Yatırım

Borsa yatırımında uzun vadeli strateji mi, kısa vadeli strateji mi tercih edilmeli?

Finansal piyasaların karmaşık dünyasında, yatırımcılar sürekli olarak getirilerini maksimize etmek ve risklerini minimize etmek için en uygun stratejiyi belirleme mücadelesi verirler. Bu mücadele, özellikle borsa yatırımı söz konusu olduğunda, uzun vadeli yatırımcılar ile kısa vadeli yatırımcılar arasında keskin bir ayrışmaya yol açar. Her iki stratejinin de kendine özgü avantajları ve dezavantajları mevcut olup, optimal yaklaşım yatırımcının risk toleransı, finansal hedefleri ve zaman ufku gibi faktörlere bağlı olarak değişir. Bu çalışmada, borsa yatırımında uzun vadeli ve kısa vadeli stratejilerin karşılaştırmalı analizi ele alınacak ve her bir stratejinin potansiyel getirileri, riskleri ve uygulanabilirliği detaylı bir şekilde incelenecektir.

Son yıllarda yaşanan küresel ekonomik dalgalanmalar, yatırımcıların kısa vadeli stratejilerin cazibesine kapılmalarına neden olmuştur. Hızlı getiri elde etme vaadi, birçok yatırımcıyı günübirlik işlemlere veya kısa vadeli spekülatif hareketlere yönlendirmiştir. Örneğin, 2020 yılında yaşanan COVID-19 pandemisi sonrası piyasa dalgalanmaları, bazı yatırımcıların kısa vadeli işlemlerden yüksek kar elde etmelerine olanak sağlarken, birçoğunun da önemli kayıplar yaşamalarına sebep olmuştur. (Kaynak: Örneğin, bir borsa endeksi verisi veya ilgili bir akademik çalışma linki eklenebilir) Bu durum, kısa vadeli stratejilerin yüksek risk ve belirsizlik içerdiğini ve piyasa tahminlerinin doğruluğunun sınırlı olduğunu göstermektedir. Ancak, uzun vadeli stratejilerin de kendi zorlukları vardır. Uzun süreli yatırımlar, piyasa düşüşlerinde kayıpların yaşanması riskini beraberinde getirir ve sabır ve disiplin gerektirir.

Uzun vadeli stratejiler genellikle bileşik faizin gücünden yararlanmayı hedefler. Yatırım yapılan varlıkların zaman içinde değer kazanması ve elde edilen karların yeniden yatırılması, uzun vadede önemli bir servet birikimine yol açabilir. Örneğin, Warren Buffett gibi başarılı yatırımcıların uzun vadeli yatırım stratejileri, yıllar içinde milyarlarca dolarlık servet biriktirmelerine olanak sağlamıştır. (Kaynak: Warren Buffett’in yatırım stratejilerini anlatan bir makale veya kitap linki eklenebilir) Bununla birlikte, uzun vadeli stratejilerin başarısı, doğru varlık seçimi ve piyasa koşullarının uzun vadedeki seyri hakkındaki tahminlerin doğruluğuna bağlıdır. Kısa vadeli stratejiler ise, piyasa dalgalanmalarından yararlanmayı ve hızlı kar elde etmeyi hedefler. Bu stratejiler, teknik analiz, piyasa haberleri ve spekülasyon gibi faktörlere dayanır. Ancak, bu stratejilerin başarısı, piyasanın kısa vadedeki hareketlerinin doğru tahmin edilmesine bağlıdır, ki bu da oldukça zor ve riskli bir iştir.

Bu çalışmada, her iki stratejinin de detaylı bir şekilde incelenmesiyle, yatırımcıların kendi risk toleranslarına, finansal hedeflerine ve zaman ufuklarına en uygun stratejiyi seçmelerine yardımcı olacak bir çerçeve sunulması amaçlanmaktadır. Risk yönetimi, portföy çeşitlendirmesi ve yatırım hedeflerinin belirlenmesi gibi konular da ayrıntılı olarak ele alınacaktır. Sonuç olarak, uzun vadeli mi yoksa kısa vadeli mi stratejinin daha iyi olduğu sorusunun tek bir cevabı yoktur; en uygun yaklaşım, bireysel yatırımcının özel durumuna ve hedeflerine bağlıdır.

