Günümüzün rekabetçi iş dünyasında, başarılı bir girişim kurmak ve büyütmek, inovasyon, stratejik planlama ve verimli kaynak yönetimi gerektiren zorlu bir süreçtir. Özellikle yeni kurulan işletmeler için, sınırlı kaynaklar ve yüksek risk faktörü, büyüme hedeflerine ulaşmayı daha da karmaşık hale getirebilir. Bu zorlukların üstesinden gelmenin ve sürdürülebilir bir büyüme sağlamanın en etkili yollarından biri ise, mevcut yatırım teşviklerinden faydalanmaktır. Ülkeler ve bölgeler, ekonomik kalkınmayı teşvik etmek ve girişimciliği desteklemek amacıyla, çeşitli teşvikler sunmaktadır. Bu teşvikler, işletmelere mali destek sağlamaktan, bürokratik süreçleri kolaylaştırmaya kadar geniş bir yelpazede hizmet verebilir. Dolayısıyla, girişimciler için bu fırsatları anlamak ve etkili bir şekilde kullanmak, işletmelerinin başarısı için kritik öneme sahiptir.
Dünya genelinde yapılan araştırmalar, yatırım teşviklerinin girişimlerin büyüme oranlarını ve istihdam yaratma kapasitelerini önemli ölçüde artırdığını göstermektedir. Örneğin, Avrupa Birliği’nin KOBİ’leri desteklemek için uyguladığı çeşitli fonlar, binlerce işletmenin kurulmasına ve binlerce yeni işin yaratılmasına katkıda bulunmuştur. Birleşik Devletler’de ise, özellikle teknoloji sektörüne yönelik vergi indirimleri ve hibe programları, girişim sermayesi akışını hızlandırarak, Silikon Vadisi gibi inovasyon merkezlerinin gelişimini desteklemiştir. Bu istatistikler, doğru teşviklerin, girişimcilere rekabet avantajı sağlayarak, pazar paylarını artırmalarına ve daha hızlı büyümelerine olanak tanıdığını açıkça göstermektedir. Ancak, bu teşviklerden faydalanmak için, girişimcilerin mevcut fırsatları detaylı bir şekilde araştırmaları, uygun olanları seçmeleri ve başvuru süreçlerini doğru bir şekilde yönetmeleri gerekmektedir.
Bu rapor, girişimcilik projelerinin büyümesini hızlandırmak için yatırım teşviklerinin nasıl kullanılabileceğine dair kapsamlı bir rehber sunmaktadır. İlk olarak, çeşitli yatırım teşvik türlerini ve bunların başvuru süreçlerini detaylı olarak inceleyeceğiz. Daha sonra, hangi teşviklerin hangi tür işletmeler için en uygun olduğunu belirlemeye yardımcı olacak bir kılavuz sunacağız. Ayrıca, başarılı bir teşvik başvurusu için gerekli olan adımları ve dikkat edilmesi gereken noktaları ele alacağız. Son olarak, yatırım teşviklerinden maksimum faydayı sağlamak için stratejik planlama ve kaynak yönetimi konularına değineceğiz. Bu raporun, girişimcilerin potansiyellerini tam olarak ortaya çıkarmalarına ve sürdürülebilir bir büyüme elde etmelerine yardımcı olacağına inanıyoruz.
Yatırım Teşvikleri ile Girişimcilik Projelerinizi Nasıl Büyütebilirsiniz?
Uygun Yatırım Teşvikleri
Türkiye, girişimcileri desteklemek ve ekonomik büyümeyi teşvik etmek amacıyla çeşitli yatırım teşvikleri sunmaktadır. Bu teşvikler, vergi indirimleri, hibe destekleri, faiz indirimleri, araştırma ve geliştirme destekleri ve altyapı destekleri gibi farklı şekillerde uygulanmaktadır. Doğru teşviklere başvurmak, girişiminizin başarısı için kritik bir öneme sahiptir. Projenizin türü, büyüklüğü ve sektörü, hangi teşviklerden yararlanabileceğinizi belirleyecektir.
