Yatırım

Borsada Etkin Piyasa Hipotezi Nedir?

Finans dünyasının kalbinde, yatırım kararlarını yönlendiren ve piyasa dinamiklerini anlamamızı şekillendiren temel kavramlardan biri Etkin Piyasa Hipotezi (EPH)‘dir. Bu hipotez, basitçe ifade edilirse, borsada fiyatların tüm mevcut bilgileri yansıttığını ve bu nedenle, piyasada sürekli olarak aşırı getiri elde etmenin mümkün olmadığını savunur. Ancak, bu görünüşte basit ifade, zengin bir tarihsel arka plana, karmaşık teorik temellerine ve sürekli tartışmalara yol açan çeşitli yorumlarına sahip oldukça kapsamlı bir konudur. EPH, sadece akademik bir tartışma konusu değil, aynı zamanda portföy yönetimi stratejilerinin, düzenleyici politikaların ve hatta bireysel yatırımcı kararlarının temelini oluşturan pratik bir çerçevedir.

EPH’nin ortaya çıkışı, 1960’lı yıllarda Eugene Fama’nın öncü çalışmalarıyla sıklıkla ilişkilendirilir. Fama, piyasaların etkinlik derecelerini üç kategoriye ayırarak – zayıf form, yarı-güçlü form ve güçlü form – hipotezi daha da geliştirdi. Zayıf form etkin piyasa, geçmiş fiyat verilerinin gelecekteki fiyat hareketlerini tahmin etmede kullanılamayacağını belirtir. Yarı-güçlü form, tüm kamuya açık bilgilerin (örneğin, finansal raporlar, şirket duyuruları) fiyatlara yansıdığını ve bu bilgilerin kullanarak aşırı getiri elde etmenin mümkün olmadığını söyler. Güçlü form ise, tüm bilgilerin (hem kamuya açık hem de özel) fiyatlara anında yansıdığını ve hiçbir yatırımcının diğerlerinden sistematik olarak daha yüksek getiri elde edemeyeceğini iddia eder. Bu üç form, EPH’nin kapsamını ve uygulamada karşılaştığımız farklılıkları anlamak için kritik önem taşır.

EPH, birçok istatistiksel analiz ve ampirik çalışmanın konusu olmuştur. Örneğin, anormal getirilerin varlığı veya yokluğu, EPH’nin geçerliliğini test etmek için sıklıkla kullanılan bir ölçüttür. Eğer yatırımcılar sürekli olarak piyasa ortalamasının üzerinde getiri elde edebiliyorlarsa, bu EPH’nin zayıf veya hatta güçlü formlarının geçersiz olduğunu gösterir. Ancak, bu tür anormal getirilerin tespiti bile tartışmalıdır. Bazı araştırmalar, belirli stratejiler veya pazar segmentleri için aşırı getirilerin varlığını gösterirken, diğerleri EPH’nin geçerliliğini destekleyen kanıtlar sunmaktadır. Örneğin, şirket büyüklüğü etkisi gibi bazı faktörlerin, piyasaların tamamen etkin olmadığını ve bazı yatırımcıların belirli stratejilerle piyasa ortalamasının üzerinde getiri elde edebileceğini gösterdiği iddia edilmektedir. Bununla birlikte, bu etkilerin geçerliliği ve kalıcılığı hala tartışılmaktadır.

EPH’nin pratik sonuçları oldukça önemlidir. Eğer piyasalar güçlü bir şekilde etkinse, pasif yatırım stratejileri (örneğin, endeks fonları) aktif yönetim stratejilerine göre daha iyi performans göstermelidir. Çünkü aktif yönetim, yüksek işlem maliyetleri ve piyasa zamanlamasının zorlukları nedeniyle aşırı getiri elde etmeyi zorlaştırır. 2022 yılında yapılan bir araştırma, aktif yönetilen fonların %80’inin endeks fonlarından daha düşük getiri sağladığını göstermiştir. Bu durum, EPH’nin güçlü bir şekilde etkin piyasalar için geçerliliğini destekler niteliktedir. Ancak, piyasa verimsizliklerinin var olduğu durumlar da göz ardı edilemez. Örneğin, ani haberler veya beklenmedik olaylar, piyasalarda kısa süreli dalgalanmalara ve fırsatlara yol açabilir. Bu durum, EPH’nin mutlak bir gerçek değil, daha çok bir idealizasyon olduğu fikrini destekler.

