Günümüz küresel ekonomisinde, ülkelerin rekabet gücünü ve sürdürülebilir kalkınmasını sağlamak için yüksek katma değerli üretim sektörlerine odaklanması büyük önem taşımaktadır. Bu sektörler, gelişmiş teknoloji, yenilikçi ürünler ve yüksek nitelikli iş gücü gerektirirken, aynı zamanda ekonomik büyümeyi, istihdamı ve ihracatı artırma potansiyeline sahiptir. Ancak, bu sektörlere giriş maliyetleri yüksek, riskler belirgin ve teknolojik gelişmeleri takip etmek zorlayıcı olduğundan, devlet desteği bu alanda kritik bir rol oynamaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkeler için, yüksek katma değerli üretim yatırımlarını teşvik etmek, ekonomik dönüşüm ve kalkınma hedeflerine ulaşmada hayati bir öneme sahiptir.
Dünya Bankası verilerine göre, yüksek gelirli ülkelerdeki katma değer oranı, düşük gelirli ülkelere kıyasla önemli ölçüde daha yüksektir. Bu durum, gelişmiş ülkelerin yüksek teknoloji ve bilgi yoğun sektörlerde daha fazla yatırım yapmasının ve bu sektörlerden daha fazla gelir elde etmesinin bir göstergesidir. Örneğin, Güney Kore’nin otomotiv sektöründeki başarısı, devletin sektörün gelişimine sağladığı güçlü destek ve teşvikler ile yakından ilgilidir. Benzer şekilde, Almanya’nın otomotiv ve makine sanayindeki liderliği de yıllar boyunca uygulanan kapsamlı bir sanayi politikasının sonucudur. Bu ülkelerin deneyimleri, devlet desteklerinin yüksek katma değerli üretim yatırımlarının büyümesi ve rekabet gücünün artırılması için ne kadar önemli olduğunu açıkça göstermektedir.
Ancak, devlet desteği sağlarken dikkat edilmesi gereken önemli noktalar da vardır. Destek mekanizmaları, verimliliği artırıcı, inovasyonu teşvik edici ve piyasa mekanizmalarını bozmayacak şekilde tasarlanmalıdır. Yanlış yönetilen veya hedef dışı kalan destekler, kaynakların israfına ve rekabetçi olmayan sektörlerin korunmasına yol açabilir. Bu nedenle, stratejik planlama ve şeffaflık, devlet desteklerinin etkinliğini ve sürdürülebilirliğini sağlamak için olmazsa olmazdır. Desteklerin hangi sektörlere, hangi kriterlere göre ve nasıl verileceğine dair net ve objektif kriterlerin belirlenmesi, kaynakların en verimli şekilde kullanılmasını ve istenen sonuçların elde edilmesini sağlayacaktır.
Bu çalışmada, yüksek katma değerli üretim yatırımları için devlet desteğinin farklı boyutlarını ele alacağız. Devlet desteklerinin çeşitli biçimlerini (vergi indirimleri, hibe programları, altyapı yatırımları, Ar-Ge destekleri vb.), etkinliklerini ve olası risklerini detaylı olarak inceleyeceğiz. Ayrıca, farklı ülkelerin deneyimlerini karşılaştırarak, başarılı ve başarısız politikaların nedenlerini analiz edeceğiz. Sonuç olarak, yüksek katma değerli üretim alanında sürdürülebilir bir büyüme için etkili ve verimli bir devlet destek politikası nasıl oluşturulmalıdır sorusuna cevap aramaya çalışacağız.
Yüksek Katma Değerli Üretim Yatırımları için Devlet Desteği
Devlet Destekleri ve Türleri
Türkiye’de yüksek katma değerli üretim yatırımlarını teşvik etmek amacıyla devlet tarafından çeşitli destek programları sunulmaktadır. Bu programların amacı, ülke ekonomisinin rekabet gücünü artırmak, istihdamı teşvik etmek ve teknolojik gelişmeyi hızlandırmaktır. Desteklerin türleri ve kapsamı, yatırımın sektörü, büyüklüğü ve teknolojik düzeyi gibi faktörlere bağlı olarak değişiklik göstermektedir.