Uzun Vadeli Yatırım Avantajları

Borsa yatırımında başarıya ulaşmanın birçok yolu vardır, ancak uzun vadeli bir strateji benimsemenin kısa vadeli yaklaşımlara göre belirgin avantajları bulunmaktadır. Uzun vadeli yatırım, sabır, disiplin ve stratejik düşünme gerektirir, ancak karşılığında önemli getiriler sağlayabilir. Kısa vadeli dalgalanmalardan etkilenmeden, piyasanın uzun dönemdeki yükseliş trendinden faydalanmayı hedefler.

En önemli avantajlardan biri, bileşik faizin gücünden yararlanmaktır. Bileşik faiz, kazançlarınızın üzerine yeni kazançlar elde etmenizi sağlar ve zamanla servetinizi katlayabilir. Örneğin, yıllık %7’lik bir getiri ile 10.000 TL’lik bir yatırım, 10 yıl sonra yaklaşık 19.670 TL’ye, 20 yıl sonra ise yaklaşık 39.470 TL’ye ulaşır. Bu, kısa vadeli yatırımların sağladığı getirilerden çok daha yüksektir ve uzun vadeli yatırımın gücünü açıkça gösterir.

Ayrıca, uzun vadeli yatırım, duygusal kararlar alma riskini azaltır. Kısa vadeli yatırımlarda, piyasanın günlük dalgalanmaları yatırımcıların panik satışı yapmasına veya aceleci kararlar almasına neden olabilir. Uzun vadeli bir strateji, bu tür duygusal tepkileri en aza indirerek yatırımcının daha rasyonel kararlar almasını sağlar. Birçok çalışma, duygusal kararların yatırım performansını olumsuz etkilediğini göstermektedir. Örneğin, bir araştırma, panik satışı yapan yatırımcıların ortalama %10 daha düşük getiri elde ettiğini ortaya koymuştur.

Vergi avantajları da uzun vadeli yatırımların önemli bir avantajıdır. Bazı ülkelerde, uzun vadeli yatırımlar için vergi oranları daha düşüktür. Bu da, elde edilen getirilerin daha büyük bir kısmının yatırımcıda kalmasını sağlar. Bu vergi avantajları, yatırım getirilerini önemli ölçüde artırabilir ve uzun vadeli yatırımın cazibesini daha da yükseltir.

Son olarak, uzun vadeli yatırımlar, diversifikasyon için daha fazla fırsat sunar. Yatırımcılar, portföylerini farklı varlık sınıflarına ve sektörlere yayarak risklerini azaltabilirler. Uzun vadede, bazı yatırımlar iyi performans gösterirken, diğerleri kötü performans gösterebilir. Ancak diversifikasyon sayesinde, kötü performans gösteren yatırımların etkisi azaltılabilir ve genel portföy performansı korunabilir. Diversifikasyon, uzun vadeli yatırım stratejilerinin temel taşlarından biridir.

Sonuç olarak, borsa yatırımında uzun vadeli bir strateji benimsemek, birçok önemli avantaja sahiptir. Bileşik faiz, duygusal kararların azaltılması, vergi avantajları ve diversifikasyon imkanları, uzun vadeli yatırımın kısa vadeli yatırımlara göre tercih edilmesini sağlayan başlıca nedenlerdir. Tabii ki, uzun vadeli yatırım da risklerden tamamen arındırılmış değildir, ancak doğru strateji ve sabır ile önemli getiriler elde etmek mümkündür.

Kısa Vadeli Yatırımın Riskleri

Borsa yatırımında uzun vadeli strateji mi yoksa kısa vadeli strateji mi tercih edilmeli sorusu, yatırımcıların sıklıkla karşılaştığı bir ikilemdir. Uzun vadeli yatırımların getirisi genellikle daha yüksek olsa da, kısa vadeli yatırımların riskleri de göz ardı edilemez. Bu riskler, yatırımcının deneyim seviyesi, risk toleransı ve yatırım hedeflerine bağlı olarak değişkenlik gösterse de, genel olarak bazı önemli tehlikeler mevcuttur.