Sonuç olarak, Etkin Piyasa Hipotezi, finans dünyasında tartışmalı ancak son derece önemli bir kavramdır. Hipotezin farklı formları, piyasa etkinliğinin derecesini ve yatırım stratejilerinin seçimini etkiler. Ampirik kanıtlar, EPH’nin tam olarak doğru veya yanlış olduğunu kesin olarak söylemeyi zorlaştırmaktadır. Piyasaların etkinlik derecesi, zaman içinde ve farklı piyasa segmentlerinde değişebilir. Bu nedenle, EPH’yi anlamak ve uygulamak, hem akademik hem de pratik bir bakış açısıyla dikkatli bir değerlendirme gerektirir. Bu makalede, EPH’nin temel prensiplerini, farklı yorumlarını ve pratik sonuçlarını daha detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.

Etkin Piyasa Hipotezi Tanımı

Etkin Piyasa Hipotezi (EPH), finans piyasalarının, özellikle borsa piyasasının, tüm mevcut bilgileri fiyatlara yansıttığı ve bu nedenle yatırımcıların mevcut bilgilerden yararlanarak sürekli olarak piyasayı aşmalarının mümkün olmadığı iddiasını öne süren bir teoridir. Bu hipotez, piyasaların verimli olduğunu ve fiyatların rastgele yürüyüş (random walk) modeliyle hareket ettiğini varsayar. Başka bir deyişle, geçmiş fiyat hareketleri gelecekteki fiyat hareketlerini tahmin etmek için kullanılamaz, çünkü tüm ilgili bilgiler zaten fiyata dahil edilmiştir.

EPH, üç farklı formda ele alınmaktadır: Zayıf Form, Yarı-Güçlü Form ve Güçlü Form. Zayıf form, geçmiş fiyatların geleceği tahmin etmede kullanılamayacağını belirtir. Bu, teknik analiz yöntemlerinin işe yaramayacağı anlamına gelir. Yarı-güçlü form, kamuya açık tüm bilgilerin (örneğin, finansal raporlar, şirket duyuruları) fiyata yansıdığını savunur. Bu da temel analiz yöntemlerinin de piyasayı aşmada etkili olmayacağını ima eder. Son olarak, güçlü form, tüm bilgilerin (kamuya açık veya özel) fiyata dahil olduğunu ve hiçbir yöntemin piyasayı sürekli olarak aşamayacağını öne sürer.

EPH’nin destekçileri, piyasaların oldukça büyük ve likit olduğunu, binlerce yatırımcının sürekli olarak bilgi topladığını ve işlem yaptığını, bu nedenle herhangi bir anormalliğin hızla fiyatlara yansıyacağını savunurlar. Örneğin, bir şirketin beklenmedik bir kar artışı açıklaması, hemen hisse senedi fiyatında bir yükselişe neden olur. Bu yükseliş, bilgi yayıldıkça, yatırımcıların tepkisiyle sınırlı kalır; çünkü bilgi zaten fiyatlara yansımıştır. Ancak, EPH’nin eleştirmenleri, piyasaların her zaman etkin olmadığını, özellikle de büyük haberler veya olaylar sırasında piyasanın geçici olarak verimsiz olabileceğini öne sürerler. Örneğin, 2008 küresel finans krizi sırasında, piyasaların etkin olmadığı ve birçok yatırımcının önemli kayıplar yaşadığı gözlemlenmiştir.

EPH, birçok akademik çalışmanın konusu olmuştur. Bazı çalışmalar, özellikle zayıf form EPH’yi desteklerken, diğerleri, özellikle güçlü form EPH’yi reddetmektedir. Örneğin, bazı araştırmalar, belirli stratejilerin kısa vadede piyasayı aşabileceğini göstermiştir, ancak bu aşma uzun vadede sürdürülebilir olmamıştır. Bu da, piyasanın kısmen etkin olabileceğini, ancak tamamen etkin olmadığını düşündürmektedir. Ancak, genel olarak kabul edilen görüş, piyasaların uzun vadede etkin olduğu yönündedir.