Doğrudan finansal destekler, en yaygın devlet destek türlerinden biridir. Bunlar, hibeler, faiz destekli krediler ve düşük faizli kredi garantileri şeklinde olabilir. Örneğin, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yürütülen bazı programlar, yüksek teknoloji içeren üretim yatırımları için %50’ye varan hibe desteği sağlamaktadır. Bu hibeler, Ar-Ge faaliyetleri, makine alımı veya fabrika kurulumu gibi yatırım kalemlerini kapsayabilir. Ayrıca, Kalkınma Bankaları aracılığıyla sağlanan düşük faizli krediler, yatırımcıların finansman yükünü hafifletmeye yardımcı olur. 2022 yılı verilerine göre, bu kredilerden faydalanan firmaların sayısı %15 artış göstermiştir.
Dolaylı destekler ise, vergi indirimleri, gümrük muafiyetleri ve teşvik bölgelerinde yer alma gibi avantajlar sunar. Vergi indirimleri, kurumlar vergisi, KDV veya özel tüketim vergisi gibi vergilerde indirimler şeklinde olabilir. Özellikle Ar-Ge harcamaları yapan firmalar, bu indirimlerden önemli ölçüde faydalanmaktadır. Gümrük muafiyetleri ise, ithal edilen makine ve ekipmanlar için gümrük vergilerinin kaldırılması veya azaltılması anlamına gelir. Bu, yatırım maliyetlerini düşürerek rekabet gücünü artırır. Teşvik bölgelerinde yer alma, yatırımcılara ek vergi indirimleri, altyapı desteği ve eğitim olanakları gibi birçok avantaj sağlar. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde bulunan teşvik bölgeleri, bu avantajlardan en fazla faydalanan bölgeler arasında yer almaktadır.
Ar-Ge ve inovasyon destekleri, yüksek katma değerli üretim için kritik öneme sahiptir. Devlet, Ar-Ge merkezleri kurulmasına, patent alınmasına ve yeni teknolojilerin geliştirilmesine yönelik hibeler ve vergi indirimleri sağlamaktadır. Örneğin, TÜBİTAK tarafından yürütülen programlar, firmaların Ar-Ge projelerine finansal destek sağlamaktadır. Bu destekler, firmaların yenilikçi ürünler ve süreçler geliştirmelerini ve rekabet güçlerini artırmalarını hedeflemektedir. Son yıllarda, Ar-Ge harcamalarına yapılan devlet desteği önemli ölçüde artmıştır, bu da ülkenin inovasyon ekosisteminin güçlenmesine katkıda bulunmaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye’de yüksek katma değerli üretim yatırımlarını desteklemek için çeşitli ve kapsamlı devlet destek mekanizmaları mevcuttur. Bu desteklerden faydalanmak için, yatırımcıların ilgili bakanlıkların ve kurumların web sitelerinden güncel bilgileri takip etmeleri ve başvuru şartlarını yerine getirmeleri gerekmektedir. Destek programları ve başvuru süreçleri hakkında detaylı bilgi almak için ilgili kurumlarla iletişime geçmek önemlidir.
Yüksek Katma Değerli Sektörler
Türkiye’nin ekonomik kalkınması ve rekabet gücünün artırılması için yüksek katma değerli sektörlere yatırım yapmak elzemdir. Bu sektörler, düşük girdi maliyetleriyle yüksek çıktı ve kar marjı sağlayan, teknoloji yoğun ve inovasyona dayalı üretim süreçlerini içerir. Devletin bu sektörlere verdiği destek, ülke ekonomisinin dönüşümünde ve sürdürülebilir büyümesinde kritik bir rol oynar. Yüksek katma değerli üretim, sadece ekonomik büyümeyi değil, aynı zamanda istihdam kalitesini de artırarak nitelikli iş imkanları yaratır.
İleri teknoloji gerektiren sektörler, yüksek katma değerli üretimde öncü konumdadır. Örneğin, havacılık ve uzay sanayi, yüksek teknoloji gerektiren karmaşık üretim süreçleri ve uzmanlık gerektiren iş gücüyle yüksek katma değer yaratır. Bir diğer örnek ise biyoteknoloji ve ilaç sektörüdür. Bu sektörler, Ar-Ge yatırımlarına ve uzman personele büyük ölçüde bağımlı olup, yüksek kar marjlarıyla öne çıkar. Ayrıca, yenilenebilir enerji sektörü de giderek artan bir önem kazanmakta ve güneş enerjisi, rüzgar enerjisi ve hidrojen enerjisi gibi alanlarda yüksek katma değerli üretim potansiyeli sunmaktadır.
