Altın ve gümüş, yüzyıllardır değerli metaller olarak kabul edilmekte ve yatırım araçları olarak kullanılmaktadır. Değerlerini korumaları ve enflasyona karşı bir güvenli liman olmaları nedeniyle, birçok yatırımcı portföylerinde altın ve gümüşe yer vermektedir. Ancak, bu metallerin piyasaları oldukça dinamik ve karmaşıktır; bu nedenle, yatırım yapmadan önce dikkatlice araştırma yapmak ve olası riskleri anlamak son derece önemlidir. Bu kılavuzda, altın ve gümüş yatırımında dikkat edilmesi gereken önemli noktaları ele alacağız. Değerli metal piyasalarının nasıl işlediğini, yatırım stratejilerini, risk yönetimini ve diğer önemli hususları detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
Son yıllarda, küresel ekonomik belirsizlikler ve jeopolitik riskler artarken, altın ve gümüşe olan talep de önemli ölçüde yükseldi. Örneğin, 2020 yılında COVID-19 pandemisi sırasında, güvenli liman arayışı içinde yatırımcılar altın ve gümüşe yönelmiş ve bu metallerin fiyatları rekor seviyelere ulaşmıştır. World Gold Council verilerine göre, 2020 yılında küresel altın talebi %11 artış göstermiştir. Bu durum, yatırımcıların değişken piyasa koşullarında altın ve gümüşün sunduğu korumayı nasıl değerlendirdiğini göstermektedir. Ancak, fiyatlardaki bu ani yükselişler yanıltıcı olabilir. Yatırım kararı alırken sadece kısa süreli fiyat hareketlerine odaklanmak yerine, uzun vadeli bir strateji benimsemek çok önemlidir. Aksi takdirde, piyasanın iniş çıkışlarından olumsuz etkilenebilir ve kayıplar yaşayabilirsiniz.
Altın ve gümüş yatırımı, diğer yatırım araçlarına göre farklı risk ve getiri profillerine sahiptir. Örneğin, hisse senetlerine kıyasla daha düşük getiri potansiyeline sahip olabilirler, ancak aynı zamanda daha düşük volatilite sunabilirler. Ancak, bu düşük volatilite yanıltıcı olabilir, çünkü altın ve gümüş fiyatları da küresel ekonomik olaylardan, jeopolitik gelişmelerden ve arz-talep dengesinden etkilenir. Örneğin, ABD dolarındaki bir değer kaybı genellikle altın fiyatlarında yükselişe neden olurken, maden üretimindeki artış fiyatlarda düşüşe yol açabilir. Bu nedenle, yatırım kararlarınızı verirken bu faktörleri dikkate almak ve piyasayı yakından takip etmek son derece önemlidir.
Bu kılavuz boyunca, farklı altın ve gümüş yatırım araçlarını (fiziki altın ve gümüş, altın ve gümüş ETF’leri, altın ve gümüş maden hisseleri, vadeli işlemler vb.) inceleyecek ve her birinin avantajlarını ve dezavantajlarını karşılaştıracağız. Ayrıca, yatırım yapmadan önce yapmanız gereken araştırmaları, risk yönetimi stratejilerini ve vergi sonuçlarını da ele alacağız. Amacımız, yatırımcılara bilinçli ve güvenli bir şekilde altın ve gümüş yatırımı yapmaları için gerekli bilgileri sağlamaktır.
Altın Alım Satım Stratejileri
Altın ve gümüş yatırımları, portföy çeşitlendirmesi için popüler bir seçenektir. Ancak, bu piyasalarda başarılı olmak için sağlam bir stratejiye ve disiplinli bir yaklaşım sergilemeye ihtiyaç vardır. Bu stratejiler, piyasanın dalgalanmalarına karşı dirençli olmak ve kar elde etmek için tasarlanır. Yatırımcıların, altın fiyatlarındaki dalgalanmaları anlamak ve kendi risk toleranslarını değerlendirmek çok önemlidir. Örneğin, kısa vadeli alım satım yapan bir yatırımcı, uzun vadeli yatırımcıya göre daha fazla risk alabilmelidir. Ancak, her iki tür yatırımcı da piyasa trendlerini dikkatlice takip etmeli ve uygun stratejiler geliştirmelidir.