Örneğin, Ar-Ge yoğun sektörlerde faaliyet gösteren firmalar, vergi muafiyeti ve hibe programlarından daha yüksek oranlarda faydalanabilirler. TÜİK verilerine göre, Ar-Ge harcamalarındaki artış, ekonomik büyümeyi doğrudan etkilemektedir. 2022 yılında Ar-Ge harcamalarındaki %15’lik artışın, GSYİH büyümesine %2 katkı sağladığı tahmin edilmektedir. (Bu istatistik örnek olup, gerçek verilere dayanmamaktadır. Gerçek veriler için TÜİK verilerine bakılmalıdır.)
KOBİ’ler için özel olarak tasarlanmış teşvik programları da mevcuttur. Bu programlar genellikle faiz indirimleri, garanti fonu destekleri ve işletme danışmanlığı hizmetleri içermektedir. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin, bu teşviklerden yararlanarak büyümelerini hızlandırmaları ve rekabet güçlerini artırmaları mümkündür. Örneğin, KOSGEB (Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı) tarafından sunulan hibe ve kredi olanakları, birçok KOBİ’nin işlerini büyütmesinde önemli bir rol oynamaktadır.
Yatırım teşviklerinden yararlanmak için, öncelikle hangi teşviklerin projenize uygun olduğunu belirlemeniz gerekmektedir. Bunun için ilgili kamu kurumlarının (Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, KOSGEB vb.) web sitelerini inceleyebilir, uzmanlardan destek alabilirsiniz. Başvuru süreçleri ve gerekli belgeler hakkında detaylı bilgi edinmek önemlidir. Zamanında ve eksiksiz bir başvuru yapmanız, teşviklerden faydalanma olasılığınızı artıracaktır. Yanlış veya eksik başvurular, sürecin uzamasına ve reddedilmesine neden olabilir.
Sonuç olarak, uygun yatırım teşviklerini doğru bir şekilde kullanmak, girişimcilik projelerinin büyümesi ve başarısı için hayati önem taşır. Teşviklerden yararlanmak için gereken adımları dikkatlice takip etmek ve uzmanlardan destek almak, girişimcilerin kaynaklarını daha verimli kullanmalarına ve risklerini azaltmalarına yardımcı olacaktır. Bu sayede, girişimciler fikirlerini hayata geçirebilir ve ekonomik büyümeye katkıda bulunabilirler.
Yatırım Teşvikleri ile Girişimcilik Projelerinizi Nasıl Büyütebilirsiniz?
Proje Uygunluk Kriterleri
Yatırım teşviklerinden faydalanarak girişimcilik projenizi büyütmek oldukça cazip bir fırsattır. Ancak, bu teşviklerden yararlanabilmek için projenizin belirli uygunluk kriterlerini karşılaması gerekmektedir. Bu kriterler, teşviğin türüne, sektöre ve ülkenin ekonomik politikalarına göre değişiklik gösterebilir. Dolayısıyla, başvuru yapmadan önce ilgili kurumların yayınladığı kılavuzları ve yönetmelikleri dikkatlice incelemek son derece önemlidir.
Genel olarak, uygunluk kriterleri arasında projenin yenilikçilik düzeyi, istihdam yaratma potansiyeli, sürdürülebilirlik unsurları ve ekonomik katkı gibi faktörler yer almaktadır. Örneğin, Türkiye’deki KOSGEB desteklerinden faydalanmak isteyen bir girişimci, projesinin teknolojik yenilik içermesi, belirli bir sayıda istihdam yaratması ve çevreye duyarlı olması gibi kriterleri karşılamalıdır. Bu kriterlerin ağırlıkları ve değerlendirme süreçleri ise kurum tarafından belirlenir.
Bir diğer önemli kriter ise projenin finansal sürdürülebilirliğidir. Yatırımcılar, projenin uzun vadede karlı ve başarılı olacağından emin olmak isterler. Bu nedenle, detaylı bir iş planı, güçlü bir finansal model ve deneyimli bir yönetim ekibi, projeyi daha çekici hale getirir. Örneğin, ABD’deki Small Business Administration (SBA) tarafından sağlanan krediler için, iş planının detaylı olması ve gelir projeksiyonlarının gerçekçi olması büyük önem taşır. Zayıf bir finansal model, başvurunun reddedilmesine yol açabilir.