Gelişmiş imalat sektörleri de yüksek katma değer yaratma potansiyeline sahiptir. Örneğin, robotik ve otomasyon sistemleri üretimi, yapay zeka tabanlı çözümler ve 3D yazdırma teknolojileri, üretim süreçlerinin verimliliğini artırırken aynı zamanda yüksek katma değerli ürünler ortaya koymaktadır. Bu sektörler, uluslararası rekabet için kritik öneme sahiptir ve devlet desteğiyle daha da geliştirilebilir. Örneğin, Avrupa Birliği ülkelerinde gelişmiş imalat sektörlerine yapılan devlet destekleri, bu sektörlerin büyümesini ve rekabet gücünü önemli ölçüde artırmıştır. Türkiye’nin de benzer stratejiler geliştirerek bu sektörlerde daha fazla pay alması gerekmektedir.
Dijital dönüşüm, yüksek katma değerli sektörlerin gelişmesinde önemli bir faktördür. Yazılım geliştirme, e-ticaret, veri analitiği ve bulut bilişim gibi dijital sektörler, hem kendi içlerinde yüksek katma değer yaratmakta hem de diğer sektörlerin verimliliğini artırarak dolaylı olarak katma değeri yükseltmektedir. Örneğin, bir üretim şirketinin veri analitiği kullanarak üretim süreçlerini optimize etmesi, hem maliyetleri düşürür hem de ürün kalitesini artırarak katma değeri yükseltir. Bu nedenle, dijital dönüşümün desteklenmesi, yüksek katma değerli üretim yatırımları için de hayati önem taşır.
Sonuç olarak, yüksek katma değerli sektörlere yatırım, Türkiye’nin ekonomik kalkınması için stratejik bir önceliktir. Devlet desteği, bu sektörlerin büyümesini hızlandırarak istihdam yaratımını artırır, ihracatı teşvik eder ve ülkenin rekabet gücünü güçlendirir. Ancak, bu desteğin etkili olabilmesi için, stratejik planlama, Ar-Ge yatırımlarına öncelik verme ve nitelikli iş gücü yetiştirme gibi faktörlerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Akıllı ve hedefli bir devlet politikasıyla, Türkiye, yüksek katma değerli sektörlerde önemli bir oyuncu haline gelebilir.
Başvuru Süreci ve Şartları
Yüksek katma değerli üretim yatırımlarına yönelik devlet desteği programları, ülke ekonomisine önemli katkılar sağlamayı hedefleyen, oldukça rekabetçi ve detaylı başvuru süreçlerine sahiptir. Bu süreç, başvuru sahiplerinin proje önerilerinin niteliğine, finansal gücüne ve projenin ülke ekonomisine sağlayacağı faydalara göre değerlendirilir. Başvuru aşamalarının detaylı incelenmesi ve gerekli şartların eksiksiz yerine getirilmesi, destek alma olasılığını önemli ölçüde artırır.
Genellikle, başvuru süreci online bir platform üzerinden gerçekleştirilir. Başvuru sahipleri, ilgili kurumun (örneğin, Kalkınma Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı gibi) internet sitesinden gerekli başvuru formlarını ve eklerini indirirler. Bu formlar, projenin detaylı bir şekilde açıklanmasını, maliyet analizini, pazar araştırmasını, üretim planını ve çevresel etki değerlendirmesini içerir. Örneğin, 2023 yılında yapılan bir araştırmaya göre, başvuruların %40’ı eksik belge sunulması nedeniyle reddedilmiştir. Bu nedenle, tüm belgelerin eksiksiz ve doğru bir şekilde hazırlanması hayati önem taşır.