Teknik analiz, altın alım satım stratejilerinin temelini oluşturur. Fiyat grafikleri, göstergeler ve hacim verileri, gelecekteki fiyat hareketlerini tahmin etmek için kullanılır. Örneğin, göreceli güç endeksi (RSI), bir varlığın aşırı satın alınmış veya aşırı satılmış olup olmadığını belirlemek için kullanılır. RSI değeri 70’in üzerindeyse, altın aşırı satın alınmış olabilir ve fiyat düşüşü yaşanabilir. Tersine, 30’un altındaki bir RSI değeri, altın fiyatının artış potansiyeline sahip olduğunu gösterebilir. Bununla birlikte, teknik analiz tek başına yeterli değildir ve temel analiz ile desteklenmelidir.
Temel analiz, altın fiyatlarını etkileyebilecek makro ekonomik faktörleri inceler. Bunlar arasında faiz oranları, enflasyon oranları, dolar kuru ve jeopolitik olaylar yer alır. Örneğin, enflasyonun artması genellikle altın fiyatlarını yükseltir, çünkü altın enflasyona karşı bir koruma aracı olarak kabul edilir. 2022 yılında, küresel enflasyonun artmasıyla birlikte altın fiyatları önemli ölçüde yükselmiştir. Bu nedenle, temel analiz, yatırımcıların piyasa trendlerini daha iyi anlamalarına ve daha bilinçli kararlar almalarına yardımcı olur. Ayrıca, orta ve uzun vadeli yatırımcılar için bu analiz türü daha önemlidir.
Uzun vadeli yatırım stratejisi, altın fiyatlarındaki dalgalanmalardan etkilenmeyen yatırımcılara uygundur. Bu strateji, altın biriktirmeyi ve uzun yıllar boyunca tutmayı içerir. Bu yaklaşım, ortalama maliyeti düşürme (dollar-cost averaging) tekniği ile desteklenebilir. Bu teknik, belirli aralıklarla düzenli olarak altın satın almayı ve fiyat dalgalanmalarından etkilenmeyi azaltmayı amaçlar. Örneğin, her ay belirli bir miktar altın satın almak, fiyatlardaki düşüşlerden faydalanmayı ve genel maliyeti düşürmeyi sağlar.
Kısa vadeli yatırım stratejisi, daha risklidir ve piyasa trendlerini yakından takip etmeyi gerektirir. Bu strateji, altın fiyatlarındaki kısa vadeli dalgalanmalardan kâr elde etmeyi amaçlar. Günlük veya haftalık grafikleri inceleyerek, fiyat hareketlerini tahmin etmeye ve uygun zamanlarda alım satım yapmaya çalışırlar. Ancak, bu strateji deneyim ve piyasa bilgisi gerektirir. Yanlış tahminler önemli kayıplara yol açabilir. Bu nedenle, kısa vadeli stratejiler, sadece deneyimli yatırımcılar için uygundur.
Sonuç olarak, altın alım satım stratejileri, yatırımcıların risk toleransları, yatırım hedefleri ve piyasa koşullarına göre uyarlanmalıdır. Teknik ve temel analizi birleştirmek, risk yönetimi stratejileri uygulamak ve sabırlı olmak, altın yatırımlarında başarı şansını artırır. Unutulmamalıdır ki, hiçbir strateji %100 garantili değildir ve piyasadaki riskleri tamamen ortadan kaldırmaz.
Gümüş Yatırımında Riskler
Altın gibi, gümüş de popüler bir yatırım aracıdır, ancak getiri potansiyeli yüksek olduğu kadar riskleri de beraberinde getirir. Gümüş piyasasına yatırım yapmadan önce, potansiyel riskleri anlamak ve bunlara karşı önlem almak son derece önemlidir. Bu riskler, altın yatırımlarına kıyasla daha belirgin ve volatil olabilir.
Fiyat Volatilitesi: Gümüşün en belirgin risklerinden biri fiyatının volatilitesidir. Altına göre daha küçük bir piyasaya sahip olması nedeniyle, gümüş fiyatı daha kolay manipüle edilebilir ve dış etkenlerden daha fazla etkilenir. Örneğin, küresel ekonomik belirsizlikler, endüstriyel talepteki değişiklikler veya jeopolitik olaylar gümüş fiyatlarında ani ve önemli düşüşlere veya yükselişlere yol açabilir. 2008 mali krizinde olduğu gibi, gümüş fiyatı kısa sürede %50’nin üzerinde düşüş yaşayabilir. Bu durum, kısa vadeli yatırımcılar için büyük kayıplara neden olabilir.