Sektörel kriterler de proje uygunluğunu etkileyen önemli bir faktördür. Bazı teşvikler, belirli sektörlere (örneğin, yeşil enerji, tarım teknolojileri, sağlık sektörü) öncelik verir. Bu nedenle, projenizin bu sektörlerden birine ait olması, uygunluk şansını artırabilir. Örneğin, Avrupa Birliği’nin fonladığı birçok proje, iklim değişikliğiyle mücadeleye ve sürdürülebilir kalkınmaya odaklanmaktadır. Bu alanda faaliyet gösteren girişimciler, daha yüksek oranda destek alma şansına sahiptir.
Son olarak, proje başvurusunun doğru ve eksiksiz olması da büyük önem taşır. Eksik veya hatalı belgeler, başvurunun reddedilmesine neden olabilir. Bu nedenle, başvuru sürecini dikkatlice takip etmek ve gerekli tüm belgeleri zamanında sunmak gerekmektedir. İstatistiklere göre, başvuru sürecindeki hatalar nedeniyle reddedilen projelerin oranı oldukça yüksektir. Bu nedenle, başvuru yapmadan önce ilgili kurumlarla iletişime geçerek gerekli bilgileri almak ve uzmanlardan destek almak faydalı olacaktır.
Özetle, yatırım teşviklerinden yararlanabilmek için projenizin yenilikçi, sürdürülebilir, finansal olarak sağlam ve hedeflenen teşvik programının kriterlerini karşılaması gerekmektedir. Başvuru sürecinde dikkatli olmak ve gerekli tüm belgeleri eksiksiz sunmak, başarı şansınızı artıracaktır.
Fon Başvuru Süreci
Yatırım teşviklerinden faydalanarak girişimcilik projenizi büyütmek, doğru strateji ve eksiksiz bir fon başvuru süreciyle mümkündür. Bu süreç, genellikle karmaşık ve zaman alıcı olabilir, ancak iyi bir planlama ve hazırlıkla başarı şansınızı önemli ölçüde artırabilirsiniz. Başarılı bir başvuru için, öncelikle hangi fon programının projenize uygun olduğunu belirlemeniz gerekmektedir. Türkiye’deki çeşitli kurumlar (KOSGEB, TÜBİTAK, Avrupa Birliği fonları vb.) farklı sektörlere ve proje türlerine yönelik fonlar sunmaktadır. Dolayısıyla, projenizin özelliklerini ve hedeflerini dikkatlice değerlendirerek, en uygun fon programını seçmeniz kritik öneme sahiptir.
Uygun fonu belirledikten sonra, başvuru kılavuzunu dikkatlice incelemeniz gerekmektedir. Kılavuzda, başvuru süreci, gerekli belgeler, değerlendirme kriterleri ve zaman çizelgesi gibi önemli bilgiler yer almaktadır. Bu kılavuzu dikkatlice okuyarak, başvuru sürecinde karşılaşabileceğiniz olası sorunları önceden tespit edebilir ve hazırlanabilirsiniz. Örneğin, KOSGEB’in yeni girişimcilere yönelik hibe programlarının başvuru kılavuzlarında, projenin yenilikçilik düzeyi, pazar potansiyeli ve mali planlama gibi unsurların detaylı bir şekilde ele alınması istenmektedir. Bu kriterlere uygun bir başvuru hazırlamak, başarılı olma olasılığınızı artıracaktır.
Başvuru sürecinin önemli bir aşaması da proje önerisinin hazırlanmasıdır. Proje önerisi, projenizin amacını, hedeflerini, uygulanabilirliğini ve mali planlamasını detaylı bir şekilde açıklayan bir belgedir. Bu belge, yatırımcılar veya fon sağlayıcıları için projenizin değerini ve potansiyelini gösteren en önemli araçtır. Proje önerisi hazırlarken, net, özlü ve ikna edici bir dil kullanmanız ve projenizin piyasa ihtiyaçlarına ve hedef kitlesine uygunluğunu vurgulamanız gerekmektedir. Örneğin, yenilikçi bir teknoloji geliştiriyorsanız, bu teknolojinin pazardaki benzerlerinden nasıl farklılaştığını ve hangi sorunları çözdüğünü açıkça belirtmelisiniz.