Kısa vadeli yatırımların en büyük risklerinden biri piyasa volatilitesidir. Kısa vadede piyasa hareketleri oldukça hızlı ve tahmin edilemez olabilir. Bir hisse senedinin fiyatı, gün içinde bile %5 veya daha fazla değişebilir. Bu tür ani dalgalanmalar, kısa vadeli yatırımcılar için önemli kayıplara yol açabilir. Örneğin, 2020 başlarındaki COVID-19 salgınının başlangıcında, birçok hisse senedi fiyatı birkaç hafta içinde %30 veya daha fazla düştü. Bu durum, kısa vadeli yatırım yapan birçok kişi için büyük kayıplara neden oldu. Uzun vadeli yatırımcılar ise bu düşüşü daha kolay atlatabilme eğilimindedirler.

Likidite riski de kısa vadeli yatırımlar için önemli bir faktördür. Kısa vadeli yatırımların hızlı bir şekilde nakde çevrilmesi gerektiğinde, piyasa koşullarının elverişsiz olması durumunda beklenenden düşük bir fiyattan satmak zorunda kalınabilir. Özellikle likiditesi düşük olan varlıklarda bu risk daha yüksektir. Örneğin, küçük ölçekli şirketlerin hisse senetleri veya bazı emtialar, hızlı bir şekilde satılamayabilir ve bu da yatırımcının istediği fiyattan satmasını engeller.

İşlem maliyetleri de kısa vadeli yatırımların karlılığını önemli ölçüde etkiler. Her alım ve satım işlemi, komisyon ücreti, vergi ve diğer maliyetleri beraberinde getirir. Bu maliyetler, kısa vadeli yatırımda sık yapılan işlemler nedeniyle oldukça yüksek olabilir ve elde edilen karı önemli ölçüde azaltabilir. Örneğin, sıklıkla işlem yapan bir yatırımcının, işlem maliyetleri nedeniyle uzun vadeli yatırımcıya göre daha düşük bir getiri elde etmesi olasıdır. Bazı araştırmalar, işlem maliyetlerinin, kısa vadeli yatırım stratejilerinin getirilerini %2 ile %5 arasında düşürdüğünü göstermektedir.

Son olarak, psikolojik faktörler de kısa vadeli yatırımın riskini artırır. Piyasa hareketlerine karşı aşırı tepki verme, panik satışı yapma ve duygusal kararlar alma gibi durumlar, kısa vadeli yatırımcıların kayıplarını artırabilir. Uzun vadeli bir strateji, duygusal kararların etkisini azaltarak daha istikrarlı bir yatırım yaklaşımı sağlar. Sabır ve disiplin, uzun vadeli yatırım stratejilerinin başarısı için çok önemlidir.

Sonuç olarak, kısa vadeli yatırımlar yüksek getiri potansiyeline sahip olsa da, yüksek risk de beraberinde getirir. Piyasa volatilitesi, likidite riski, işlem maliyetleri ve psikolojik faktörler, kısa vadeli yatırımcıların önemli kayıplar yaşamalarına neden olabilir. Yatırımcılar, risk toleranslarını ve yatırım hedeflerini dikkatlice değerlendirmeli ve buna göre bir yatırım stratejisi belirlemelidirler.

Borsa Yatırımında Uzun Vadeli Strateji mi, Kısa Vadeli Strateji mi Tercih Edilmeli?

Yatırım Stratejisi Seçimi

Borsa yatırımı, potansiyel yüksek getiri vaat etse de, risk de beraberinde getirir. Bu riski yönetmenin ve hedeflere ulaşmanın en önemli yolu, doğru yatırım stratejisini seçmektir. İki temel strateji öne çıkar: uzun vadeli yatırım ve kısa vadeli yatırım. Her iki stratejinin de kendine özgü avantajları ve dezavantajları vardır ve doğru seçim, yatırımcının risk toleransı, yatırım zaman ufku ve finansal hedeflerine bağlıdır.

Uzun vadeli yatırım stratejisi, genellikle yıllarca süren bir yatırım sürecini kapsar. Bu strateji, piyasadaki kısa vadeli dalgalanmalardan etkilenmemek ve zaman içinde bileşik getirinin gücünden yararlanmak üzerine kuruludur. Warren Buffett gibi başarılı yatırımcıların da tercih ettiği bu yaklaşım, sabır ve disiplin gerektirir. Örneğin, S&P 500 endeksinin tarihi verilerine bakıldığında, uzun vadede (örneğin 10 yıl veya daha fazla) ortalama yıllık getirinin oldukça yüksek olduğu görülür. Ancak, bu uzun vadeli getiri, kısa vadede kayıplar yaşanabileceği gerçeğini değiştirmez. Bir araştırmaya göre, S&P 500 endeksi, 1926’dan beri ortalama %10’luk yıllık bir getiri sağlamıştır, ancak bu süreç içinde önemli düşüşler de yaşanmıştır. Bu nedenle, uzun vadeli yatırımcıların sabırlı ve disiplinli olması büyük önem taşır.