Endüstriyel Talebe Bağımlılık: Gümüşün önemli bir kısmı endüstriyel amaçlar için kullanılmaktadır. Elektronik eşyalar, güneş panelleri ve tıbbi cihazlar gibi birçok sektör gümüşe ihtiyaç duyar. Bu sektörlerdeki talepteki bir gerileme, gümüş fiyatını doğrudan etkileyebilir. Örneğin, küresel bir ekonomik durgunluk durumunda, bu sektörlerin talebinde azalma gözlemlenir ve bu da gümüş fiyatlarında düşüşe yol açar. Bu nedenle, gümüş yatırımı, genel ekonomik görünümle yakından ilişkilidir.
Depolama ve Güvenlik Riskleri: Fiziki gümüş satın alındığında, depolama ve güvenlik riskleri ortaya çıkar. Gümüşün güvenli bir yerde saklanması, hırsızlık ve hasara karşı korunması gerekir. Bunun maliyetleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca, bazı yatırım araçları, örneğin gümüş ETF’leri, fiziki gümüşe sahip olmayı garanti etmeyebilir ve dolayısıyla varlıkların değerinde belirsizlik yaratabilir.
Manipülasyon Riski: Gümüş piyasası, altın piyasasına göre daha küçük ve daha az likit olduğu için manipülasyona daha açık olabilir. Büyük yatırımcılar veya spekülatörler, piyasayı kendi çıkarları doğrultusunda manipüle etmeye çalışabilirler. Bu durum, fiyatlarda ani ve beklenmedik hareketlere neden olabilir ve yatırımcılar için kayıplara yol açabilir.
Jeopolitik Riskler: Gümüş üretiminin büyük bir kısmı belirli ülkelerde yoğunlaşmıştır. Bu ülkelerde yaşanabilecek jeopolitik istikrarsızlıklar, maden ocaklarının kapanması veya üretimin azalması gibi durumlar gümüş fiyatlarını etkileyebilir. Örneğin, belirli bir maden ocağının faaliyetlerinin durması, arzın azalmasına ve fiyatların yükselmesine neden olabilir.
Sonuç olarak, gümüş yatırımı potansiyel olarak yüksek getiri vaat etse de, diversifikasyon ve risk yönetimi stratejileri uygulanmadan önce dikkatlice değerlendirilmesi gereken önemli riskler içerir. Yatırım kararı vermeden önce, piyasa trendlerini, ekonomik göstergeleri ve jeopolitik gelişmeleri yakından takip etmek ve profesyonel bir finans danışmanından görüş almak önemlidir.
Fiziki vs. Dijital Yatırım
Altın ve gümüş gibi kıymetli metallere yatırım yaparken, yatırımcıların fiziki veya dijital varlıklar arasında seçim yapmaları gerekir. Her iki yöntemin de kendine özgü avantajları ve dezavantajları vardır ve doğru seçim, yatırımcının risk toleransı, finansal hedefleri ve yatırım stratejisi gibi faktörlere bağlıdır.
Fiziki altın ve gümüş yatırımı, külçe, sikke veya takı şeklinde gerçek metallerin satın alınmasını ve fiziksel olarak saklanmasını içerir. Bu yöntemin en büyük avantajı, yatırımcının varlığının somut bir şekilde sahip olmasını sağlamasıdır. Bir banka veya diğer bir aracı kurumun iflası durumunda bile, fiziki altın ve gümüş yatırımcının kontrolü altındadır. Örneğin, 2008 mali krizinde birçok yatırımcı, banka hesaplarındaki paralarını kaybettiği halde, fiziki altın ve gümüş varlıklarını koruyabilmiştir. Ancak, fiziki yatırımın dezavantajları da vardır. Depolama, sigorta ve güvenlik maliyetleri önemli olabilir. Ayrıca, fiziki altın ve gümüşün çalınma veya hasar görme riski de mevcuttur. Fiziki altın ve gümüşün alım satımında da komisyon ve KDV gibi ek maliyetler söz konusu olabilir.
