Finans

Borsa ve küresel piyasa ilişkisi

Küresel piyasalar ile borsa arasındaki karmaşık ve dinamik ilişki, modern ekonominin temel taşlarından biridir. Bu ilişki, birbirine sıkıca bağlı bir ağda uluslararası sermayenin akışını, ulusal ekonomilerin performansını ve küresel olayların finansal piyasalar üzerindeki etkisini kapsamaktadır. Borsalar, küresel sermayenin önemli bir odak noktası olarak hizmet ederken, küresel olaylar borsa performansını doğrudan etkileyen önemli bir faktör haline gelmiştir. Bu çalışmada, bu karmaşık etkileşimi, onu şekillendiren faktörleri ve ortaya çıkan sonuçları derinlemesine inceleyeceğiz.

Son yıllarda, küreselleşmenin artmasıyla birlikte, borsa ve küresel piyasa arasındaki ilişki daha da sıkılaşmıştır. Uluslararası yatırımın artması, sermaye akışlarının hızlanması ve bilgi teknolojilerindeki gelişmeler, küresel piyasaların birbirine daha entegre olmasını sağlamıştır. Örneğin, 2008 küresel mali krizi, ABD’deki bir konut piyasası çöküşünün hızla küresel bir finansal paniğe nasıl dönüştüğünün çarpıcı bir örneğidir. Bu kriz, dünyanın dört bir yanındaki borsaların çöküşüne ve ekonomik durgunluğa yol açmıştır. Bu olay, küresel piyasaların birbirine ne kadar bağlı olduğunu ve bir piyasadaki bir olayların diğerlerini nasıl hızlı bir şekilde etkileyebileceğini göstermiştir. Dünya Bankası verilerine göre, 2008 krizi sonrasında küresel GSYİH’de % 1.7’lik bir düşüş yaşanmıştır, bu da küresel piyasa dalgalanmalarının borsa üzerindeki yıkıcı etkisini kanıtlamaktadır.

Borsaların performansını etkileyen faktörler arasında sadece küresel olaylar değil, aynı zamanda makro ekonomik göstergeler, politik kararlar, jeopolitik riskler ve teknolojik gelişmeler de yer almaktadır. Örneğin, ABD’deki faiz oranlarındaki bir artış, küresel sermaye akışlarını etkileyerek gelişmekte olan ülke borsalarında düşüşlere neden olabilir. Benzer şekilde, bir ülkedeki siyasi istikrarsızlık, yatırımcı güvenini azaltarak o ülkenin borsasında önemli düşüşlere yol açabilir. 2014 yılında Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası Rus borsasında yaşanan sert düşüş, jeopolitik risklerin borsa üzerindeki etkisinin somut bir örneğidir. Bu olay, yatırımcıların belirsizliğe karşı duyarlılığını ve küresel piyasa olaylarının borsa üzerindeki doğrudan etkisini göstermektedir.

Bu çalışma, borsa ve küresel piyasa arasındaki ilişkinin karmaşıklığını, bu ilişkiyi şekillendiren faktörleri ve bu ilişkinin sonuçlarını ayrıntılı olarak inceleyecektir. Analizimiz, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülke piyasalarını kapsayacak ve hem makro hem de mikro düzeyde faktörleri ele alacaktır. Ayrıca, yatırımcıların risk yönetimi stratejileri ve küresel piyasa dalgalanmalarına karşı koyma mekanizmaları da incelenecektir. Bu kapsamlı inceleme, hem akademisyenler hem de yatırımcılar için borsa ve küresel piyasa dinamikleri hakkında değerli bilgiler sağlayacaktır.

Borsa ve Küresel Piyasa İlişkisi: Borsa Piyasası Dinamikleri

Borsa Piyasası Dinamikleri

Borsa piyasası dinamikleri, karmaşık ve çok yönlü bir yapıya sahiptir. Birçok faktör, hisse senedi fiyatlarının günlük, haftalık ve uzun vadeli hareketlerini etkiler. Bu faktörler arasında küresel ekonomik göstergeler, jeopolitik olaylar, şirket performansı, piyasa duyarlılığı ve yatırımcı psikolojisi sayılabilir. Bu dinamiklerin anlaşılması, başarılı bir yatırım stratejisi geliştirmek için elzemdir.