Sonuç olarak, Etkin Piyasa Hipotezi, finans piyasalarının nasıl işlediği hakkında önemli bir çerçeve sunar. Her ne kadar bazı eleştirilere maruz kalsa da, piyasa davranışlarını anlamak ve yatırım stratejileri geliştirmek için önemli bir referans noktasıdır. EPH, yatırımcıların piyasayı sürekli olarak aşmalarının zorluğunu, ancak uzun vadeli bir yatırım stratejisiyle piyasa ortalamasını yakalamalarının mümkün olduğunu vurgular. Ancak, mükemmel bir tahmin mümkün olmadığı için, risk yönetimi ve çeşitlendirme her zaman önemli kalmaktadır.

EMH’nin Temel İlkeleri

Etkin Piyasa Hipotezi (EMH), finansal piyasaların verimli olduğunu öne süren bir teoridir. Bu, piyasa fiyatlarının mevcut tüm bilgileri tam olarak yansıttığı ve yatırımcıların bu bilgilere dayanarak aşırı getiri elde etmesinin mümkün olmadığı anlamına gelir. EMH, farklı güçlerde üç temel varsayıma dayanır: zayıf, yarı güçlü ve güçlü form.

Zayıf Form EMH, geçmiş fiyatların gelecekteki fiyat hareketlerini tahmin etmede faydalı olmadığını savunur. Bu, teknik analiz yöntemlerinin başarısız olacağı anlamına gelir. Geçmiş fiyat verilerini analiz ederek gelecekteki fiyat hareketlerini öngörmeyi hedefleyen teknik analizciler, bu form altında sürekli olarak piyasanın ortalamasını aşamayacaktır. Çünkü fiyatlar zaten tüm geçmiş verileri yansıtır. Birçok çalışma, zayıf form EMH’yi destekler niteliktedir. Örneğin, uzun vadeli hisse senedi getirileri üzerinde teknik analiz stratejilerinin etkisi konusunda yapılan araştırmalar, genellikle istatistiksel olarak anlamlı bir performans artışı göstermemiştir.

Yarı Güçlü Form EMH, geçmiş fiyat verilerinin yanı sıra, kamuya açık tüm bilgilerin (finansal raporlar, haberler, ekonomik veriler vb.) de piyasa fiyatlarına yansıtıldığını belirtir. Bu, temel analiz yöntemlerinin de sınırlı fayda sağlayacağını ima eder. Temel analizciler, şirketin finansal durumunu ve sektör trendlerini inceleyerek yatırım kararları alırlar. Ancak, yarı güçlü form EMH’ye göre, bu bilgiler zaten fiyatlara dahil olduğundan, temel analiz yoluyla aşırı getiri elde etmek mümkün değildir. Örneğin, bir şirketin beklenmedik bir şekilde yüksek kar açıkladığını varsayalım. Bu bilgi kamuoyuna açıklandığı anda, piyasa bu haberi hemen fiyatlara yansıtacaktır ve hisse senedi fiyatı anında yükselecektir. Yatırımcının bu haberden faydalanabilmesi için, haberin kamuoyuna açıklanmasından *önce* bu bilgiye sahip olması gerekir ki bu da içsel olarak mümkün değildir.

Güçlü Form EMH ise en radikal varsayımı içerir: Piyasa fiyatları, kamuya açık olan ve olmayan *tüm* bilgileri yansıtır. Bu, içsel bilgiye (örneğin, şirket yöneticilerinin sahip olduğu özel bilgiler) sahip olanların bile aşırı getiri elde edemeyeceği anlamına gelir. Bu form, en tartışmalı olanıdır çünkü içsel bilgiye erişimin yasadışı olduğu düşünülür ve piyasanın bu kadar mükemmel bir bilgi yansımasını göstermesi pek olası değildir. Ancak, güçlü form EMH, piyasanın oldukça verimli olduğunu ve içsel bilgi avantajının çok kısa süreli olduğunu göstermeye çalışır. Yüksek frekanslı alım satım gibi gelişmiş teknolojiler, bu durumu biraz daha karmaşıklaştırır, çünkü bu teknolojiler, küçük fiyat dalgalanmalarını bile yakalayarak kısa vadeli kar elde etmeyi mümkün kılabilir.

Sonuç olarak, EMH’nin farklı formları, piyasa verimliliğinin derecesi konusunda farklı görüşler sunar. Her ne kadar mükemmel bir verimlilik nadiren gözlemlenmiş olsa da, EMH piyasa davranışını anlamak için önemli bir çerçeve sağlar ve yatırım stratejilerinin geliştirilmesinde bir referans noktası görevi görür. Ancak, EMH’nin sınırlılıklarını ve istisnalarını göz ardı etmemek önemlidir.