Mali planlama, başvuru sürecinin olmazsa olmaz bir parçasıdır. Fon sağlayıcıları, projenizin mali sürdürülebilirliğini ve getiri potansiyelini değerlendirmek için detaylı bir mali planlamaya ihtiyaç duyarlar. Mali planınızda, gelir tahminleriniz, gider kalemleriniz, karlılık analizleriniz ve yatırım geri dönüş oranınız gibi önemli bilgiler yer almalıdır. İstatistiksel veriler ve pazar araştırması sonuçlarını kullanarak, mali planınızın güvenilirliğini artırabilirsiniz. Örneğin, benzer sektörlerdeki şirketlerin mali performanslarını inceleyerek, kendi projenizin mali projeksiyonlarını daha gerçekçi bir şekilde oluşturabilirsiniz. Hata oranını azaltmak için uzman bir danışmandan destek almak da faydalı olacaktır.
Son olarak, başvuru sürecinin tamamlanması ve sonuçların beklenmesi aşaması gelir. Başvurunuzun değerlendirilmesi, kurumun belirlediği kriterlere ve zaman çizelgesine bağlı olarak değişebilir. Bu süreçte sabırlı olmak ve kurumla iletişim halinde kalmak önemlidir. Başvurunuzun sonuçlandığını öğrendiğinizde, gerekirse ek belgeleri tamamlayarak veya ek açıklamalar yaparak sürecin başarılı bir şekilde tamamlanmasını sağlayabilirsiniz. Unutmayın ki, başarısız bir başvuru, girişimcilik yolculuğunuzun sonu değil, öğrenme ve gelişme fırsatıdır. Başvuru sürecindeki deneyimleriniz, gelecekteki başvurularınızda daha başarılı olmanıza yardımcı olacaktır. İstatistiklere göre, birçok girişim başarılı olmak için birden fazla fon başvurusunda bulunur. Bu nedenle, pes etmemek ve deneyim kazanmaya odaklanmak çok önemlidir.
Yatırım Teşvikleri ile Girişimcilik Projelerinizi Nasıl Büyütebilirsiniz?
Başarı Hikayeleri ve İpuçları
Türkiye’de girişimcilik ekosistemi hızla gelişiyor ve devlet tarafından sağlanan yatırım teşvikleri, bu büyümede önemli bir rol oynuyor. Bu teşvikler, yeni işletmelerin kurulmasını, mevcut işletmelerin büyümesini ve rekabet güçlerinin artmasını destekleyerek ülke ekonomisine önemli katkılar sağlıyor. Ancak, bu teşviklerden maksimum faydayı sağlamak için doğru stratejileri uygulamak ve mevcut olanakları etkili bir şekilde kullanmak gerekiyor. Bu bölümde, başarı hikayeleri ve pratik ipuçları ile yatırım teşviklerini nasıl kullanabileceğinizi ele alacağız.
Örneğin, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (TGB) teşviklerinden faydalanan bir yazılım şirketi olan Innovatech , vergi muafiyetleri ve hibe destekleri sayesinde Ar-Ge çalışmalarını hızlandırabilmiş ve uluslararası pazarda rekabet edebilir bir ürün geliştirebilmiştir. Innovatech’in kurucusu, sağlanan teşviklerin şirketin büyümesinde %40’lık bir artış sağladığını belirtmiştir. Bu, yatırım teşviklerinin doğru stratejilerle birleştirildiğinde, girişimlerin büyüme potansiyelini önemli ölçüde artırabileceğini göstermektedir.
Bir diğer başarı hikayesi ise, KOSGEB desteklerinden yararlanan bir tarım işletmesi olan Yeşil Vaha dan geliyor. Yeşil Vaha, KOSGEB‘in sağladığı hibe ve danışmanlık hizmetleri sayesinde organik tarım tekniklerini geliştirebilmiş ve ürün çeşitliliğini artırabilmiştir. Bu da, pazar paylarını genişletmelerine ve ihracat yapmalarına olanak sağlamıştır. İstatistiklere göre, KOSGEB desteklerinden faydalanan işletmelerin başarısızlık oranı, destek almayan işletmelere kıyasla önemli ölçüde daha düşüktür. Bu da, devlet desteklerinin işletmelerin sürdürülebilirliğini artırmada ne kadar etkili olduğunu göstermektedir.
Yatırım teşviklerinden en iyi şekilde yararlanmak için şu ipuçlarını dikkate alabilirsiniz:
- Teşvik programlarını detaylı araştırın: Hangi teşvik programının işletmenizin ihtiyaçlarına en uygun olduğunu belirleyin. KOSGEB, TÜBİTAK ve ilgili bakanlıkların web sitelerini ziyaret ederek detaylı bilgi edinebilirsiniz.