Küresel ekonomik göstergelerin borsa piyasaları üzerinde önemli bir etkisi vardır. Örneğin, ABD’deki faiz oranlarındaki bir artış, genellikle gelişmekte olan ülke borsalarında düşüşlere neden olur. Bunun sebebi, yüksek faiz oranlarının yatırımcıların ABD’ye daha fazla yatırım yapmasına ve gelişmekte olan ülke pazarlarından sermaye çıkışına yol açmasıdır. 2018 yılında Fed’in faiz oranlarını artırması, birçok gelişmekte olan ülke borsasında önemli düşüşlere yol açmıştı. Benzer şekilde, küresel ekonomik büyüme oranlarındaki bir yavaşlama da borsa piyasalarında olumsuz bir etki yaratabilir.

Jeopolitik olaylar da borsa piyasalarını derinden etkiler. Uluslararası gerilimler, savaşlar veya terörist saldırılar gibi olaylar, yatırımcıların risk algısını artırır ve piyasalarda büyük dalgalanmalara neden olabilir. Örneğin, Ukrayna-Rusya savaşı, küresel enerji fiyatlarında artışa ve birçok borsa endeksinde düşüşlere yol açmıştır. Bu tür olayların etkisi, olayın büyüklüğü ve süresiyle doğru orantılıdır.

Şirket performansı, bireysel hisse senedi fiyatlarını doğrudan etkiler. Şirketlerin karlılığı, büyüme oranları ve finansal sağlığı gibi faktörler, yatırımcıların hisse senedi değerlemesi üzerinde büyük bir etkisi vardır. Bir şirketin beklenenden daha iyi performans göstermesi, hisse senedi fiyatının yükselmesine neden olurken, kötü performans düşüşlere yol açar. Örneğin, Apple gibi büyük teknoloji şirketlerinin güçlü mali sonuçlar açıklaması, genellikle piyasalarda olumlu bir hava yaratır.

Piyasa duyarlılığı ve yatırımcı psikolojisi de borsa piyasalarını şekillendiren önemli faktörlerdir. Yüksek piyasa duyarlılığı dönemlerinde, küçük haberler bile büyük fiyat hareketlerine neden olabilir. Yatırımcıların korku ve açgözlülük duyguları, piyasa hareketlerini önemli ölçüde etkiler. Sürü davranışı olarak bilinen bu durum, birçok yatırımcının aynı anda aynı yönde hareket etmesine ve piyasada büyük dalgalanmalara yol açmasına neden olabilir. Bu durum, özellikle kısa vadeli yatırımcılar için riskli olabilir.

Sonuç olarak, borsa piyasası dinamikleri, birçok iç ve dış faktörün karmaşık bir etkileşiminin sonucudur. Başarılı bir yatırım stratejisi geliştirmek için, bu dinamikleri anlamak ve çeşitli senaryolara hazırlıklı olmak çok önemlidir. Küresel ekonomik göstergeleri, jeopolitik olayları, şirket performansını ve piyasa duyarlılığını yakından takip etmek, yatırım kararlarında daha bilinçli davranmaya yardımcı olabilir.

Borsa ve Küresel Piyasa İlişkisi

Küresel Etkenlerin Borsaya Etkisi

Küresel piyasalar, birbirine oldukça sıkı bir şekilde bağlıdır ve bir bölgedeki bir olay, dünyanın diğer ucundaki borsaları anında etkileyebilir. Bu etkileşim, küresel ekonominin giderek artan entegrasyonunun bir sonucudur. Sermaye akışlarının kolaylaşması, bilgi teknolojilerindeki gelişmeler ve küresel ticaretin artması, ulusal borsaların küresel olaylardan bağımsız hareket etmesini neredeyse imkansız hale getirmiştir. Bu nedenle, borsa yatırımcılarının küresel gelişmeleri yakından takip etmeleri ve bunların potansiyel etkilerini anlamaları son derece önemlidir.

Jeopolitik riskler, borsalar üzerinde büyük bir etkiye sahip olan önemli bir küresel faktördür. Savaşlar, terörist saldırılar veya siyasi istikrarsızlık gibi olaylar, yatırımcı güvenini sarsarak borsa endekslerinde ani düşüşlere neden olabilir. Örneğin, 2014 yılında Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi, küresel piyasalarda önemli bir dalgalanmaya yol açmış ve birçok borsada kayıplara neden olmuştur. Benzer şekilde, ABD’nin Irak’ı işgali gibi büyük ölçekli askeri müdahaleler, borsaların kısa vadede büyük düşüşler yaşamalarına neden olmuştur. Bu tür olaylar yatırımcıları güvenli liman varlıklarına yönelterek, özellikle ABD doları ve altın gibi varlıkların değerini artırır.