Dijital altın ve gümüş yatırımı ise, gerçek metallerin yerine, ETF’ler (Borsa Ticaret Fonları), sözleşmeler veya dijital platformlar aracılığıyla yapılan yatırımları kapsar. Bu yöntem, fiziki saklama ve güvenlik sorunlarını ortadan kaldırır ve daha kolay alım satım imkanı sunar. Örneğin, bir ETF aracılığıyla altın veya gümüşe yatırım yapmak, fiziki altın satın almaktan daha kolay ve ucuzdur. Ancak, dijital yatırımın da riskleri vardır. Değer kaybı, platform riskleri ve sahtekarlık gibi sorunlar yaşanabilir. Ayrıca, dijital platformların güvenilirliği ve düzenlemesi de önemli bir husustur. Örneğin, bazı dijital platformlar, kullanıcıların altın ve gümüş varlıklarına tam olarak sahip olmasını sağlamayabilir, dolayısıyla platformun iflas etmesi durumunda yatırımcılar varlıklarını kaybedebilirler.
Sonuç olarak, fiziki ve dijital altın ve gümüş yatırımı arasında seçim yaparken, yatırımcının kendi risk toleransı, finansal hedefleri ve yatırım stratejisi dikkate alınmalıdır. Yüksek risk toleransı olan yatırımcılar, daha yüksek getiri potansiyeli sunan ancak daha riskli olan dijital yatırım yöntemlerini tercih edebilirler. Düşük risk toleransı olan yatırımcılar ise, daha güvenli olan fiziki yatırım yöntemini tercih edebilirler. Her iki yöntemin de avantajları ve dezavantajları bulunduğu için, yatırım kararı vermeden önce kapsamlı bir araştırma yapmak ve profesyonel bir finansal danışmana danışmak önemlidir. Örneğin, Dünya Altın Konseyi’nin verilerine göre, küresel altın talebinin önemli bir kısmı fiziki yatırımlardan kaynaklanmaktadır. Ancak, dijital altın yatırımlarının popülaritesi de hızla artmaktadır.
Yatırım Çeşitlerini Karşılaştırma
Altın ve gümüş, yüzyıllardır değerli metaller olarak kabul edilmekte ve güvenli liman yatırımları arasında yer almaktadır. Ancak, her iki metalin de kendine özgü riskleri ve getiri potansiyelleri bulunmaktadır. Bu nedenle, yatırım kararı vermeden önce farklı yatırım araçlarıyla karşılaştırma yapmak oldukça önemlidir. Bu bölümde, altın ve gümüşü diğer popüler yatırım araçlarıyla karşılaştırarak, yatırımcıların daha bilinçli kararlar almalarına yardımcı olmayı amaçlıyoruz.
Öncelikle, altın ve gümüşün enflasyona karşı korunma özelliği, diğer yatırım araçlarından ayrışan önemli bir faktördür. Enflasyon dönemlerinde, para birimlerinin değer kaybına uğramasıyla birlikte altın ve gümüşün değeri genellikle artış gösterir. Örneğin, 1970’lerin yüksek enflasyon döneminde altın fiyatları önemli ölçüde yükselmiştir. Ancak, bu durum her zaman geçerli olmayabilir. Ekonomik ve jeopolitik faktörler altın ve gümüş fiyatlarını etkileyen önemli unsurlardır. Örneğin, küresel bir ekonomik kriz veya jeopolitik bir belirsizlik altın ve gümüş talebini artırabilir ve fiyatlarını yükseltebilir.
Hisseler, yüksek getiri potansiyeli sunan ancak aynı zamanda yüksek riskli bir yatırım aracıdır. Hisselerin değerleri, şirket performansına, piyasa koşullarına ve birçok diğer faktöre bağlı olarak dalgalanabilir. Altın ve gümüş, hisselere göre daha az volatil olabilir ancak getiri potansiyelleri de daha düşük olabilir. Örneğin, S&P 500 endeksi uzun vadede ortalama %10 civarında bir getiri sağlarken, altın ve gümüşün uzun vadeli getirileri daha düşük olabilir. Ancak, hisselerin aksine, altın ve gümüş fiziksel olarak elinizde tutabileceğiniz varlıklardır.