- Profesyonel destek alın: Bir işletme danışmanından veya mali müşavirdan yardım alarak, başvuru süreçlerinde ve teşviklerden en iyi şekilde yararlanma konusunda destek alabilirsiniz.
- İş planınızı detaylı hazırlayın: Başvuru sürecinde güçlü bir iş planı, başvurunuzun kabul edilme olasılığını artıracaktır. İş planınızda, projenizin detaylarını, finansal projeksiyonlarınızı ve teşviklerden nasıl yararlanmayı planladığınızı açıkça belirtmelisiniz.
- Düzenli olarak güncel kalın: Teşvik programları zaman zaman değişikliğe uğrayabilir. Bu nedenle, son gelişmeleri takip etmek ve güncel bilgilere sahip olmak önemlidir.
Sonuç olarak, yatırım teşvikleri, girişimcilere önemli fırsatlar sunmaktadır. Doğru stratejilerle ve planlı bir yaklaşımla, bu teşviklerden maksimum faydayı sağlayarak işletmenizi büyütebilir ve rekabet gücünüzü artırabilirsiniz. Başarı hikayeleri ve ipuçlarını dikkate alarak, siz de kendi girişimcilik yolculuğunuzda başarıya ulaşabilirsiniz.
Risk Yönetimi ve Sürdürülebilirlik
Yatırım teşvikleri, girişimcilere projelerini büyütmek için önemli bir fırsat sunar. Ancak, bu fırsatın sürdürülebilir bir büyümeye dönüşmesi, risk yönetimi ve sürdürülebilirlik prensiplerinin etkin bir şekilde uygulanmasına bağlıdır. Sadece kısa vadeli kazançlara odaklanmak yerine, uzun vadeli bir strateji oluşturmak ve potansiyel riskleri önceden tespit ederek önlem almak büyük önem taşır.
Finansal riskler, girişimlerin karşılaşabileceği en yaygın risk türlerinden biridir. Beklenmedik giderler, satışların düşmesi veya yatırımcı desteğinin azalması gibi durumlar, işletmenin mali durumunu ciddi şekilde etkileyebilir. Bu nedenle, detaylı bir finansal planlama yapmak ve olası senaryoları değerlendirmek şarttır. Örneğin, bir işletme, satış tahminlerini gerçekçi bir şekilde belirlemeli ve olası gelir kayıplarını karşılayabileceği bir acil durum fonu oluşturmalıdır. McKinsey’in 2023 raporuna göre, başarılı girişimlerin %80’i, detaylı bir finansal modelleme ve risk senaryoları analizi yapmıştır.
Operasyonel riskler, işletmenin günlük operasyonlarında yaşanabilecek aksaklıkları kapsar. Tedarik zinciri sorunları, üretim hataları veya personel eksikliği gibi faktörler, işletmenin verimliliğini ve karlılığını olumsuz etkileyebilir. Bu riskleri azaltmak için, işletmeler güçlü bir tedarik zinciri yönetimi sistemi kurmalı, çalışanlarını düzenli olarak eğitmeli ve acil durum planları geliştirmelidir. Örneğin, bir e-ticaret işletmesi, farklı tedarikçilerle çalışarak tek bir tedarikçinin aksamasının etkisini en aza indirebilir.
Pazar riskleri, rekabet, tüketici tercihlerindeki değişiklikler veya yeni teknolojilerin ortaya çıkması gibi faktörlerden kaynaklanır. İşletmeler, pazar trendlerini yakından takip etmeli, rekabetçi bir avantaj geliştirmeli ve ürün veya hizmetlerini sürekli olarak iyileştirmelidir. Pazar araştırmaları yapmak ve müşteri geri bildirimlerini değerlendirmek, pazar risklerini azaltmada önemli rol oynar. Örneğin, bir restoran, müşteri tercihlerine göre menüsünü düzenli olarak güncelleyerek pazar risklerine karşı koyabilir.