EMH’nin Çeşitleri

Etkin Piyasa Hipotezi (EMH), piyasa fiyatlarının mevcut tüm bilgileri yansıttığı ve herhangi bir yatırımcının sürekli olarak piyasayı aşamayacağı fikrine dayanır. Ancak EMH’nin tek bir versiyonu yoktur; farklı seviyelerde bilgi erişimini ve bu bilginin piyasa fiyatlarına yansıma hızını kabul eden üç ana türü vardır: Zayıf Form, Yarı-Güçlü Form ve Güçlü Form.

Zayıf Form EMH, piyasa fiyatlarının geçmiş fiyat verilerini ve hacimlerini tamamen yansıttığını öne sürer. Bu, teknik analiz yöntemlerinin, geçmiş fiyat hareketlerini analiz ederek gelecekteki fiyat hareketlerini tahmin etmeye çalıştığı için, başarısız olacağını ima eder. Zayıf form EMH, fiyatlardaki rastgele yürüyüşü (random walk) destekler; yani gelecekteki fiyatlar, geçmiş fiyatlardan tahmin edilemez. Birçok ampirik çalışma, özellikle kısa vadede, zayıf form EMH’nin bazı kanıtlarını desteklemektedir. Örneğin, bazı araştırmalar, kısa vadeli teknik analiz stratejilerinin piyasayı sürekli olarak aşamadığını göstermiştir. Ancak, uzun vadeli yatırımcılar için geçerliliği tartışmalıdır.

Yarı-Güçlü Form EMH, zayıf form EMH’nin iddialarının üzerine çıkarak, piyasa fiyatlarının tüm kamuya açık bilgileri (örneğin, finansal raporlar, şirket duyuruları, ekonomik veriler) yansıttığını belirtir. Bu, temel analiz yöntemlerinin, kamuya açık bilgileri analiz ederek gelecekteki fiyat hareketlerini tahmin etmeye çalıştığı için, başarısız olacağını ima eder. Yarı-güçlü form EMH, temel analizcilerin piyasayı sürekli olarak aşamayacağını öne sürer çünkü tüm kamuya açık bilgiler zaten fiyatlara yansımıştır. Ancak, içsel bilgiler (insider trading) gibi kamuya açık olmayan bilgilere sahip olan yatırımcıların piyasayı aşabileceği düşünülmektedir. Bu nedenle, birçok ülkede içsel bilgi ticareti yasaktır.

Güçlü Form EMH, en radikal versiyondur ve piyasa fiyatlarının tüm bilgileri, hem kamuya açık hem de özel bilgileri, yansıttığını savunur. Bu, hiçbir yatırımcının, ne temel ne de teknik analiz kullanarak, piyasayı sürekli olarak aşamayacağı anlamına gelir. Bu form, en tartışmalı olanıdır çünkü özel bilginin piyasa fiyatlarına anında ve tamamen yansıması oldukça zor bir varsayımdır. Gerçek dünyada, özel bilgiler genellikle sınırlı sayıda insanda bulunur ve bu bilgi, piyasaya yansımadan önce bir süre gizli kalabilir. Bu nedenle, güçlü form EMH’nin geçerliliği hakkında geniş bir tartışma vardır ve birçok ekonomist bu formdaki varsayımları gerçekçi bulmamaktadır. Örneğin, insider trading olayları, güçlü form EMH’nin geçerli olmadığını gösteren güçlü bir kanıttır.

Sonuç olarak, EMH’nin üç farklı formu, piyasa verimliliğinin farklı seviyelerini temsil eder. Her formun geçerliliği konusunda ampirik kanıtlar karışıktır ve hangi formun en doğru temsil olduğu hala tartışmalıdır. Yatırımcılar, kendi yatırım stratejilerini oluştururken, EMH’nin farklı formlarının avantajlarını ve dezavantajlarını dikkatlice değerlendirmelidirler.

EMH’nin Eleştirileri

Etkin Piyasa Hipotezi (EMH), piyasa fiyatlarının tüm mevcut bilgileri yansıttığını ve bu nedenle aşırı getiri elde etmenin imkansız olduğunu öne sürer. Ancak, EMH’nin varsayımları ve sonuçları, birçok ekonomist ve yatırımcı tarafından yoğun bir şekilde eleştirilmektedir. Bu eleştiriler, hipotezin gerçek dünyadaki piyasa davranışlarını tam olarak açıklayamadığına işaret etmektedir.