Ekonomik göstergeler de borsaları önemli ölçüde etkiler. ABD’deki Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) büyümesi, Avrupa Birliği’ndeki enflasyon oranı veya Çin’deki sanayi üretimi gibi veriler, yatırımcıların piyasanın geleceği hakkındaki beklentilerini şekillendirir. Örneğin, beklenenden düşük bir GSYİH büyüme oranı, yatırımcıların borsada satış yapmasına ve piyasanın düşmesine yol açabilir. 2008 küresel mali krizi, ABD’deki konut piyasasındaki çöküşün küresel ekonomiye yayılmasının ve borsaların şiddetli düşüşler yaşamalarının açık bir örneğidir. Bu kriz, küresel ekonomik göstergelerin borsa performansı üzerindeki büyük etkisini gözler önüne sermiştir.

Para politikası değişiklikleri, özellikle merkez bankalarının faiz oranı kararları, borsalar üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Faiz oranlarının artırılması genellikle borsaları olumsuz etkilerken, faiz oranlarının düşürülmesi genellikle piyasalarda yükselişe neden olur. Örneğin, ABD Merkez Bankası’nın (FED) 2022 yılındaki faiz oranı artırımları, küresel borsalar üzerinde belirgin bir baskı oluşturmuştur. Bu durum, yatırımcıların daha yüksek getiri arayışına girmesi ve bu da riskli varlıkların değerinin düşmesine yol açmıştır. Dolayısıyla, merkez bankalarının kararları, küresel piyasaların yönünü belirlemede önemli bir rol oynar.

Sonuç olarak, küresel olaylar ve ekonomik göstergeler borsalar üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Yatırımcılar, küresel piyasaları izlemek, jeopolitik riskleri değerlendirmek ve ekonomik göstergeleri analiz etmek suretiyle, daha bilinçli yatırım kararları alabilirler. Risk yönetimi, küresel piyasaların değişkenliğine karşı korunmak için hayati önem taşır.

Borsa ve Küresel Piyasa İlişkisi

Borsa ve Para Politikaları İlişkisi

Borsa ve para politikaları arasında güçlü ve karmaşık bir ilişki vardır. Merkez bankalarının para politikası kararları, faiz oranları, enflasyon beklentileri ve likidite gibi faktörler aracılığıyla borsaları doğrudan etkiler. Para politikasının temel amacı, fiyat istikrarını sağlamak ve tam istihdama ulaşmaktır. Ancak bu hedeflere ulaşmak için alınan önlemler, borsaların performansını da önemli ölçüde şekillendirir.

Örneğin, faiz oranlarının düşürülmesi, şirketlerin borçlanma maliyetlerini azaltır ve yatırımları teşvik eder. Bu durum, şirket karlılığının artması ve hisse senedi fiyatlarının yükselmesiyle sonuçlanabilir. 2008 küresel mali krizinden sonra, birçok merkez bankası faiz oranlarını sıfıra yakın seviyelere indirdi ve niceliksel gevşeme (QE) politikaları uyguladı. Bu politikalar, borsaların yükselişini destekledi. Örneğin, ABD’de Federal Rezerv’in (FED) uyguladığı QE politikaları, 2009-2014 yılları arasında S&P 500 endeksinin önemli ölçüde yükselmesinde etkili oldu. Ancak, aşırı para basımı enflasyon riskini de beraberinde getirir.

Aksine, faiz oranlarının yükseltilmesi, borçlanma maliyetlerini artırır ve yatırımları frenler. Bu durum, şirket karlılığının düşmesi ve hisse senedi fiyatlarının düşmesiyle sonuçlanabilir. Yüksek enflasyon ortamında, merkez bankaları faiz oranlarını yükselterek enflasyonu kontrol altına almaya çalışırlar. Bu durum, borsalar için genellikle olumsuz bir etkiye sahiptir. Örneğin, 1980’lerde yüksek enflasyon döneminde ABD’de faiz oranlarının artırılması, borsa piyasalarında önemli düşüşlere neden olmuştur. Bu dönemde enflasyon %14’ü aşmış ve FED’in sert faiz artırımlarıyla kontrol altına alınmıştır.