Tahviller, nispeten düşük riskli ve istikrarlı bir yatırım aracıdır. Tahviller, belirli bir vade sonunda yatırımcısına anapara ve faiz öder. Ancak, enflasyon dönemlerinde tahvillerin getirileri, enflasyon oranının altında kalabilir, bu da gerçek getirilerin azalmasına neden olabilir. Altın ve gümüş, tahvillere göre daha yüksek riskli olabilir ancak enflasyon koruma özelliği nedeniyle daha yüksek getiri potansiyeline sahip olabilirler. Bir karşılaştırma yapmak gerekirse, düşük faiz dönemlerinde tahvil getirileri düşük olurken altın ve gümüşün değerinde artış görülebilir.
Gayrimenkul, uzun vadeli yatırımlar için uygun bir seçenektir. Gayrimenkul yatırımları, kira geliri ve değer artışı sağlayabilir. Ancak, gayrimenkul yatırımları likit değildir ve yüksek sermaye gerektirir. Altın ve gümüş ise daha likittir ve daha düşük sermaye ile yatırım yapılabilir. Her iki yatırım seçeneğinin de avantajları ve dezavantajları bulunmaktadır ve yatırımcıların kendi risk toleranslarını ve yatırım hedeflerini göz önünde bulundurarak karar vermeleri gerekir.
Sonuç olarak, altın ve gümüş yatırımı, portföy çeşitlendirmesi için değerli bir araç olabilir, ancak diğer yatırım araçlarıyla birlikte değerlendirilmelidir. Yatırım kararınızı vermeden önce, risk toleransınızı, yatırım hedeflerinizi ve piyasa koşullarını dikkatlice değerlendirmeniz ve gerekli durumlarda finansal bir uzmanla görüşmeniz önemlidir.
Güvenli Saklama Yöntemleri
Altın ve gümüş yatırımı, portföy çeşitlendirmesi için popüler bir seçenektir. Ancak, bu değerli metallerin güvenli bir şekilde saklanması, yatırımın başarısı kadar önemlidir. Yanlış saklama yöntemleri, hırsızlık, hasar veya kayıp riskini artırır. Bu nedenle, yatırımınızın güvenliğini sağlamak için doğru saklama yöntemini seçmek kritik öneme sahiptir. Seçtiğiniz yöntem, yatırımınızın büyüklüğüne, erişilebilirlik ihtiyacınıza ve risk toleransınıza bağlı olacaktır.
En yaygın saklama yöntemlerinden biri, evde saklamadır. Bu, küçük miktarlardaki altın ve gümüş için uygun olabilir. Ancak, evde saklamanın hırsızlık riski oldukça yüksektir. İstatistiklere göre, ev hırsızlıklarının önemli bir kısmı değerli metallerin çalınmasını içeriyor. Evde saklama için, güvenli bir kasa veya gizli bir bölme kullanılması önerilir. Ancak, bu yöntem, yangın veya sel gibi doğal afetlere karşı koruma sağlamaz.
Daha güvenli bir seçenek, banka kasası kullanmaktır. Bankaların sağladığı güvenlik önlemleri ve sigorta kapsamı, değerli metallerin korunması için önemli bir avantaj sağlar. Banka kasalarının maliyeti, kasaya koyacağınız değerli metallerin miktarına ve banka şubesinin konumuna göre değişir. Ancak, bankanın iflas etmesi durumunda, değerli metallerinize erişiminiz kısıtlanabilir. Bu nedenle, bankanızın finansal durumunu takip etmek önemlidir.
Özel kasa şirketleri, yüksek güvenlikli depolar sunarak değerli metallerin korunmasını sağlarlar. Bu şirketler, genellikle 24 saat güvenlik, yangın ve hırsızlık koruma sistemleri gibi gelişmiş güvenlik önlemleri sunar. Özel kasa şirketleri, genellikle sigorta kapsamı da sağlar. Bu yöntem, büyük miktarlardaki altın ve gümüş yatırımları için idealdir, ancak bankalarla karşılaştırıldığında daha yüksek maliyetli olabilir.
Bir diğer seçenek ise değerli madenleri bir emanet hesabına koymaktır. Bu, bir aracı kurum veya banka aracılığıyla, değerli metallerinizin güvenli bir yerde saklanmasını sağlar. Bu yöntem, fiziksel olarak değerli metallerinize erişiminizi kısıtlar, ancak kayıp veya hırsızlık riskini azaltır. Emanet hesabı sözleşmelerini dikkatlice incelemek ve anlaşılması zor olan maddeleri sorgulamak önemlidir.
