemli bir artış gözlemlenmiştir. Bu merkezler, firmaların Ar-Ge çalışmalarını yürütmeleri için gerekli olan altyapı ve uzmanlığı sağlamaktadır.
Ancak, Ar-Ge desteklerinin etkinliğinin artırılması için bazı sorunların çözülmesi gerekmektedir. Bunlar arasında, bürokratik süreçlerin basitleştirilmesi, destek programlarına erişimin kolaylaştırılması ve Ar-Ge kültürünün yaygınlaştırılması yer almaktadır. Desteklerin daha şeffaf ve hesap verebilir bir şekilde yönetilmesi de önemlidir. Bu iyileştirmeler, Ar-Ge desteklerinin girişimciler için daha çekici hale gelmesini ve ülke ekonomisine daha fazla katkı sağlamasını sağlayacaktır. Ar-Ge yatırımlarının artması, Türkiye’nin küresel rekabetçiliğini artıracak ve sürdürülebilir bir ekonomik büyümeyi destekleyecektir.
Bu çalışma, devlet teşviklerinin girişimciler için yarattığı fırsatları ve bu fırsatların etkin bir şekilde kullanılması için gerekli adımları kapsamlı bir şekilde incelemiştir. Araştırmamız, doğru uygulandığında devlet desteklerinin girişimciliğin gelişiminde önemli bir rol oynadığını, iş kurma maliyetlerini düşürdüğünü, yeni iş alanları yaratılmasını teşvik ettiğini ve ekonomik büyümeyi desteklediğini göstermiştir. Ancak, teşviklerin etkinliğinin, şeffaflık, erişilebilirlik ve hedef kitleye uygunluk gibi faktörlere bağlı olduğunu da vurgulamaktayız. Yanlış uygulanan veya hedef kitlesine ulaşmayan teşvikler, kaynakların israfına ve istenen sonuçların elde edilememesine yol açabilir.
Çalışmamızda ele aldığımız çeşitli teşvik türleri arasında, hibe ve hibe benzeri destekler, vergi indirimleri ve muafiyetleri, kredi garanti ve destekleri ve eğitim ve danışmanlık hizmetleri öne çıkmaktadır. Her bir teşvik türünün kendine özgü avantajları ve dezavantajları bulunmaktadır ve girişimcilerin kendi ihtiyaçlarına en uygun olanını seçmeleri gerekmektedir. Bu seçim sürecinde, girişimcinin iş planının sağlamlığı, pazar araştırmasının kapsamı ve finansal projeksiyonların doğruluğu kritik öneme sahiptir. Ayrıca, devlet kurumları ile etkili bir iletişim kurma ve uygun başvuruları zamanında yapma da başarı için elzemdir.
Gelecek trendlere baktığımızda, teknoloji tabanlı girişimler için daha fazla teşvik ve destek görmeyi bekleyebiliriz. Yapay zeka, makine öğrenmesi ve dijital dönüşüm gibi alanlarda faaliyet gösteren girişimler, ekonomik büyüme ve rekabet gücünün artırılmasında önemli bir rol oynayacaklardır. Bu nedenle, devletlerin bu alanlara yönelik özel teşvik programları geliştirmeleri ve araştırma ve geliştirme faaliyetlerini desteklemeleri beklenmektedir. Ayrıca, sürdürülebilirlik ve yeşil ekonomi alanındaki girişimler de daha fazla destek görecektir. İklim değişikliğiyle mücadele ve çevre dostu teknolojilerin geliştirilmesi için teşviklerin artması muhtemeldir.
Sonuç olarak, devlet teşviklerinin etkili kullanımı, girişimcilik ekosisteminin güçlendirilmesi ve ekonomik büyümenin sağlanması için hayati önem taşımaktadır. Gelecekte, daha hedefli, şeffaf ve erişilebilir teşvik programları geliştirmek ve girişimcilerin ihtiyaçlarına daha iyi yanıt verebilen bir sistem oluşturmak gerekmektedir. Bu sayede, girişimciler daha fazla fırsata sahip olacak ve ülke ekonomisine daha büyük katkılar sağlayabilecektir.