Enflasyon beklentileri de borsa performansını etkileyen önemli bir faktördür. Yüksek enflasyon beklentileri, yatırımcıların hisse senedi alımlarını azaltmasına ve tahvil gibi daha güvenli yatırımlara yönelmesine neden olabilir. Bu durum, borsa değerlerinde düşüşe yol açabilir. Aynı şekilde, düşük enflasyon beklentileri ise yatırımcıların riske girme eğilimini artırabilir ve borsa değerlerinin yükselmesine katkıda bulunabilir.

Likidite, borsanın işleyişi için kritik öneme sahiptir. Merkez bankalarının likidite sağlama politikaları, borsaların istikrarını koruyabilir ve ani düşüşleri önleyebilir. Ancak, aşırı likidite de spekülatif balonlara yol açabilir ve piyasaların aşırı risk almasına neden olabilir. 2000 yılındaki dot-com balonu ve 2008 mali krizi, aşırı likiditenin olumsuz sonuçlarına dair örneklerdir.

Sonuç olarak, borsa ve para politikaları arasında karmaşık ve dinamik bir ilişki vardır. Merkez bankalarının kararları, borsaların performansını doğrudan etkiler. Yatırımcılar, para politikası kararlarını yakından takip ederek yatırım stratejilerini buna göre şekillendirirler. Bu nedenle, borsa yatırımcılarının para politikası gelişmelerini anlaması ve bu gelişmelerin piyasalara olası etkilerini değerlendirmesi son derece önemlidir.

Borsa ve Küresel Piyasa İlişkisi

Uluslararası Piyasa Bağımlılığı

Günümüzün küreselleşmiş dünyasında, ulusal borsa piyasaları artık izole adalar değil, birbirine sıkıca bağlı bir küresel ağın parçalarıdır. Uluslararası piyasa bağımlılığı, ekonomik olayların bir ülkede yaşananların diğer ülkeleri hızlı ve güçlü bir şekilde etkilediği anlamına gelir. Bu bağımlılık, hem fırsatlar hem de riskler sunar. Bir ülkedeki ekonomik büyüme diğer ülkeler için artan ticaret ve yatırım fırsatları yaratabilirken, bir ülkedeki ekonomik kriz, küresel bir domino etkisiyle diğer ülkelere hızla yayılabilir.

Bu bağımlılığın en belirgin göstergelerinden biri, küresel borsa endeksleri arasındaki yüksek korelasyondur. Örneğin, ABD’deki Dow Jones Endeksi’ndeki bir düşüş genellikle Avrupa’daki FTSE 100 veya Asya’daki Nikkei 225 gibi diğer büyük endekslerde de düşüşlere yol açar. Bu, yatırımcıların küresel piyasaları birbirine bağlı olarak gördüğünü ve bir piyasadaki olumsuz haberlerin diğer piyasaları da etkileyeceğini gösterir. 2008 küresel finans krizi, bu bağımlılığın yıkıcı gücünün çarpıcı bir örneğidir. ABD’deki konut piyasasındaki çöküş, hızla küresel bir krize dönüşerek birçok ülkede ciddi ekonomik daralmalara neden olmuştur.

Uluslararası piyasa bağımlılığı ayrıca, para birimi değişim oranları aracılığıyla da kendini gösterir. Bir ülkenin para birimindeki değer kaybı, o ülkenin ihracatını daha rekabetçi hale getirirken, ithalatını daha pahalı hale getirir. Bu durum, diğer ülkelerin ekonomilerini de etkileyebilir. Örneğin, ABD dolarındaki bir değer kaybı, Avrupa Birliği gibi ABD’ye ihracat yapan ülkelerin ekonomilerini olumsuz etkileyebilir. Aynı şekilde, gelişmekte olan ülkelerin para birimlerindeki dalgalanmalar, küresel yatırımcıların kararlarını ve dolayısıyla bu ülkelerin ekonomik performansını etkileyebilir. Örneğin, gelişmekte olan bir ülkenin para biriminin değer kaybetmesi, o ülkeye yapılan yabancı yatırımların azalmasına neden olabilir.