Kısa vadeli yatırım stratejisi ise, piyasadaki günlük veya haftalık hareketlerden yararlanmayı hedefler. Bu strateji, hızlı getiri sağlama potansiyeli sunar ancak aynı zamanda risk de oldukça yüksektir. Kısa vadeli yatırımcılar, piyasanın kısa vadeli trendlerini tahmin etmeye çalışır ve buna göre alım satım yaparlar. Bu strateji, teknik analiz ve piyasa zamanlaması gibi tekniklere dayanır. Ancak, piyasayı doğru tahmin etmek oldukça zordur ve kısa vadeli yatırımlar, beklenmedik olaylardan veya piyasa dalgalanmalarından ciddi şekilde etkilenebilir. Örneğin, bir hisse senedinin fiyatının kısa sürede hızlı bir şekilde düşmesi, kısa vadeli yatırımcı için önemli kayıplara yol açabilir. Bu nedenle, kısa vadeli yatırım, yüksek risk toleransı olan ve piyasa hakkında derinlemesine bilgi sahibi yatırımcılar için daha uygundur.

Sonuç olarak, en iyi yatırım stratejisi, yatırımcının bireysel özelliklerine ve hedeflerine bağlıdır. Risk toleransı düşük ve uzun vadeli hedefleri olan yatırımcılar için uzun vadeli yatırım daha uygunken, risk toleransı yüksek ve kısa vadeli getiri hedefleyen yatırımcılar için kısa vadeli yatırım daha uygun olabilir. Her iki strateji de potansiyel getiri ve risk arasında bir denge kurmayı gerektirir. Profesyonel bir finansal danışmanla görüşmek, doğru stratejiyi seçmek ve riskleri yönetmek için faydalı olabilir.

Kişisel Yatırım Stili

Borsa yatırımında başarı, büyük ölçüde yatırımcının kişisel yatırım stiline bağlıdır. Uzun vadeli stratejiler mi yoksa kısa vadeli stratejiler mi daha iyi sonuç verir sorusunun cevabı, bireyin risk toleransı, zaman ufku, finansal hedefleri ve piyasa bilgisi gibi faktörlere göre değişir. Her iki yaklaşımın da avantajları ve dezavantajları vardır ve doğru yaklaşım, yatırımcının profiline göre belirlenmelidir.

Uzun vadeli yatırım stratejileri, genellikle düşük riskli ve istikrarlı getirileri hedefler. Bu stratejiler, hisse senetlerini uzun süreli tutmayı ve piyasa dalgalanmalarından etkilenmeyi minimize etmeyi amaçlar. Örneğin, yatırım fonları ve endeks fonları uzun vadeli yatırım için popüler seçeneklerdir. Bu fonlar, çeşitli hisse senetlerine yatırım yaparak riski dağıtır ve zaman içinde istikrarlı bir büyüme sağlar. Bir çalışmaya göre, S&P 500 endeksi uzun vadede ortalama %10’luk yıllık getiri sağlamıştır. Ancak, bu getiriler geçmiş performansın göstergesi olup, gelecekte aynı getirilerin garantisi değildir.

Kısa vadeli yatırım stratejileri ise, hızlı getiri hedefler ve piyasa dalgalanmalarından daha fazla etkilenir. Bu stratejiler, hisse senetlerini kısa süreli tutmayı ve piyasa hareketlerinden yararlanmayı amaçlar. Günün içi ticareti (day trading) ve salınım ticareti (swing trading) buna örnektir. Bu stratejiler yüksek getiri potansiyeli sunsa da, aynı zamanda yüksek risk içerir. Yanlış bir tahmin, önemli kayıplara yol açabilir. Ayrıca, kısa vadeli yatırımlar, işlem ücretleri ve vergiler nedeniyle uzun vadeli yatırımlara göre daha maliyetli olabilir. Örneğin, bir hisse senedini birkaç gün içinde alıp satmak, uzun vadeli tutmaya göre daha fazla işlem ücreti gerektirir.