Başvuru şartları, desteklenecek sektörlere, yatırım tutarına ve projenin inovasyon düzeyine göre değişiklik gösterir. Yüksek teknoloji içeren, ihracat odaklı ve katma değeri yüksek projeler genellikle öncelikli kabul edilir. Örneğin, yenilenebilir enerji kaynakları, biyoteknoloji, ileri malzemeler ve dijital dönüşüm alanlarındaki projeler, daha yüksek destek alma olasılığına sahiptir. Bazı programlar, belirli bir minimum yatırım tutarını şart koşarken, bazıları ise işletmenin büyüklüğü veya çalışan sayısı gibi kriterlere odaklanır. Ayrıca, projenin yerli üretimi desteklemesi, istihdam yaratması ve sürdürülebilirlik prensiplerine uygun olması da önemli değerlendirme kriterleridir.
Başvuru değerlendirme süreci, uzmanlardan oluşan bir komisyon tarafından gerçekleştirilir. Komisyon, başvuruları niteliksel ve niceliksel kriterlere göre değerlendirir. Bu değerlendirme, projenin ekonomik ve sosyal faydalarını, uygulanabilirliğini, risklerini ve sürdürülebilirliğini kapsar. Değerlendirme sürecinin sonucunda, başvurular desteklenebilir, desteklenemez veya ek belge istenerek yeniden değerlendirilmeye alınabilir. Desteklenen projeler, belirli bir hibe oranı veya faiz desteği ile desteklenir. Destek miktarı, projenin büyüklüğü, potansiyel faydaları ve riskleri dikkate alınarak belirlenir. Örneğin, 2022 yılında devlet desteği alan projelerin ortalama hibe oranı %35 olmuştur.
Sonuç olarak, yüksek katma değerli üretim yatırımları için devlet desteği programlarına başvurmak, kapsamlı bir hazırlık ve detaylı bir başvuru süreci gerektirir. Başvuru sahiplerinin, ilgili kurumun web sitesini dikkatlice incelemeleri, şartları ve süreçleri tam olarak anlamaları ve eksiksiz bir başvuru hazırlamaları büyük önem taşır. Profesyonel destek alma, başvuru sürecinin başarıyla tamamlanması için oldukça faydalı olabilir.
Yüksek Katma Değerli Üretim Yatırımları için Devlet Desteği
Uygunluk Kriterleri ve Önekler
Devlet, ekonomik büyümeyi teşvik etmek ve katma değerli üretimi artırmak amacıyla çeşitli sektörlere yönelik yatırım teşvikleri sunmaktadır. Bu teşviklerden yararlanabilmek için belirli uygunluk kriterlerini karşılamak gerekmektedir. Bu kriterler, yatırımın türü, gerçekleştirileceği sektör, yaratacağı istihdam, kullanılan teknoloji ve çevresel etkileri gibi faktörleri kapsamaktadır. Uygunluk kriterleri, ilgili bakanlık ve kurumların yayınladığı yönetmelik ve tebliğlerde detaylı olarak açıklanmaktadır. Bu kriterler zaman zaman güncellendiğinden, en güncel bilgilere ulaşmak için resmi kaynakları takip etmek önemlidir.
Yüksek katma değerli üretim yatırımları genellikle, gelişmiş teknoloji kullanımı, Ar-Ge faaliyetlerine önem verilmesi ve nitelikli iş gücü istihdamı gibi özellikleriyle karakterizedir. Örneğin, ileri malzeme teknolojileri, biyoteknoloji, yenilenebilir enerji ve uzay teknolojileri gibi sektörlerdeki yatırımlar genellikle öncelikli olarak değerlendirilmektedir. Bu sektörler, hem yüksek teknoloji kullanımı hem de ülke ekonomisine önemli katkılar sağlama potansiyeline sahip olmaları nedeniyle devlet tarafından desteklenmektedir. Örneğin, 2022 yılında Türkiye’de yenilenebilir enerji sektörüne yapılan yatırımların %15’i devlet desteklerinden yararlanmıştır. Bu da yaklaşık 5 milyar TL’lik bir desteği ifade etmektedir.
Uygunluk kriterleri arasında, yatırımın belirli bir büyüklüğü aşması, belirli bir sayıda istihdam yaratması, ihracat odaklı olması ve çevresel standartlara uygun olması gibi şartlar yer alabilir. Örneğin, bir tekstil fabrikasının modernizasyon yatırımı, yeni teknolojiler kullanarak üretim verimliliğini artırıyor ve ihracat kapasitesini yükseltiyorsa devlet desteği alma olasılığı daha yüksektir. Ancak, aynı yatırım sadece yerel pazara yönelik ise ve çevresel standartlara uymuyorsa destek alma olasılığı düşüktür. Bu nedenle, yatırımcıların başvurmadan önce uygunluk kriterlerini dikkatlice incelemeleri ve projenin bu kriterlere uygunluğunu sağlamaları büyük önem taşımaktadır.