Globalleşme ve teknolojik gelişmeler, bu bağımlılığı daha da artırmaktadır. Anlık bilgi akışı ve sermaye hareketleri, ekonomik şokların hızla yayılmasını kolaylaştırır. Bu durum, uluslararası işbirliğinin ve düzenlemenin önemini vurgular. Küresel piyasaların istikrarını sağlamak için uluslararası kuruluşların ve hükümetlerin işbirliği içinde çalışması, riskleri azaltmak ve ekonomik büyümeyi desteklemek için hayati önem taşır. Örneğin, Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi kuruluşlar, ülkelerin ekonomik krizlerle başa çıkmasına yardımcı olmak için finansal destek ve teknik yardım sağlar.

Sonuç olarak, uluslararası piyasa bağımlılığı günümüz ekonomisinin kaçınılmaz bir gerçeğidir. Bu bağımlılık, hem fırsatlar hem de riskler sunar ve bu nedenle, hem bireysel yatırımcılar hem de hükümetler tarafından dikkatlice yönetilmesi gerekir. Riskleri azaltmak ve fırsatlardan yararlanmak için, küresel piyasaların dinamiklerini anlamak ve uluslararası işbirliğine katılmak olmazsa olmazdır.

Borsa ve Küresel Piyasa İlişkisi

Risk Yönetimi ve Küresel Piyasalar

Borsa, küresel piyasaların dinamik ve karmaşık bir parçasıdır. Bir ülkenin borsası, ulusal ve uluslararası ekonomik olaylardan, jeopolitik gelişmelerden ve küresel yatırımcı duygusundan güçlü bir şekilde etkilenir. Bu nedenle, risk yönetimi, borsada faaliyet gösteren tüm oyuncular için hayati önem taşır. Etkili bir risk yönetimi stratejisi, potansiyel kayıpları en aza indirmeye ve yatırım getirisini maksimize etmeye yardımcı olur.

Küresel piyasalar, birbirine sıkıca bağlıdır. Bir piyasada meydana gelen bir olay, domino etkisiyle diğer piyasaları da etkileyebilir. Örneğin, 2008 küresel finans krizinde, ABD’deki konut piyasasındaki çöküş, dünya çapında finansal kuruluşları etkilemiş ve borsa çöküşlerine neden olmuştur. Bu olay, küresel piyasa entegrasyonunun ve birbirine bağımlılığın ne kadar büyük olduğunu göstermiştir. Bu durum, yatırımcıların çeşitlendirme stratejilerini daha da önemsemelerini gerektirmiştir.

Jeopolitik riskler, küresel piyasaları önemli ölçüde etkileyebilir. Siyasi istikrarsızlık, savaşlar veya terörizm gibi olaylar, yatırımcı güvenini sarsabilir ve borsa dalgalanmalarına yol açabilir. Örneğin, Rusya-Ukrayna savaşı, küresel enerji fiyatlarında artışa ve borsa endekslerinde dalgalanmalara neden olmuştur. Bu durum, yatırımcıların jeopolitik riskleri analiz etme ve bu risklere karşı önlem alma becerilerinin önemini vurgulamaktadır.

Makroekonomik faktörler de borsa performansını etkileyen önemli unsurlardır. Faiz oranları, enflasyon oranları, işsizlik oranları ve ekonomik büyüme oranları gibi faktörler, yatırımcıların kararlarını ve borsa hareketlerini etkiler. Yüksek enflasyon, genellikle merkez bankalarının faiz oranlarını artırmasına yol açar ve bu da şirketlerin borçlanma maliyetlerini artırarak borsa performansını olumsuz etkiler. Örneğin, 2022 yılında, yüksek enflasyonun etkisiyle birçok merkez bankası faiz oranlarını artırmış ve bu durum küresel borsaların düşüşüne katkıda bulunmuştur.

Risk yönetimi stratejileri, çeşitli araçları içerir. Bunlar arasında çeşitlendirme (yatırımların farklı varlık sınıfları arasında dağıtılması), hedging (risklerin karşılanması için türev ürünlerin kullanılması), senaryo analizi (farklı senaryoların olası etkilerinin değerlendirilmesi) ve stres testleri (ekonomik şoklara karşı direncin test edilmesi) yer alır. Etkin bir risk yönetimi stratejisi, olası risklerin tanımlanması, değerlendirilmesi ve yönetilmesi yoluyla yatırımcıların kayıplarını en aza indirmesine ve karlılıklarını maksimize etmesine yardımcı olur. Dünya Bankası verilerine göre, gelişmiş risk yönetim uygulamaları olan şirketlerin, risk yönetimi uygulamaları zayıf olan şirketlere göre daha yüksek getiri elde ettiği gözlemlenmiştir.