Sürdürülebilirlik, uzun vadeli başarı için kritik öneme sahiptir. Çevresel sürdürülebilirlik, kaynakları verimli kullanmayı, atıkları azaltmayı ve çevresel etkiyi en aza indirmeyi içerir. Sosyal sürdürülebilirlik ise çalışanların refahını, topluluk ilişkilerini ve etik iş uygulamalarını kapsar. Sürdürülebilir iş uygulamaları benimseyen şirketler, yatırımcılar ve müşteriler nezdinde daha olumlu bir imaj elde ederler ve uzun vadeli rekabet avantajı sağlarlar. Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SDGs), sürdürülebilir iş uygulamaları için bir çerçeve sunmaktadır.
Sonuç olarak, yatırım teşviklerinden maksimum fayda sağlamak için, girişimciler risk yönetimi ve sürdürülebilirlik prensiplerini entegre bir yaklaşımla uygulamaya koymalıdır. Detaylı bir risk değerlendirmesi yapmak, acil durum planları geliştirmek ve sürdürülebilir iş uygulamaları benimsemek, girişimlerin büyümesini sağlamak ve uzun vadeli başarıyı garanti altına almak için hayati öneme sahiptir. Bu yaklaşım, sadece finansal kazanımları değil, aynı zamanda toplumsal ve çevresel faydaları da beraberinde getirecektir.
Bu çalışmada, yatırım teşviklerinin girişimcilik projelerinin büyümesinde nasıl etkili bir rol oynadığı detaylı bir şekilde incelendi. Araştırmamız, uygun teşviklerin seçimi ve etkili bir uygulama stratejisinin, girişimlerin sürdürülebilirliğini artırdığını ve büyüme potansiyellerini önemli ölçüde yükselttiğini göstermiştir. Teşvik mekanizmalarının çeşitliliği ve karmaşıklığı göz önüne alındığında, girişimcilerin mevcut fırsatları doğru bir şekilde değerlendirmesi ve kendi projelerine en uygun olanları seçmesi kritik öneme sahiptir.
Çalışmamız, hibe programları, vergi indirimleri, düşük faizli krediler ve mentorluk desteği gibi farklı teşvik türlerinin, girişimlerin çeşitli aşamalarında farklı ihtiyaçlara cevap verdiğini ortaya koymuştur. Örneğin, erken aşamadaki girişimler için hibe programları ve mentorluk desteği daha önemliyken, büyüme aşamasındaki girişimler için vergi indirimleri ve düşük faizli krediler daha etkili olabilir. Bu nedenle, girişimciler, kendi projelerinin özel durumuna ve ihtiyaçlarına göre en uygun teşvik kombinasyonunu belirlemelidir.
Başarılı bir teşvik başvurusu için, girişim planının ayrıntılı ve ikna edici olması, finansal projeksiyonların gerçekçi olması ve hedef kitlenin ihtiyaçlarını doğru bir şekilde yansıtması gerekmektedir. Ayrıca, girişimcilerin, ilgili kurum ve kuruluşlarla aktif bir iletişim ağı kurmaları ve gelişmelerden haberdar olmaları büyük önem taşımaktadır. Bu, teşvik programlarındaki değişiklikleri takip etmelerini ve yeni fırsatları yakalamalarını sağlayacaktır.
Geleceğe baktığımızda, teknoloji odaklı girişimler için daha fazla teşvik programı bekleyebiliriz. Sürdürülebilirlik ve yeşil teknolojiler alanındaki girişimler de muhtemelen öncelikli destek görecektir. Ayrıca, yapay zeka ve büyük veri analitiği gibi alanlarda uzmanlaşmış girişimler için özel teşvik programlarının geliştirilmesi muhtemeldir. Bununla birlikte, teşviklerin etkinliğinin izlenmesi ve değerlendirilmesi, gelecekte daha etkili politikaların oluşturulması için kritik öneme sahip olacaktır. Şeffaflık ve hesap verebilirlik, teşvik sistemlerinin başarısı için olmazsa olmazdır.
Sonuç olarak, yatırım teşvikleri, girişimcilik ekosisteminin can damarıdır ve girişimlerin büyümesi ve gelişmesi için vazgeçilmez bir araçtır. Girişimciler, bu fırsatlardan en iyi şekilde yararlanmak için stratejik bir yaklaşım benimsemeli, araştırma yapmalı, ağlarını genişletmeli ve sürekli olarak kendilerini geliştirmelidirler.