EMH’nin en önemli eleştirilerinden biri, piyasaların tamamen rasyonel olmadığı yönündedir. EMH, tüm yatırımcıların rasyonel kararlar aldığını ve tüm mevcut bilgileri etkin bir şekilde değerlendirdiğini varsayar. Ancak, gerçekte, yatırımcı davranışları duygusal önyargılar, sürü psikolojisi ve kognitif önyargılar tarafından etkilenir. Örneğin, aşırı iyimserlik veya aşırı endişe dönemlerinde, piyasa fiyatlarında rasyonel olmayan dalgalanmalar gözlemlenir. 2008 mali krizi, piyasaların rasyonel davranıştan uzaklaşabileceğinin ve EMH’nin tahmin edemediği büyük kayıplara yol açabileceğinin çarpıcı bir örneğidir.

Bir diğer eleştiri ise, tüm bilgilerin piyasaya eşit olarak dağıtılmadığı gerçeğidir. EMH, tüm yatırımcıların aynı bilgiye eşit erişime sahip olduğunu varsayar. Ancak, gerçekte, bazı yatırımcılar (örneğin, içsel bilgiye sahip olanlar veya gelişmiş analitik araçlara erişimi olanlar) diğerlerine göre daha fazla bilgiye sahiptir. Bu bilgi asimetrisi, bazı yatırımcıların aşırı getiri elde etmesine olanak tanır ve EMH’nin temel varsayımını geçersiz kılar. Örneğin, büyük kurumsal yatırımcıların küçük yatırımcılara göre daha hızlı ve daha fazla bilgiye erişimleri vardır, bu da onlara belirli hisse senetlerinde daha avantajlı pozisyonlar alma imkanı sunar.

Ayrıca, EMH’nin anormal getirilerin varlığını açıklayamaması da önemli bir eleştiridir. Araştırmalar, belirli piyasa stratejilerinin (örneğin, değer yatırımı veya momentum yatırımı) uzun vadede piyasa ortalamasının üzerinde getiri sağladığını göstermektedir. Bu bulgular, EMH’nin aşırı getiri elde etmenin imkansız olduğu iddiasını sorgulamaktadır. Örneğin, Fama ve French’in yaptığı araştırmalar, piyasa değeri ve büyüme oranı gibi faktörlerin hisse senedi getirilerini açıklayabileceğini ve EMH’nin tek başına fiyat hareketlerini açıklamakta yetersiz kaldığını göstermiştir. Bu araştırmalar, piyasa verimliliğinin güçlü formunun geçerli olmadığını ima eder.

Sonuç olarak, EMH, piyasa davranışlarını anlamak için yararlı bir çerçeve sunsa da, gerçek dünyadaki piyasa dinamiklerini tamamen açıklayamamaktadır. Rasyonel olmayan davranışlar, bilgi asimetrisi ve anormal getirilerin varlığı, EMH’nin önemli eleştirileri arasında yer almaktadır. Bu eleştiriler, yatırımcıların EMH’yi piyasa davranışlarını tahmin etmek için tek başına bir araç olarak değil, daha geniş bir perspektif içinde değerlendirmeleri gerektiğini vurgulamaktadır.

EMH’nin Pratik Uygulamaları

Etkin Piyasa Hipotezi (EMH), piyasa fiyatlarının tüm mevcut bilgileri yansıttığını ve dolayısıyla sürekli olarak fiyatların adil bir şekilde yansıtıldığını savunan bir finansal teori. Bu, yatırımcıların piyasa fiyatlarını aşırı değerlendirme veya değersizleştirme yoluyla sürekli kar elde etmelerinin zor olduğunu ima eder. Ancak EMH, teorik bir çerçeveden çok daha fazlasıdır; pratik uygulamaları yatırım stratejilerinden portföy yönetimine kadar birçok alanda kendini gösterir.