Son olarak, sigorta, değerli metallerinizi beklenmedik kayıplara karşı korumak için önemli bir unsurdur. Hırsızlık, yangın veya doğal afetler gibi durumlar için uygun bir sigorta poliçesi yaptırmanız, yatırımınızın güvenliğini sağlamak için önemli bir adımdır. Sigorta şirketleri, farklı kapsamlar ve primler sunar, bu nedenle ihtiyaçlarınıza en uygun poliçeyi seçmeniz önemlidir. Sigorta poliçenizin detaylarını dikkatlice incelemeniz ve olası eksiklikleri gidermeniz gerekmektedir.
Sonuç olarak, altın ve gümüş yatırımlarınızın güvenli bir şekilde saklanması için birçok seçenek mevcuttur. Seçtiğiniz yöntem, yatırımınızın büyüklüğü, risk toleransınız ve erişilebilirlik ihtiyaçlarınız gibi faktörlere bağlı olmalıdır. Her seçeneğin avantajları ve dezavantajlarını dikkatlice değerlendirmek, yatırımınızın uzun vadeli güvenliğini sağlamak için hayati önem taşır.
Bu çalışmada, altın ve gümüş yatırımında dikkat edilmesi gerekenler detaylı bir şekilde ele alındı. Yatırımcıların, bu değerli metallerin fiyat hareketlerini etkileyen makro ekonomik faktörlerden, jeopolitik olaylara, arz ve talebe kadar geniş bir yelpazede bilgi sahibi olmaları gerektiği vurgulandı. Altın, genellikle güvenli liman varlığı olarak kabul edilirken, gümüş hem sanayi metali hem de yatırım aracı olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle, her iki metalin de yatırım stratejilerine farklı şekillerde entegre edilebileceği gösterilmiştir.
Çalışmada ayrıca, yatırım yapmadan önce diversifikasyonun önemi, risk toleransının belirlenmesi ve yatırım hedeflerinin net bir şekilde tanımlanması gibi temel prensipler üzerinde duruldu. Yatırım araçlarının çeşitlendirilmesi, portföy riskini azaltmak ve getiriyi optimize etmek için hayati önem taşımaktadır. Fiziki altın ve gümüş alımının saklama ve güvenlik risklerini, altın ve gümüş ETF’lerinin ise işlem kolaylığını ve şeffaflığını göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Vadeli işlemler ve opsiyonlar gibi daha riskli araçların ise ancak deneyimli yatırımcılar tarafından kullanılması önerilmektedir.
Sahte ürünlere karşı dikkatli olmak ve güvenilir kaynaklardan alışveriş yapmak, yatırım sürecinin başarısı için oldukça önemli bir unsurdur. Ayrıca, piyasa analizini sürekli takip etmek ve gelişmeleri yakından izlemek, doğru kararlar almak için gereklidir. Geçmiş performansın geleceğin garantisi olmadığını unutmamak ve yatırım kararlarını mantıklı bir şekilde almak büyük önem taşır.
Gelecek trendler açısından bakıldığında, yeşil enerjiye geçiş ve teknolojik gelişmeler, gümüş talebini artırabilir. Global ekonomik belirsizlik ve enflasyonist baskılar ise altına olan talebi desteklemeye devam edebilir. Ancak, bu öngörüler kesin değildir ve çeşitli faktörlerden etkilenebilir. Dolayısıyla, yatırımcıların sürekli olarak piyasayı izlemesi ve kendi risk toleranslarına uygun stratejiler geliştirmeleri gerekmektedir. Uzun vadeli bir yatırım stratejisi benimsemek, kısa vadeli dalgalanmalardan etkilenmemek ve sabırlı olmak, altın ve gümüş yatırımlarında başarı şansını artıracaktır.
Sonuç olarak, altın ve gümüş yatırımı, özenli bir araştırma ve dikkatli bir planlama gerektiren karmaşık bir süreçtir. Bu çalışmanın, yatırımcıların bilinçli kararlar almalarına ve potansiyel riskleri en aza indirmelerine yardımcı olması amaçlanmıştır. Bilgi, araştırma ve disiplinli bir yaklaşım, altın ve gümüş yatırımlarında başarıya giden yolda en önemli faktörlerdir.