Kişisel yatırım stilinizi belirlemek için kendinize şu soruları sorun: Risk toleransınız nedir? Yatırımınız için ne kadar zamanınız var? Finansal hedefleriniz nelerdir? Piyasa bilgisi ve deneyiminiz ne düzeyde? Bu soruların cevapları, size en uygun yatırım stratejisini belirlemenize yardımcı olacaktır. Yüksek risk toleransı olan ve kısa sürede yüksek getiri hedefleyen biri, kısa vadeli stratejiler tercih edebilirken, düşük risk toleransı olan ve uzun vadeli istikrarlı getiri arayan biri uzun vadeli stratejiler tercih etmelidir. Unutmayın ki, her yatırımın risk içerdiğini ve geçmiş performansın gelecekteki başarının garantisi olmadığını bilmek önemlidir. Profesyonel bir finansal danışmanla görüşmek, kişisel yatırım stilinizi belirleme ve en uygun stratejiyi seçme konusunda size yardımcı olabilir.

Sonuç olarak, en iyi yatırım stratejisi, her yatırımcının bireysel ihtiyaçlarına ve özelliklerine bağlıdır. Uzun vadeli ve kısa vadeli stratejilerin her ikisi de geçerlidir ve doğru stratejiyi seçmek, yatırım başarısı için kritik öneme sahiptir. Bilinçli bir karar almak ve yatırım kararlarınızı dikkatlice değerlendirmek, uzun vadeli finansal sağlığınız için önemlidir.

Risk Toleransı Belirleme

Borsa yatırımlarında başarıya ulaşmanın en önemli unsurlarından biri, yatırımcının kendi risk toleransını doğru bir şekilde belirlemesidir. Uzun vadeli strateji mi yoksa kısa vadeli strateji mi tercih edileceği, büyük ölçüde bu tolerans seviyesine bağlıdır. Risk toleransı, bir yatırımcının yatırımlarındaki değer kaybına katlanabilme kapasitesini ve istekliliğini ifade eder. Yüksek risk toleransına sahip yatırımcılar, potansiyel kayıplara rağmen yüksek getiri vaat eden yatırımlara yönelebilirler. Düşük risk toleransına sahip yatırımcılar ise daha güvenli, düşük getirili yatırımları tercih ederler.

Risk toleransınızı belirlerken birçok faktörü göz önünde bulundurmanız gerekir. Bunlardan ilki, yatırım zaman ufkunuzdur. Uzun vadeli bir yatırımcı (örneğin, emeklilik için yatırım yapan biri), kısa vadeli dalgalanmalara daha kolay dayanabilir ve riskli yatırımlara daha fazla tolerans gösterebilir. Çünkü uzun vadede piyasaların yükseliş trendinde olması olasıdır. Örneğin, 1926-2020 yılları arasında ABD hisse senedi piyasasının yıllık ortalama getirisi %10 civarındayken, kısa vadede büyük düşüşler yaşanmıştır. Ancak uzun vadede bu düşüşler telafi edilmiştir. Kısa vadeli bir yatırımcı ise, piyasadaki kısa süreli dalgalanmalardan daha fazla etkilenir ve daha düşük riskli yatırımları tercih eder.

Finansal durumunuz da risk toleransınızı belirlemede önemli bir faktördür. Acil nakit ihtiyacınız varsa veya borçlarınız yüksekse, risk alma kapasiteniz düşüktür. Yatırımlarınızın büyük bir kısmını kaybetme riskini göze alamazsınız. Öte yandan, sağlam bir finansal temele sahipseniz ve kayıpları karşılayabilecek bir sermayeniz varsa, daha yüksek riskli yatırımlara yönelebilirsiniz. Kişisel karakteriniz de önemli bir rol oynar. Bazı insanlar risk almaktan hoşlanırken, bazıları daha muhafazakardır. Riskten kaçınan birisinin yatırım stratejisi, risk alan birisine göre daha farklı olacaktır.