Pasif Yatırım Stratejileri: EMH’nin en önemli pratik uygulamalarından biri, pasif yatırım stratejilerinin popülerleşmesidir. Eğer piyasalar etkinse ve fiyatlar adil bir şekilde yansıtılıyorsa, aktif yönetimle piyasayı sürekli olarak alt etmek zor olacaktır. Bu nedenle, pasif yatırımcılar, piyasa endekslerini taklit eden endeks fonlarına veya ETF’lere yatırım yaparak, aktif yönetim fonlarının yüksek ücretlerini ödemeden piyasanın ortalama getirilerini elde etmeyi hedeflerler. Örneğin, S&P 500 endeksini taklit eden bir ETF, uzun vadede aktif yönetilen birçok fonu performans açısından geride bırakabilir. Bu durum, özellikle düşük işlem maliyetleri ve vergi avantajları ile birlikte, pasif yatırımın cazibesini artırır.

Portföy Diversifikasyonu: EMH, diversifikasyonun önemini vurgular. Çünkü piyasalar etkin olduğunda, tek bir hisseye veya sektöre yatırım yapmak, piyasa riskine karşı aşırı maruz kalmak anlamına gelir. EMH’ye göre, her bir varlığın riski ve getirisi, piyasadaki tüm bilgileri yansıtan fiyatında zaten yer almaktadır. Dolayısıyla, riskten korunmanın en etkili yolu, farklı varlık sınıflarına (hisse senetleri, tahviller, emtialar vb.) ve sektörlere yatırım yaparak portföyü çeşitlendirmektir. Çeşitlendirme, beklenmedik olayların etkisini azaltarak portföy getirilerinin istikrarını artırır.

Verimli Piyasa Analizi: EMH, teknik analiz gibi fiyat hareketlerini tahmin etmeye dayalı stratejilerin etkinliğini sorgulamaktadır. Eğer fiyatlar tüm mevcut bilgileri yansıtıyorsa, geçmiş fiyat hareketlerinin gelecekteki fiyat hareketlerini tahmin etmek için kullanılabileceğine dair bir kanıt yoktur. Ancak, temel analiz, şirketlerin finansal performanslarını ve gelecek beklentilerini inceleyerek değerleme yapmaya odaklanır ve EMH ile uyumludur. Temel analizin amacı, piyasa fiyatlarının yanlış değerlendirildiği şirketleri tespit etmektir, ancak bu bile EMH’nin güçlü versiyonunda zorlu bir iştir.

Yüksek Frekanslı İşlemler (HFT): EMH’nin pratik uygulamalarından biri de yüksek frekanslı işlemlerdir. HFT algoritmaları, piyasa verilerini saniyenin kesirleri kadar hızlı işleyerek, fiyat değişikliklerinden çok küçük kazançlar elde ederler. Bu, piyasaların etkinliğinin bir göstergesi olarak yorumlanabilir, çünkü küçük fiyat farklılıklarını bile hızlıca yakalayabilen algoritmalar varlığını sürdürebiliyor. Ancak, HFT’nin piyasa istikrarı üzerindeki etkisi hala tartışmalıdır ve bazı araştırmalar, HFT’nin piyasa volatilitesini artırabileceğini öne sürmektedir.

Sonuç olarak, EMH sadece bir akademik teori değildir. Pasif yatırım stratejilerinden portföy diversifikasyonuna ve hatta yüksek frekanslı işlemlere kadar birçok pratik uygulamaya sahiptir. Ancak, EMH’nin farklı versiyonları (zayıf, yarı-güçlü ve güçlü) ve piyasa etkinliğinin derecesi konusunda farklı görüşler mevcuttur. Yatırımcılar, EMH’nin prensiplerini anlamakla birlikte, piyasa koşullarına ve kendi risk toleranslarına uygun stratejiler geliştirmelidirler.

EMH ve Yatırım Stratejileri

Etkin Piyasa Hipotezi (EMH), borsa fiyatlarının tüm mevcut bilgileri yansıttığını öne süren bir finansal ekonomi teorisidir. Bu, piyasada işlem gören her varlığın fiyatının, herkese açık olan tüm bilgileri zaten içerdiği anlamına gelir. Bu hipoteze göre, yatırımcıların piyasa fiyatlarında sistematik olarak aşırı performans göstermeleri mümkün değildir çünkü fiyatlar zaten tüm mevcut bilgileri yansıtır.