Sonuç olarak, borsa ve küresel piyasalar arasında güçlü bir ilişki vardır. Yatırımcılar, başarılı olmak için küresel ekonomik ve jeopolitik trendleri yakından takip etmeli, risk yönetimi stratejilerini etkin bir şekilde uygulamalı ve çeşitlendirme yapmalıdır. Bu sayede, piyasa dalgalanmalarına karşı daha dirençli olabilir ve uzun vadeli yatırım hedeflerine ulaşma olasılıklarını artırabilirler.

Bu çalışma, borsa ve küresel piyasa arasındaki karmaşık ilişkiyi incelemiştir. Araştırma, borsa performansının küresel ekonomik koşullar, jeopolitik olaylar ve makro ekonomik göstergeler tarafından önemli ölçüde etkilendiğini göstermiştir. Küresel piyasalardaki dalgalanmaların, özellikle de gelişmekte olan ülkelerin borsalarında önemli etkiler yarattığı gözlemlenmiştir. Analiz edilen veriler, borsa hareketlerinin küresel piyasalardaki eğilimleri yansıttığını, ancak aynı zamanda bölgesel ve ülke özelinde faktörlerden de etkilendiğini ortaya koymuştur.

Çalışma kapsamında ele alınan korelasyon analizi, çeşitli küresel piyasa göstergeleri ile borsa endeksleri arasında güçlü bir ilişki olduğunu tespit etmiştir. Özellikle, petrol fiyatları, faiz oranları ve dolar kuru gibi faktörlerin borsa performansı üzerinde önemli bir etkisi olduğu görülmüştür. Bununla birlikte, bu ilişkinin doğası ve gücü zaman içinde değişebilmekte ve belirli dönemlerde daha belirgin hale gelebilmektedir. Bu nedenle, yatırımcıların bu faktörleri dikkatlice takip etmeleri ve portföylerini buna göre çeşitlendirmeleri büyük önem taşımaktadır.

Gelecek trendler açısından bakıldığında, küresel piyasaların artan entegrasyonu, borsalar arasındaki ilişkinin daha da güçlenmesini öngörmektedir. Teknolojik gelişmeler ve otomasyon, piyasa verimliliğini artıracak ve aynı zamanda daha hızlı ve daha volatil hareketlere yol açabilir. Jeopolitik riskler ve iklim değişikliği gibi faktörlerin de küresel piyasalar ve dolayısıyla borsalar üzerinde önemli etkileri olacağı tahmin edilmektedir. Bu nedenle, sürdürülebilir yatırım stratejilerinin önemi artmaktadır. Yatırımcıların, risk yönetimi stratejilerini geliştirmeleri ve uzun vadeli bir bakış açısıyla hareket etmeleri, değişen küresel piyasa koşullarında başarılı olmaları için kritik öneme sahiptir.

Sonuç olarak, borsa ve küresel piyasa ilişkisi dinamik ve karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu çalışmanın bulguları, yatırımcıların küresel ekonomik ve jeopolitik gelişmeleri yakından takip etmelerinin, risklerini çeşitlendirmelerinin ve gelecekteki piyasa hareketlerini tahmin etmek için gelişmiş analitik araçlar kullanmalarının önemini vurgulamaktadır. Gelecekte yapılacak çalışmalar, özel sektör ve hükümet politikalarının borsa ve küresel piyasa ilişkisi üzerindeki etkisini daha detaylı incelemelidir.

ÖNERİLER

Finans

Bitcoin’in Değer Deposu Olarak Rolü

Para, insanlık tarihi boyunca değişen ihtiyaçlara ve koşullara uyum sağlayan, sürekli evrim geçiren bir kavram olmuştur. İlk olarak mal değişimi
Finans

Kripto Para Kredi ve Borçlanma Platformları

Son yıllarda finansal teknolojide yaşanan en çarpıcı gelişmelerden biri şüphesiz kripto para birimlerinin yükselişidir. Bitcoin’in 2009 yılında ortaya çıkışından bu