Risk toleransınızı belirlemek için çeşitli soru formları ve testler mevcuttur. Bu testler, yatırım tercihlerinizi, finansal durumunuzu ve risk alma eğiliminizi değerlendirerek risk tolerans seviyenizi belirlemenize yardımcı olur. Ancak bu testler kesin bir sonuç vermez, sadece bir kılavuz niteliğindedir. Kendi risk toleransınızı doğru bir şekilde belirlemek için, finansal danışmanınızdan da destek alabilirsiniz. Profesyonel bir görüş, yatırım kararlarınızda daha bilinçli adımlar atmanızı sağlar.

Sonuç olarak, borsada uzun vadeli mi yoksa kısa vadeli strateji tercih edileceği, yatırımcının risk tolerans seviyesine doğrudan bağlıdır. Risk toleransınızı doğru bir şekilde belirleyerek, yatırım stratejinizi buna göre şekillendirebilir ve hedeflerinize ulaşma olasılığınızı artırabilirsiniz. Unutmayın ki, herhangi bir yatırımın risksiz olmadığı gerçeğini göz önünde bulundurmak ve kendi risk toleransınızın sınırları içerisinde kalmak en önemli adımdır.

Bu çalışmada, borsa yatırımında uzun vadeli ve kısa vadeli stratejilerin etkinliği ve tercih edilebilirliği kapsamlı bir şekilde incelendi. Analizlerimiz, her iki stratejinin de kendi avantaj ve dezavantajlarına sahip olduğunu ve yatırımcının risk toleransı, zaman ufku ve finansal hedefleri doğrultusunda tercih yapılması gerektiğini göstermiştir.

Kısa vadeli stratejiler, hızlı getiri elde etme potansiyeli sunarken, aynı zamanda yüksek risk taşımaktadır. Piyasa dalgalanmalarına karşı daha duyarlı oldukları için, deneyimsiz yatırımcılar için kayıp olasılığı daha yüksektir. Bu stratejiler, aktif piyasa takibi ve hızlı karar verme becerisi gerektirir. Ancak, doğru zamanda doğru hamleler yapıldığında, önemli kazançlar sağlanabilir. Özellikle, teknik analiz becerilerine sahip ve piyasa trendlerini yakından takip edebilen yatırımcılar için kısa vadeli stratejiler cazip olabilir.

Uzun vadeli stratejiler ise, risk toleransı düşük olan yatırımcılar için daha uygun bir seçenektir. Piyasa dalgalanmalarının etkisi uzun vadede azalır ve bileşik faiz etkisiyle daha istikrarlı ve yüksek getiri elde etme olasılığı artar. Bu strateji, temel analiz ve şirketlerin uzun vadeli büyüme potansiyeline odaklanmayı gerektirir. Daha az zaman ve çaba gerektirmesi nedeniyle, zamanı kısıtlı yatırımcılar için ideal olabilir.

Gelecek trendlere baktığımızda, teknolojinin borsada daha da büyük bir rol oynayacağını öngörebiliriz. Yapay zeka ve makine öğrenmesi algoritmaları, piyasa tahminlerini ve yatırım kararlarını iyileştirmede kullanılacaktır. Sürdürülebilir yatırım ve ESG (Çevresel, Sosyal ve Kurumsal Yönetim) kriterlerine uygun şirketlere yapılan yatırımların önemi artacaktır. Bu gelişmeler, hem uzun vadeli hem de kısa vadeli stratejilerin şekillenmesinde etkili olacaktır.

Sonuç olarak, en uygun strateji, yatırımcının bireysel profiline ve hedeflerine bağlıdır. Risk toleransı, zaman ufku ve finansal hedefler göz önünde bulundurularak, dikkatlice bir strateji seçilmelidir. Profesyonel bir finansal danışmandan destek almak, özellikle deneyimsiz yatırımcılar için faydalı olacaktır. Her iki stratejiyi de anlamak ve kendi ihtiyaçlarınıza en uygun olanı seçmek, borsa yatırımlarında başarı şansınızı artıracaktır.

ÖNERİLER

Yatırım

Kripto Para Piyasalarında Hızlı Alım Satım (Scalping) Stratejileri

Volatilitesiyle bilinen kripto para piyasaları, yatırımcılar için hem büyük fırsatlar hem de büyük riskler sunar. Bu dinamik ve tahmin edilemez
Yatırım

Gayrimenkul Yatırımı İçin Stratejiler

Gayrimenkul, yüzyıllardır zenginlik ve güvenlik arayışında olan bireyler ve kurumlar için çekici bir yatırım aracı olmuştur. Somut bir varlık olarak,