Örnekler vermek gerekirse; bir otomotiv firması, elektrikli araç üretimine yönelik yaptığı yatırım için devlet desteği alabilir. Bu yatırım, hem yenilenebilir enerji kullanımını teşvik eder hem de yüksek teknoloji kullanımı sayesinde ülke ekonomisine önemli katkılar sağlar. Benzer şekilde, bir ilaç firması, yeni ilaçların Ar-Ge çalışmaları için devlet desteğinden yararlanabilir. Bu tür yatırımlar, ülkenin teknolojik kapasitesini artırır ve sağlık sektörüne önemli katkılar sağlar. Ancak, düşük teknolojili ve düşük katma değerli üretim yapan bir işletmenin devlet desteği alma olasılığı oldukça düşüktür.
Sonuç olarak, yüksek katma değerli üretim yatırımları için devlet desteği, ülke ekonomisinin sürdürülebilir büyümesi için hayati öneme sahiptir. Ancak, bu desteklerden yararlanabilmek için belirli uygunluk kriterlerini karşılamak gerekmektedir. Yatırımcıların, başvuru yapmadan önce ilgili kurumların yayınladığı yönetmelikleri dikkatlice incelemeleri ve projelerinin bu kriterlere uygunluğunu sağlamaları gerekmektedir. Bu sayede, hem yatırımcılar hem de ülke ekonomisi, devlet desteklerinden maksimum faydayı sağlayabilir.
Yüksek Katma Değerli Üretim Yatırımları için Devlet Desteği
Destek Miktarları ve Ödeme Planı
Türkiye’de yüksek katma değerli üretim yatırımlarını teşvik etmek amacıyla devlet tarafından sağlanan destekler, yatırımın türüne, büyüklüğüne ve sektöre göre değişiklik göstermektedir. Bu destekler, hibe, faiz desteği, vergi indirimi ve garanti gibi farklı şekillerde sunulabilmektedir. Destek miktarları ve ödeme planları ise ilgili kurumların yayınladığı kılavuzlar ve yönetmelikler çerçevesinde belirlenmektedir. Örneğin, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yürütülen bazı programlar %50’ye varan hibe desteği sağlarken, diğerleri düşük faizli kredi olanakları sunmaktadır.
Hibe destekleri genellikle Ar-Ge ve inovasyon odaklı projeler, yeşil teknolojiler ve ileri üretim teknolojilerine yönelik yatırımlar için verilmektedir. Hibe miktarı, projenin bütçesi, beklenen ekonomik etkisi ve istihdam yaratma potansiyeli gibi faktörlere bağlı olarak değişmektedir. Örneğin, 2023 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın açıkladığı bir programa göre, 5 milyon TL‘ye kadar olan yatırımlar için %40, 5-10 milyon TL arası yatırımlar için %30 ve 10 milyon TL üzerindeki yatırımlar için %20 oranında hibe desteği sağlanmıştır. Bu oranlar, projenin niteliğine göre daha da artabilir.
Faiz desteği ise, yatırımcıların düşük faiz oranlarıyla kredi kullanmalarını sağlayarak maliyetlerini düşürmeyi hedefler. Bu destek, genellikle Kalkınma Bankaları ve kamu bankaları aracılığıyla sağlanır. Faiz desteğinin oranı ve süresi, projenin risk profili ve sektörü gibi faktörlere bağlı olarak belirlenir. Örneğin, bir tekstil fabrikasının modernizasyon yatırımı için 5 yıllık vadeli bir kredide %5’lik bir faiz desteği sağlanabilirken, yüksek teknoloji gerektiren bir proje için bu oran %8’e kadar çıkabilir. Kredi tutarı da projenin maliyetine ve yatırımcının kendi öz sermayesine bağlıdır.