EMH, üç farklı formda ele alınır: Zayıf Form, Yarı-Güçlü Form ve Güçlü Form. Zayıf form, geçmiş fiyat verilerinin gelecekteki fiyat hareketlerini tahmin etmede kullanılamayacağını savunur. Teknik analiz gibi geçmiş fiyat verilerine dayalı stratejilerin bu form altında başarısız olması beklenir. Yarı-güçlü form, geçmiş fiyat verilerinin yanı sıra kamuya açık tüm bilgilerin (finansal raporlar, haberler vb.) de fiyatlara yansıtıldığını ve bu bilgilerin gelecekteki fiyat hareketlerini tahmin etmede kullanılamayacağını belirtir. Temel analiz gibi kamuya açık bilgilere dayalı stratejiler de bu form altında etkili olmaz. Güçlü form ise, tüm bilgilerin (kamuya açık ve özel) fiyatlara yansıtıldığını ve hiçbir stratejinin sistematik olarak piyasayı alt edemeyeceğini iddia eder. Bu form oldukça tartışmalıdır çünkü özel bilgiye ulaşmak ve kullanmak yasal değildir.

EMH’nin geçerliliği tartışmalıdır. Bazı akademisyenler ve yatırımcılar, piyasaların her zaman etkin olmadığını ve bazı stratejilerin piyasayı alt edebileceğini savunurlar. Örneğin, anomaliler olarak adlandırılan bazı durumlar, EMH’nin tahminlerinin aksine, belirli stratejilerin sistematik olarak aşırı getiri sağladığını gösterir. Bunlara örnek olarak, Ocak Etkisi (Ocak ayında hisse senetlerinin aşırı performans göstermesi), boyut etkisi (küçük şirketlerin hisse senetlerinin büyük şirketlere göre daha iyi performans göstermesi) ve değer etkisi (değerleme oranları düşük olan şirketlerin hisse senetlerinin daha yüksek getiri sağlaması) verilebilir. Ancak bu anomalilerin varlığı bile EMH’nin tamamen yanlış olduğu anlamına gelmez; bu anomaliler EMH’nin sınırlamalarını veya piyasadaki kısa süreli verimsizlikleri gösterebilir.

EMH’nin yatırım stratejileri üzerindeki etkisi önemlidir. EMH’ye inanan yatırımcılar genellikle pasif yatırım stratejilerini tercih ederler. Bu, piyasa endeks fonları gibi piyasayı yansıtan fonlara yatırım yapmayı ve piyasa ortalamasını yakalamayı hedeflerler. Çünkü aktif yönetim stratejilerinin, işlem maliyetleri ve yönetim ücretleri göz önüne alındığında, piyasayı sürekli olarak alt etmesinin zor olduğuna inanırlar. Örneğin, birçok aktif yönetimli fonun piyasa endeks fonlarına kıyasla daha düşük getiri sağladığı istatistiksel olarak gösterilmiştir. Ancak, EMH’ye inanmayan yatırımcılar, aktif yatırım stratejilerini kullanarak piyasayı alt etmeye çalışabilirler. Bu, temel analiz, teknik analiz veya diğer özel stratejiler kullanarak belirli hisse senetlerini seçmeyi içerir.

Sonuç olarak, EMH, yatırım kararları için önemli bir çerçeve sağlar ancak mutlak bir gerçek değildir. EMH’nin farklı formları ve anomalilerin varlığı, yatırımcıların kendi yatırım stratejilerini dikkatlice değerlendirmelerini ve piyasanın etkinlik düzeyini anlamalarını gerektirir. Her yatırımcının risk toleransı, yatırım ufku ve piyasa görüşü farklı olduğundan, optimal yatırım stratejisi bireysel ihtiyaçlara ve piyasa koşullarına bağlıdır.

Borsada Etkin Piyasa Hipotezi: Sonuç

Bu çalışmada, etkin piyasa hipotezi (EPH)‘nin borsadaki önemi ve geçerliliği kapsamlı bir şekilde incelendi. EPH, piyasaların verimli olduğunu, fiyatların tüm mevcut bilgileri yansıttığını ve yatırımcıların aşırı getiri elde etmesini imkansız kıldığını öne sürer. Analizimiz, EPH’nin farklı biçimlerinin (zayıf form, yarı-güçlü form ve güçlü form) temellerini ve bunların birbirleriyle olan ilişkilerini ele aldı.

Zayıf form EPH, geçmiş fiyat hareketlerinin gelecekteki fiyat hareketlerini tahmin etmede kullanılamayacağını savunur. Çalışmamız, teknik analizin zayıf form EPH’ye göre sınırlı başarı sağladığını gösteren çeşitli araştırmaların sonuçlarını özetlemiştir. Ancak, bazı çalışmalar, belirli piyasa koşullarında veya belirli stratejiler kullanılarak, geçmiş fiyat verilerinden küçük kazançlar elde edilebileceğini öne sürmüştür. Bu durum, EPH’nin mutlak bir gerçek değil, daha çok bir idealizasyon olduğunu göstermektedir.

Yarı-güçlü form EPH, kamuya açık tüm bilgilerin (örneğin, finansal raporlar, şirket duyuruları) hisse senedi fiyatlarına zaten yansıtıldığını iddia eder. Bu form, temel analizin etkinliğini sorgular. Çalışmamız, temel analizin bazı durumlarda aşırı fiyatlamaları veya değer kayıplarını tespit etmede kullanılabileceğini, ancak bu durumun uzun vadeli, sürekli yüksek getiri sağlamayı garanti etmediğini göstermiştir. Anormal getirilerin elde edilmesi, piyasanın her zaman tamamen verimli olmadığını gösterir.

Güçlü form EPH, tüm bilgilerin (kamuya açık veya özel) fiyatlara yansıtıldığını ileri sürer. Bu en güçlü ve en tartışmalı biçimi, içsel bilgiye dayalı işlem yapmanın bile aşırı getiri sağlamayacağını öne sürer. Ancak, gerçek hayatta içsel bilgiye dayalı işlemlerin varlığı ve bu işlemlerden elde edilen aşırı getiriler, güçlü form EPH’nin tartışmalı olduğunu ve gerçek hayatta tam olarak geçerli olmadığını göstermektedir. Insider trading gibi olaylar, güçlü form EPH’nin kusurlu olduğunu destekler.

Çalışmamız, EPH’nin kesin bir şekilde doğrulanmadığını, ancak piyasa verimliliğinin derecesinin piyasadan piyasaya ve zaman içinde değişebileceğini göstermiştir. Yüksek işlem hacmi ve yüksek likidite, daha etkin bir piyasayla ilişkilendirilebilirken, düşük işlem hacmi ve düşük likidite, fiyatların gerçek değeri tam olarak yansıtmamasından kaynaklanan fırsatlar sunabilir. Bu, yatırımcıların piyasa yapısının farkında olmaları ve stratejilerini buna göre uyarlamaları gerektiğini vurgulamaktadır.

Gelecek trendler açısından, yapay zekâ ve büyük veri analitiği‘nin, piyasa verimliliği üzerine etkisi önemli bir araştırma alanıdır. Bu teknolojiler, daha karmaşık ve gelişmiş yatırım stratejilerinin geliştirilmesine olanak sağlayarak, potansiyel olarak piyasa verimliliğini etkileyebilir. Ayrıca, kripto para birimleri gibi yeni varlık sınıflarının yükselişi, EPH’nin geçerliliği konusunda yeni sorular ortaya koymaktadır. Bu alanlarda daha fazla araştırma, EPH’nin gelecekteki geçerliliğini anlamak için esastır.

Sonuç olarak, EPH, yatırım stratejilerini şekillendirmede önemli bir kavram olmaya devam etmektedir. Ancak, çalışmamız, EPH’nin mutlak bir gerçek değil, piyasa yapısı ve koşullarına bağlı olarak değişen bir idealizasyon olduğunu göstermiştir. Yatırımcıların, EPH’nin farklı biçimlerini ve sınırlamalarını anlamaları ve yatırım kararlarında bunu dikkate almaları esastır. Gelecekteki araştırmalar, özellikle yeni teknolojilerin ve varlık sınıflarının ortaya çıkmasıyla birlikte, EPH’nin evrimini ve geçerliliğini daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır.

ÖNERİLER

Yatırım

Kripto Para Piyasalarında Hızlı Alım Satım (Scalping) Stratejileri

Volatilitesiyle bilinen kripto para piyasaları, yatırımcılar için hem büyük fırsatlar hem de büyük riskler sunar. Bu dinamik ve tahmin edilemez
Yatırım

Gayrimenkul Yatırımı İçin Stratejiler

Gayrimenkul, yüzyıllardır zenginlik ve güvenlik arayışında olan bireyler ve kurumlar için çekici bir yatırım aracı olmuştur. Somut bir varlık olarak,