Vergi indirimleri, yatırımın amortisman süresini kısaltarak veya kurumlar vergisinde indirim sağlayarak yatırımcının vergi yükünü hafifletmeyi amaçlar. Bu indirimler, genellikle belirli sektörler veya teknolojiler için uygulanır. Örneğin, yenilenebilir enerji yatırımları için vergi indirimleri daha yüksek olabilir. Vergi indirimlerinin oranı ve uygulanma süresi, ilgili mevzuata göre belirlenir ve yıldan yıla değişiklik gösterebilir.
Devlet garantileri ise, yatırımcıların kredi temin etmelerini kolaylaştırmak için kullanılır. Yatırımcı, bankaya devlet tarafından garantili bir kredi başvurusunda bulunur ve banka, devlet garantisinin varlığı nedeniyle daha düşük risk altında kredi onayı verir. Bu, özellikle yüksek riskli kabul edilen projeler için önemli bir destek mekanizmasıdır. Garanti oranı, projenin risk seviyesine göre değişir ve genellikle %50 ile %80 arasında değişmektedir.
Sonuç olarak, yüksek katma değerli üretim yatırımları için devlet desteği, yatırımcılara önemli avantajlar sağlamaktadır. Ancak, bu desteklerden yararlanmak için, ilgili kurallar ve şartlar dikkatlice incelenmeli ve başvuru süreçleri eksiksiz bir şekilde tamamlanmalıdır. Destek miktarları ve ödeme planları hakkında detaylı bilgi almak için ilgili bakanlıkların ve kuruluşların web siteleri ziyaret edilmelidir.
Bu çalışma, yüksek katma değerli üretim yatırımları için devlet desteğinin önemini ve etkisini kapsamlı bir şekilde incelemiştir. Araştırmamız, devlet teşviklerinin, özellikle Ar-Ge harcamalarına yönelik desteklerin, teknoloji transferinin kolaylaştırılmasının ve nitelikli iş gücü yetiştirilmesine yapılan yatırımların, yüksek katma değerli üretim sektörlerinin büyümesi ve rekabet gücünün artması için kritik bir rol oynadığını ortaya koymuştur. Çalışmada ele alınan çeşitli devlet destek mekanizmaları ve bunların uygulamada karşılaştığı zorluklar, politika yapıcılar için önemli bir veri tabanı oluşturmaktadır.
Analizlerimiz, verimlilik artışı, ihracat kapasitesinin genişlemesi ve yeni istihdam olanaklarının yaratılması gibi olumlu sonuçların, uygun şekilde tasarlanmış ve uygulanmış devlet destek programları ile elde edilebileceğini göstermiştir. Ancak, desteklerin etkinliğinin, şeffaflık, hesap verebilirlik ve hedef odaklılık gibi faktörlere bağlı olduğu da bir gerçektir. Yanlış hedeflenen veya yetersiz izlenen destekler, kaynakların israfına ve istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle, devlet destek programlarının sürekli değerlendirilmesi ve iyileştirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Gelecek trendlere baktığımızda, yapay zeka, robotik ve dijitalleşme gibi teknolojilerin yüksek katma değerli üretimde giderek daha önemli bir rol oynayacağı öngörülmektedir. Devletlerin, bu teknolojik gelişmelere uyum sağlamak ve geleceğin üretim teknolojilerine yatırım yapmak için stratejik destek programları geliştirmeleri gerekmektedir. Ayrıca, yeşil dönüşüm ve sürdürülebilir üretim konularının önemi artmaktadır. Devletler, çevre dostu teknolojilere yönelik teşvikleri artırarak ve iklim değişikliğiyle mücadeleye odaklanan politikalar geliştirerek, yüksek katma değerli ve sürdürülebilir bir üretim ekosisteminin oluşmasına katkıda bulunabilirler.
Sonuç olarak, yüksek katma değerli üretim yatırımları için akıllı ve hedef odaklı devlet destekleri, ülkelerin ekonomik rekabet gücünü artırmak ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için vazgeçilmezdir. Gelecekte, uluslararası iş birliği ve bilgi paylaşımının önemi daha da artacak, ülkelerin en iyi uygulamaları benimseyerek daha etkin ve etkili destek politikaları geliştirmelerine olanak tanıyacaktır. Bu araştırmanın sonuçlarının, politika yapıcılar ve ilgili paydaşlar için bilgilendirici ve yol gösterici bir kaynak olmasını umuyoruz.